Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2014 – Mesih ve Yasası

PDF İndir - Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2014 – Mesih ve Yasası

 

SEBT GÜNÜ

ÇALIŞMA KİTAPÇIĞI

STANDART VERSİYONU

MESİH ve  YASASI

Yazar:

Keith Burton

NİSAN MAYIS HAZİRAN

2014


Eski Antlaşma (Tevrat ve Zebur)    Yeni Antlaşma (İncil)

Yar

= Yaratılış

Mat

= Matta

Çık

= Çıkış

Mar

= Markos

Lev

= Levililer

Luk

= Luka

Say

= Çölde Sayım

Yu

= Yuhanna

Yas

= Yasa

Elç

= Elçilerin İşleri

Yşu

= Yeşu

Rom

= Romalılara Mektup

Hak

= Hakimler

1Ko

= Korintlilere 1. Mektup

Rut

= Rut

2Ko

= Korintlilere 2. Mektup

1Sa

= 1. Samuel

Gal

= Galatyalılara Mektup

2Sa

= 2. Samuel

Ef

= Efeslilere Mektup

1Kr

= 1. Krallar

Flp

= Filipililere Mektup

2Kr

= 2. Krallar

Kol

= Koloselilere Mektup

1Ta

= 1. Tarihler

1Se

= Selaniklilere 1. Mektup

2Ta

= 2. Tarihler

2Se

= Selaniklilere 2. Mektup

Ezr

= Ezra

1Ti

= Timoteyus’a 1. Mektup

Neh

= Nehemya

2Ti

= Timoteyus’a 2. Mektup

Est

= Ester

Tit

= Titus’a Mektup

Eyü

= Eyüp

Flm

= Filimun’a Mektup

Mez

= Mezmurlar (Zebur)

İbr

= İbranilere Mektup

Özd

= Süleyman’ın Özdeyişleri

Yak

= Yakup’un Mektubu

Vai

= Vaiz

1Pe

= Petrus’un 1. Mektubu

Ezg

= Ezgiler Ezgisi

2Pe

= Petrus’un 2. Mektubu

Yşa

= Yeşaya

1Yu

= Yuhanna’nın 1. Mektubu

Yer

= Yeremya

2Yu

= Yuhanna’nın 2. Mektubu

Ağı

= Ağıtlar

3Yu

= Yuhanna’nın 3. Mektubu

Hez

= Hezekiel

Yah

= Yahuda’nın Mektubu

Dan

= Daniel

Vah

= Vahiy (Esinleme)

Hoş

= Hoşea

Yoe

= Yoel

Amo = Amos Ova = Ovadya Yun = Yunus Mik = Mika Nah = Nahum

Hab = Habakkuk Sef = Sefanya Hag = Hagay Zek = Zekarya Mal = Malaki


İçindekiler

1     Mesih’in Zamanındaki Yasalar (Mart 29–Nisan 4)........................ 6

2     Mesih ve Musa’nın Yasası (Nisan 5–11)...................................... 13

3     Mesih ve Dini Gelenek (Nisan 12–18)......................................... 20

4     Mesih ve Dağdaki Vaaz’da Verilen Yasa (Nisan 19–25)................ 27

5     Mesih ve Sebt Günü (Nisan 26–Mayıs 2)..................................... 34

6     Mesih’in Ölümü ve Yasa (Mayıs 3–9).......................................... 41

7     Yasanın Sonu olan Mesih (Mayıs 10–16)..................................... 48

8     Allah’ın Yasası ve Mesih’in Yasası (Mayıs 17–23)........................ 63

9     Yasa ve Müjde Olan Mesih (Mayıs 24–30)................................... 70

10     Yasa ve Antlaşmalardaki Mesih (Mayıs 31–Haziran 6)................. 77

11     Elçiler ve Yasa (Haziran 7–13)......................................... 84

12     Mesih’in İnanlı Topluluğu ve Yasa (Haziran 14–20).......... 91

13     Mesih’in Krallığı ve Yasa (Haziran 21–27)........................ 98

Editör Ofisi 12501 Old Columbia Pike, Silver Spring, MD 20904

Web sayfamızı ziyaret edin: http://www.adventistler.com

Yazar                                                                  Pacific Press Koord.

Keith Burton                                          Wendy Marcum

Editör                                                                  Kapak & Sayfa Tasarım

Clifford R. Goldstein                                  AngelOS

Editör Sekreteri                                     Çeviri

Soraya Homayouni                                   AngelOS

Bu kitapçık Yedinci-Gün Adventistleri Genel Konferansı Yetişkinler için Sebt Okulu Çalışma Kitap- çığı ofisi tarafından hazırlanmıştır. Bu kitapçığın hazırlanması Sebt Okulu Geliştirme Komitesinin yönetimi altında olmuştur. Yayınlanan bu kitapçık bu komitenin görüşlerini yansıtmakta olup sade- ce veya mutlaka yazarın (veya yazarların) görüşleriyle sınırlı değildir.


İstek Adresi Web: www.adventistler.com


Email:   irtibat@adventistler.com


ökteki büyük mücadelenin en başından beri, Şeytan’ın amacı Allah’ın yasasını ortadan kaldırmak olmuştur.”—Ellen G. White, The Great Controversy, S. 582.

Neden? Çünkü Allah’ın yönetiminin temeli olarak yasa, evrenin ahlâki bütünlü- ğünü ifade eder; ve bu yasayı ortadan kaldırmak, yaratılışın ahlâki düzenini de orta- dan kaldırmak olur.

Şunu bir düşün. Eğer ne Allah var olsaydı, ne de yaşam, evren amoral olurdu. Kö- tü bir ahlâktan dolayı amoral değil, ahlâk denen bir şey mevcut olmadığından— içinde yaşam olmayan kayaların tanrısız bir evrende oradan oraya sürüklenmesi gibi—zira içindeki hiçbir şey ahlâki vasıflar gösteremez.

Oysa ki, Allah vardır, insanlar da vardır ve bizler sevgiyi verme ve alma kapasite- siyle, ahlâki varlıklar olarak yaratıldık. Ancak bu sevgi var olduğundan dolayı özgür- lük, ahlâki özgürlük de varolmalıdır, zira sevgi amoral bir evrende ortaya çıkamayan (tıpkı sadece kayalardan ve soğuk uzaydan oluşan) ahlâki bir kavramdır.

Ahlâk, doğru ve yanlışı, iyi ile kötüyü seçme yeteneği, iyi veya kötünün, doğru veya yanlışın potansiyeline izin vermek için tek yol olsa da, evrenin doğru veya yanlışı tanımlayan bir yasaya sahipolduğu düşünülemez.

Ve tabii ki böyle bir yasaya sahiptir.

“Öyleyse ne diyelim? Kutsal Yasa günah mı oldu? Kesinlikle hayır! Ama Yasa ol- masaydı, günahın ne olduğunu bilemezdim. Yasa, ‘Göz dikmeyeceksin’ demeseydi, başkasının malına gözdikmenin ne olduğunu bilemezdim” (Rom 7:7).



Kızıl saçlara sahip olmak günah mı? Neden değil? Çünkü Allah’ın yasası kızıl saç- ları yasaklamıyor. Eğer yasa, açgözlülüğü yasakladığı gibi, onu da yasaklasaydı, o zaman kızıl saçlara sahip olmak günah olurdu. Fakat günah olmadığından, hiçbir ilahi yasa onu böyle tanımlamıyor.

Yasasız bir ahlâk, beyinsiz bir düşünce kadar olanaksızdır. Evrenimiz ahlâkidir, çünkü Allah, yasasına yanıt verebilecek özgür varlıklar yaratmıştır. Eğer açgözlülüğe karşı yasa olmasaydı,açgözlülük de bir günah sayılmazdı; kızıl saçlara karşı bir yasa olmadığından, kızıl saçlı olmak da bir günah sayılmaz—evreni ne kadar kızıl saçlı açgözlüler kaplarsa kaplasın.

Allah, insanları seven varlıklar olarak yarattı. Ancak sevgi, özgürlük, ahlâki özgürlük olamadan mevcut ola- maz. Ve ahlâki özgürlük de yasa, ahlâki yasa olmadan mevcut olamaz. Sevgi özgürlüğe bağlıdır, özgürlük de yasaya. Bu nedenle de Allah’ın yönetiminin özü, bu yönetimin temeli—sevgi yönetimi—O’nun yasası olma- lıdır. İşte bunedenle Ellen G. White Şeytan’ın arzusu- nun, “Allah’ın yasasını ortadan kaldırmak” olduğunu yazmıştı. Yasaya saldırı, sadece Mesih’in karakterine bir saldırı olmakla kalmayıp, aynı zamanda yaratılışın ahlâki düzenin kendisine de bir saldırı niteliğindedir.

Böylece bu çeyrek yılın konusu: Mesih ve Yasası’dır. Yasayı inceleyecek, özellikle de neden bu kadar çok Hıristiyan’ın—yasa ve lütuf arasındaki ilişkiyi yanlış anladığı soru- sunu—On Emir’insürekli geçerliliğini inkâr etme tuzağına düştüğünü ve böylelikle farkında olmadan Allah’ın yasasını ortadan kaldırmaya yardımcı olduğunu göreceğiz.

Kutsal Kitap bu konuda çok açıktır: “Tanrı’yı sevmek O’nun buyruklarını yerine ge- tirmek demektir. O’nun buyrukları da ağır değildir” (1.Yuhanna 5:3). Seven Tanrımız ile O’nun buyruklarını tutmak arasındaki bağlantı, zannettiğimizden de sağlamdır. Sevginin var olduğu bir evrende yaşadığımız için Allah’ı sevebiliriz ve o vardır, çünkü evren ahlâk- tır. Bu ahlâk, şimdi keşfedeceğimiz gibi, Allah’ın ahlâkyasasına dayanmaktadır.

Keith Augustus Burton, aynı zamanda Adventist–Müslüman İlişkileri Merke- zi’nin koordinatörlüğünü yaptığı Oakwood Üniversitesi’nde din profesörüdür. Northwestern Üniversitesindekidoktora tezi, Pavlus’un Romalılar’a mektubunda yasanın rolü üzerine odaklanmıştır.



*Mart 29–Nisan 4

Mesih’in Zamanındaki

Yasalar


Sebt Günü

Konuyla İlgili Metinler: Luka 2:1–5, İbr 10:28, Yas 17:2–6, Lev 1:1–9,

Luka 14:1–6, Yakup 2:8–12.


Ç

Hatırlama Metni: “Kutsal Yasa’dan yoksun uluslar Yasa’nın gerekle- rini kendiliklerinden yaptıkça, Yasa’dan habersiz olsalar bile kendi yasala- rını koymuş olurlar” (Romalılar 2:14).

oğu toplumda aynı anda çeşitli yasalar yürürlüktedir. Herkese uyarlanabilen genel yasalar olabilir ve aynı anda bir topluluk içerisinde yürürlükte olup bir diğerinde olmayan yerel yasalar da mevcut olabilir.

Yeni Ahit zamanlarında bir kişi yaygın olan “yasa” sözcüğünü kullandığında (Grekçe nomos Latince lex ve İbranice Tora), birkaç yasa içerisinden herhangi birini kastediyor olabilirdi. Çoğunluklatartışılan asıl yasanın tek göstergesi, konuşmanın bağlamıydı. Bu nedenle bu çeyrek yılki çalışmamızı yaparken, hangi yasanın tartışıl- dığını anlamak açısından, hep o anki bağlamı göz önüne almakzorundayız.

Bu haftaki çalışmamız Mesih’in zamanındaki ve ilk inanlı topluluğu zamanındaki toplumda yürürlükte olan çeşitli yasaları araştıracağız. Bu çeşitli yasaları, sadece bu çeyrek yılın en önemli odaknoktası olan Allah’ın ahlâki yasasına, yani On Emir te- meline yardımcı olması bağlamında araştıracağız.

*5 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.




Pazar

Roma Yasası


Mart 30


Luka 2:1–5’i okuyun. Rab’bin bu iki sadık takipçisinin, siyasi çevre ile iletişim kurdukları bu durumdan ne öğrenebiliriz?



Romalılar, cumhuriyetin ilk anlarından itibaren toplumu yönetmek için yazılı ya- saların ne kadar önemli olduğunu fark etmişlerdi. Aslında Romalılar tarafından tesis edilmiş olan anayasal sistemi,günümüzün birçok demokratik toplumlarının temel almış olduğu görülebilir.

Roma, kendi geleneklerini sürdürmeleri için derebeyliklerin devam etmesine bü- yük ölçüde izin verdi, fakat hepsinin imparatora ve senatonun yasalarına itaat etmesi şartıyla. Açıkçası bu Yusuf veMeryem’i de kapsıyordu.

Roma yasası, toplum içindeki düzenle ilgiliydi. Bundan başka sadece hükümet meselelerine değil, aynı zamanda ailevi alandaki yasal davranışlara da karışıyordu. Kamu dairelerine insan seçmekiçin bazı prosedürleri taahhüt etmeye ek olarak, Roma yasası ayrıca zina ve efendi/köle ilişkisi gibi hususlarla da meşgul oluyordu. Sosyal kurallardan birçoğu Eski Ahit’te ve diğer toplumlardakinebenzerdir.

Yeni Ahit kitaplarının bir araya getirildiği bir kültürü anlama konusundaki tüm te- şebbüsler, içinde İsa’nın ve ilk inanlı topluluğunun yaşadığı bir dünya için Roma İm- paratorluğu’nun şekillendirdiği siyasi zemin gerçeğini dikkate almayı gerektirir. İsa’nın ölümünden Pavlus’un hapse atılmasına kadar Yeni Ahit’te geçen birçok şey, onların zamanındaki ortamı anladığımızda daha net bir algı oluşturur.Tabii ki, kurtuluş için gerekli olan şeyi anlamamız konusunda kimsenin Roma tarihi araştırmacısı olmasına gerek yoktur. Ancak bunu elde ettiğimizde, tarihi bilgi aslında çok faydalı olabilir.




Musa’nın Yasası: Yurttaşlık


Mart 31


İsa’nın zamanında Yahudiler Roma yönetimi altında olsalar da, onlara kendi adetleri ve dinleri açısından eşsiz olan meselelerde yetki sahibi olmaları sağlanmıştı (bkz. Elç 18:15). Yahudi yasasınıidare etmekten sorumlu olan yasal birliğe Sanhed- rin deniliyordu. Bazen Yüksek Kurul olarak anılsa da (Yu 11:47, Elç 5:27), Sanhed- rin, kâhinlerden, ihtiyarlardan ve rabbiler arasından seçilen 71adamdan oluşuyordu ve başkahin başkanlığında yönetiliyordu. Yahudi adetleri, gelenekleri ve yasaları ile meşgul olan bir tür Yüksek Mahkeme olarak hizmet ediyordu.

Yahudi toplumsal yasası, Musa’nın beş kitabında açıklanan sivil kurallarda yer al- maktadır. Musa, Kutsal Kitap’ın ilk beş kitabının yazarı olduğundan, bu yasalara Mu- sa’nın yasası denmiştir. AllahMusa’ya ilk kez yasaları verdiğinde, Kendisinin baş oldu- ğu ve insanların da Allah’ın yasal emirlerini uyguladığı bir durumu öngörmüştü. İsa’nın zamanında ise Yahudiler Roma yasasına tabiydi. Bunarağmen Roma yönetimi onların kendi adetleriyle ilgili meseleleri çözmek için Musa’nın yasasını kullanmasına izin vermişti. İşte burada Sanhedrin’in işi özellikle ön plana çıkmaktadır.

Yeni Ahit, toplumsal meselelerde Musa’nın yasasının uygulandığına veya ima edildiğine dair birkaç örnek sağlar: Yahudi erkeklerin halâ yarım şekel tapınak vergisi ödemeleri ge- rektiği (Mat 17:24–27, Çık 30:13); boşanmaların halâ Musa tarafından verilen kurallar çerçevesinde uygulanması (Mat 19:7, Yas 24:1–4); insanların halâ dul bir kadının kocası- nın kardeşi ile evlenmesi, Levililerin evlilik kurallarına bağlı kalması (Mat 22:24, Yas 25:5); erkek çocukların halâ sekizinci günde sünnet edilmesi (Yu 7:23, Lev 12:3); ve zina yapan- ların taşlanarak cezalandırılması gibi (Yu 8:5; Yas 22:23, 24).

Matta 26:59–61, İbraniler 10:28, ve Yasa 17:2–6’yı okuyun. Burada ne gibi önemli ilkeler görülmektedir? Bu bize dini bakımdan adalet ve dürüst- lük kavramları hakkında ne söyler?





Musa’nın Yasası: Törensel


Nisan 1


Levililer 1:1–9, 2:14–16, 5:11–13’ü okuyun. Bu yasalarda neyden bahsedi- liyor? Gayeleri neydi? Hangi önemli gerçekleri öğretmeleri amaçlanmıştı?



Kadim İsrail’de sivil yasaların yanında, çoğunlukla “törensel yasa” diye anılan yasa- lar da mevcuttu. Bu yasa, tapınak ve onun hizmetlerine odaklıydı, tabii ki hepsi de İsrail halkına kurtuluş planınıöğretmek için tasarlanmış olup, onlara gelecek olan Mesih’i belirtmekteydi. Bugünkü ayetlerimizde iki kez bu hizmetler aracılığıyla “kefare- tin” yapılacağı açıklanmıştı. Bu yasalarda kendi tarzlarınca Mesih’in ve kendi halkının günahları için O’nun kefaret işine yönelik “mini peygamberlikler” bildirilmişti.

“Törensel yasa Mesih aracılığıyla verildi. Bu yasaya uyma zorunluluğu kalktıktan sonra bile elçi Pavlus yasanın görkemli olduğunu ve yasayı veren Tanrı’ya yaraştığını söylüyor… Sunakta kanıdökülen kurban bile gelecek olan Kurtarıcıya işaret ediyor- du.”—Ellen G. White, Geçmişten Sonsuzluğa, 1. Cilt, S. 203.

İsa tarafından kurulmuş olsa da, törensel sistemin fonksiyonu sadece bir örnek olsun, gelecekteki gerçeğin bir sembolü—İsa’nın gelişi, ölümü ve Başkahinlik hiz- meti—olsun diye tasarlanmıştı. O, dünya üzerindeki hizmetini tamamlayınca, bu eski sistemde yer alan tüm kurbanlara, ayinlere ve bayramlara artık gerek kalmaya- caktı (bkz. İbr 9:9–12). Günümüzde artık bu törensel yasayıtutmasak da, bunu öğrenerek, kurtuluş planının içyüzünü daha iyi kavrayabiliriz.



Nisan 2

Rabbinik (Hahamlara has) Yasa

Musa’nın yasalarına ilave olarak İsa’nın zamanındaki Yahudiler, rabbilerin yasasına da aşinaydı. Rabbiler, Ferisilerin skolastik (alim) koluydu ve Musa’nın yasasının insan- lara uygunluğunu teminetmekle sorumluydular. Rabbiler Musa’nın beş kitabında 613 adet yasa ortaya çıkarmışlardı (39 adedi Sebt Günü ile ilgiliydi) ve yürürlükteki yasalara temel olması bakımından bu yasaları kullanmışlardı. Bu yazılı yasaları, yönetici rabbi- lerin yorumlarından oluşan sözel yasalarla da desteklemişlerdi.

Halaka olarak bilinen sözel yasa, “yürümek” anlamına geliyordu. Rabbiler, eğer insanların çok sayıda halakot’u (halaka’nın çoğulu) benimserlerse, 613 önemli yasanın yolunda yürüyeceklerinidüşünüyordu. Sözel yasa olarak ortaya çıkmış olsa da, rabbinik halakot, bir kitap şeklinde bir araya getirilmiş ve kaydedilmişti. İsa’nın günlerinden kalan yorumlardan bazıları, Midraş diye bilinen yorumlarla hayatta kalırken, bazıları da Mişna olarak bilinen resmi bir koleksiyonda kayıt altına alın- mıştı. Birçok dindar Yahudi, çağlar boyunca ve hatta bugün bile bu yasalara sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışmıştır.

Luka 14:1–6 ve Yuhanna 9’u okuyun. İsa, mucizevî iyileştirmesiyle Sebt Günü’nü ihlal etmekle suçlanmış olsa da, Sebt Günü’nde şifa vermenin günah olduğunu Eski Ahit’in neresinde bulabilirsin? Yanıtın, İsa’nın karşı- laştığı meselelerden bazılarını anlamak konusunda bizlere nasıl yardımcı olabilir? Daha da önemlisi, bu yolda sadakatle “yürüme” çabamızda, benzer hatalara düşmediğimizden emin olmak açısından bu olaylardan ne gibi dersler alabiliriz?



Günümüzde kendi açımızdan bu sözel yasalardan çoğuyla alay etmek çok kolay olsa da, özellikle de sanki İsa’ya karşıymış gibi kullanıldıklarında, sorun bu yasaların kendisinde değil, daha çokbunları kullanan liderlerin davranışlarındadır. Sık sık çok kuralcı bir şekilde tutulsa da, halakot çok ruhsal bir anlamda kastedilmiş, çoğu dün- yevi eyleme ruhsal bir unsur aşılamış, onlara dini bir önemkazandırmıştır.

En dünyevi görevlere bile dini bir önem vermeyi nasıl öğrenebiliriz?        



Ahlâki Yasa


Nisan 3


Roma yasası, Musa’nın yasası ve rabbinik yasa, birinci yüzyıl İsrail’inde yaşayan Yahudileri ne kadar çok etkilemiş olsa da, İsrail dinini takip eden birçok insan Filis- tin dışında ve Romaİmparatorluğu’nun sınırları ötesinde yaşamışlardır. Bu yüzden bu yasalardan birçoğu onların yaşamında çok büyük bir rol oynamamıştır.

Ancak aynı zamanda İsrail Tanrı’sının takipçisi olduğunu iddia eden bir kişi, On Emir’e sadık kalmış olmalıdır. “On Emir, İsrail’e onu koruması için ahlâki bir çatı sağlamaktadır. Kutsal Kitap’ın builişkiyi ifade etmek için kullandığı mecaz, antlaş- madır. Mecaz, uluslararası yasa tabakasından geldiği halde, emirleri sadece İsrail’in Allah’a karşı yükümlülüklerinin bir özeti olarak görmek yanlıştır… İsrail’in emirlere olan itaati, ilahi isteme teslim olmak kadar, bu sevgiye bir yanıt vermektir.”—Leslie

  1. Hoppe, “Ten Commandments,” Eerdmans Dictionary of the Bible (Grand Rapids, Mich.: Eerdmans, 2000), S. 1,285.

On Emir, ilk yüzyılda Yahudiler tarafından bilinen her yasa sistemine baskın çıkmıştır. Musa’nın 613 yasasını titizlikle ezberleyen Ferisiler bile, On Emir’in öne- mini takdir etmişlerdi. Tamid diyeadlandırılan Mişna’nın bir bölümü (5:1), On Emir’in her gün ezbere okunması yolunda rabbinik emri içermektedir. Diğer tüm yasaların, On Emir’in içinde yer aldığına inanılmaktaydı. Aslında İsa’nınyaşıtı olan Yahudi felsefecisi Philo, On Emir’in tutulmasının diğer bütün dini yasalar içinde merkezi bir konumu olduğunu anlatan bir kitap yazmıştı.

Matta 19:16–19, Romalılar 13:8–10, ve Yakup 2:8–12’yi okuyun. Bu ayet- ler, Mesih’in takipçilerinin yaşamında oynadığı rol hakkında ne söylemek- tedirler?



Tıpkı Yahudi kardeşleri gibi, Yeni Ahit’in ilham almış olan yazarları da Allah’ın halkı için On Emir’in gayesini anlamışlardı. Bu çeyrek yıldaki çalışmalarımızdan bazıları, Mesih’in kendi çağındakidiğer yasa sistemleri ile nasıl etkileşimde bulun- duğunu tartışsa da, öncelikli olarak O’nun On Emir ile olan ilişkisi vurgulanmakta- dır, ki bu çoğunlukla “ahlâki yasa” olarak bilinir.


Nisan 4

Ek Çalışma: Ayrıca Ellen G. White, “Oath Taking,” S. 201–204, Testimonies for the Church, Cilt 1 kitabını okuyun.

“Eğer Adem Allah’ın yasasını ihlal etmemiş olsaydı, törensel yasa hiçbir zaman or- taya çıkmazdı. İyi haberin müjdesi, kadının soyundan gelen birinin yılanın başını eze- ceği yolundaki deklarasyonla önce Adem’e verilmiş; ve nesiller boyunca Nuh, İbrahim ve Musa’ya miras bırakılmıştı. Allah’ın yasasının bilgisi ve kurtuluş planı, Adem ve Havva’ya bizzat Mesih tarafından açıklanmıştı. Onlar buönemli dersi dikkatle değer- lendirmişler ve ağızdan ağıza geçecek şekilde çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına aktarmışlardı. Böylece Allah’ın yasasının bilgisi korunmuştu.”—Ellen G. White, Selec-ted Messages, Kitap 1, S. 230.

Tartışma Soruları:

¤

Musa’nın İsrail’i yönetmesi için verilen yasaları kaleme almasından çok önceleri, Mısırlılar ve Babilliler de içerik olarak Allah’ın yasalarından bazıla- rına benzer bir sosyal yasa sistemine sahipti. Ateist toplumlar bile canı ve malı koruyan yasalara sahiptir. Ancak yasa çoğunlukla ahlâki kavramlar üze- rine kurulmuştur; yani yasa insanları belirli tipte kötülüklerden sakınmaya ve belirli tipte iyi şeyleri yapmaya teşvik etmelidir. Yoksa toplumlar iyi ve kötü eğilimleri başka nereden edinebilirler ki?

¤ Bir bütün olarak iyi ile kötü kavramı, Allah’ın varlığı sorusunu nasıl et- kiler? Diğer bir deyişle, eğer Allah olmasaydı iyi ve kötü kavramı nereden gelirdi? Eğer Allah var olmasaydı, gelebilecekleri tek yer neresi olabilirdi?

¤ Çoğunlukla “yasa” kavramını farklı şekillerde kullanırız. Yerçekimi ya- sasından, hareket yasasından bahsederiz. Uluslararası yasadan bahsederiz. Anayasadan bahsederiz. Vergi yasasından bahsederiz. Bu yasaların hepsinde ortak olan taraf nedir? Farklılıkları nelerdir? Bu yasalardan herhangi birini çiğnemenin olası sonuçları nedir? Bu yasalarla işbirliği yapmanın yararları nelerdir? Yasa ilkeleri, imanlıların yaşamıyla ilgili olması bakımından On Emir’in amacını anlamana nasıl yardım etmektedir?

¤ Grubunla Çarşamba günkü çalışmaya dönün ve inanlı topluluğu olarak, bazı liderlerin gerekmediği halde yasaya eklemeler yapmasıyla aynı hataya düşmememiz konusunda nasıl dikkatli olmamız gerektiğini tartışın. Ne kadar iyi niyetli olursak olalım, böyle bir hataya düşmek neden düşündü- ğümüzden bile daha kolaydır?

Güneşin Batışı: 18:36 (İstanbul)


*Nisan 5–11


Mesih ve Musa’nın Yasası

Sebt Günü

Konuyla İlgili Metinler: Luka 2:21–24; Çık 13:2, 12; Luka 2:41–52;

Mat 17:24–27; Yu 8:1–11; Yas 22:23, 24.


B

Hatırlama Metni: “Musa’ya iman etmiş olsaydınız, bana da iman ederdiniz. Çünkü o benim hakkımda yazmıştır” (Yu 5:46).

irçok Hıristiyan, sadece yüzyıllar boyu Antisemitizmi körüklemekten başka bir işe yaramayan yanlış bir kanıyla, sözümona İsa’yı Yahudi dinine karşıymış gibi göste- ren birtakım öykülerlebüyüdüler. İsa, dinin suistimalinden bahsetmişti, bu doğ-

rudur, fakat bizzat dine karşı değil. Her şeyden evvel onun kurucusu bizzat kendisiydi.

Aslında O’nun yaşamını ve hizmetini anlatan Müjde’deki öyküler İsa’nın insan bedeninde doğduğu andan yaşamının son haftasına dek tamamen Yahudi kültürüne bağlı sadık bir Yahudi olduğunugösterir.

Birinci yüzyıldaki her sadık Yahudi gibi, İsa da Musa’nın yasasına tabiydi. Sadık bir Yahudi ailesinin evinde büyümüş olduğundan, ilahi bir takdirden kaynaklanan zengin dünyevi mirasını tamamenbenimsemişti. Allah’ın bizzat kendi istemini yan- sıtan ve uluslara bir fener gibi hizmet eden bir toplum yaratmak amacıyla, Musa’ya bu yasaları yazdırmak için ilham verdiğini biliyordu. O, yazılıolan bu yasaya son derece sadık kaldı. İsa, sünnetinden tapınağı ziyaretine, bayramlara ve vergiler konu- sundaki tutumuna kadar, zamanla ölümüyle ve göklerdeki hizmetiyle gerçekleşecek olan busisteme kararlı bir şekilde sadık kaldı.

Bu hafta, İsa’nın bizzat tutmuş olduğu bu yasaya daha fazla göz gezdireceğiz.

*12 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.



Pazar

Nisan 6

Sünnet ve Adanma (Luka 2:21–24)

Allah, İbrahim ile antlaşma yaparak ona birçok ulusun babası olacağını söylemiş- ti (Yar 17:4). Allah bu antlaşmayı yaptığında, doksan dokuz yaşındaki İbrahim daha yeni İsmail’in babası olmuştu vehenüz vaat edilen oğlu İshak’ın doğumunu görme- mişti. Buna karşın ona kendisiyle birlikte tüm ev halkı içindeki erkeklerin sünnet olması buyruğu verilmiş ve o günden itibaren ev halkı içinde doğanher oğulun seki- zinci günde sünnet edilmesi talimatı verilmişti (Yar 17:9–12). Bu işaret o kadar önemliydi ki, sekizinci gün Sebt Günü’ne denk gelmiş olsa bile uygulanıyordu (Lev 12:3, Yu 7:22).

Bu gerçek bizlere İsa’nın yaşamındaki ilk günler konusunda daha iyi bir anlayış vermektedir. Müjde’ler, dindarlıklarından dolayı Yusuf ve Meryem’in en azından kıs- men de olsa İsa’nın dünyevi ebeveynleri olması için seçildiğini göstermektedir. Yusuf “doğru bir adam” (Mat 1:19), Meryem ise “Tanrı’nın lütfuna erişen” biri olarak tarif edilmektedir (Luka 1:30). İsa sekiz günlük iken, ailesi tıpkıgeçmişte sayısız İbrani erkeğinin tecrübe edindiği gibi aynı şekilde ad koyma ve sünnet merasimi uygulamıştı.

Tanrı’nın lekesiz Oğlu’nun şimdi bir insan şeklinde, yüzyıllar önce kendisinin te- sis etmiş olduğu bir âdeti yerine getirdiğini bir düşünün!

Çıkış 13:2, 12 ve Levililer 12:1–8 ışığında Luka 2:21–24’ü okuyun. Bu ayet- ler bizlere Yusuf ve Meryem hakkında daha başka neler söylüyor? Onların örneğinden kendi zamanımız veçevremizde kendimiz için ne öğrenebiliriz?



İsa’nın annesi olması için seçildiğinde, Meryem’in bakire olduğu konusunda Kut- sal Kitap çok açıktır (Luka 1:27); öyleyse İsa “onun rahmine düşen” ilk çocuktu. Çıkış 13’e göre, İsraillilerarasında her ilk doğan (ister hayvan isterse insan olsun) Rab’be adanmalıydı. Yasa, Levililer 12:2–5’de de şart koştuğu gibi, erkek çocuğun doğumundan sonra kadını törensel olarak toplam kırk gün (kız çocuk için seksen gün) kirli saymaktadır. Bu periyodun sonunda kadından kendisini kâhine gösterme- si ve bir kurban adaması şartı vardı. Dindar Yahudiler olarak Meryem ve Yusuf, Mu- sa’nınyasasını titizlikle uygulamış ve Tanrı’nın Oğlu’nun antlaşmanın işaretlerini taşıdığından emin olmuşlardı.



Yahudi Bayramları (Yu 5:1)


Nisan 7


“İsa bundan sonra Yahudiler’in bir bayramı nedeniyle Yeruşalim’e gitti”

(Yu 5:1).

Yahudi takvimindeki ilk büyük festival periyodu, Fısıh ile başlayıp yedi gün süren Mayasız Ekmek Bayramı’dır. Festival, ölüm meleğinin kapı sövelerine kan süren evleri pas geçerek İsraillilerinMısırdaki kölelikten kurtulmalarının anısına yapılır. Müjdeler İsa’nın Fısıh’ı kutladığı üç durumdan bahsetmektedir (Luka 2:41–43, Yu 2:13–23, Mat 26:17–20).

Fısıh’tan elli gün sonra, Grekçe ismiyle Pentikost olarak geçen Şavuot bayramı gelir. Kutsal Yazılar Pentikost için bir gerekçe sunmasa da, rabbiler onun Musa’ya yasanın verilmesi anısına yapıldığına inanır. Müjdeler’de İsa’nın Pentikost’u kutladı- ğına dair bir kayıt yoktur. Ancak göğe çıkışından önce, öğrencilerine Kutsal Ruh’un vaftizi için Yeruşalim’de beklemelerini tavsiye etmişti(Elç 1:4, 5). Bu olay tam ola- rak Pentikost Günü’nde meydana gelmişti (Elç 2:1–4).

Yahudi takvimindeki son festival sezonu, Çardak (Çadır) Bayramı ve Kefaret Gü- nü’nden (Yom Kippur) oluşuyordu. Kefaret Günü, günahın kamptan silindiği ve insanların Allah ile biroldukları güne işaret ediyordu. Çardaklar ise, İsrail’in çölde çardaklar altında yaşadıkları zamanı anımsatıyordu.

Musa’nın yasalarında geçen bayramlara ilave olarak, Yahudiler’in Allah’ın tarihi müdahalesini anımsatan iki festivali daha vardı. Birincisi, Ester’in Pers kralına yal- varmasıyla Yahudiler’in soykırımdan kurtulduklarını belirten Purim’di. İkincisi ise, Makabilerin İ.Ö 164’de Greklere karşı galibiyetlerinin kutlanıldığı, Adanma Bayramı olarak da bilinen Hanuka’dır (Yu 10:22).

Tabii ki Hıristiyanlarla ilgisi olan dini bayramlar uzun zaman önce terk edildi. Bunların hepsi de Mesih’te gerçekleşti. Ancak bunları ve içerdikleri mesajları öğren- mek suretiyle büyük birkazanım elde edebiliriz, zira bunların hepsi de Allah’ın kur- tarıcı lütfu ve verdiği güç hakkında dersler öğretirler.




Tapınaktaki İsa


Nisan 8


Yeni Ahit bizlere İsa’nın çocukluğu hakkında pek bir şey söylemiyor. Ancak Luka 2:41–52’de yer alan, Fısıh bayramı esnasında İsa’nın ailesiyle birlikte Yeruşalim’i ziyaret etmesinin anlatıldığıöykü bizlere bir kavrayış vermektedir. Bu öyküyü okuyun ve sonra aşağıdaki soruları yanıtlayın:

Bu öykü, Müjdeler’in Yahudi karakterini nasıl kararlı bir şekilde betim- lemekte ve bu olayların geçtiği yerlerde dinin ne kadar merkezi olduğunu göstermektedir?



Bu öykünün Fısıh süresince gerçekleşmiş olması neden önemlidir?



İsa’nın ailesi O’nu kaç gündür bulamamıştı? Bu sana neyi hatırlatıyor?



İsa itaatkâr bir çocuk olmasına rağmen, ailesine verdiği yanıtı sanki bir azarlama gibiydi. O’nun yanıtı, hangi önemli hususu içermektedir? Bu, ya- şamımızda vermemiz gereken en büyük öncelik hakkında ne söylüyor?





Vergiler (Mat 17:24–27)


Nisan 9


Geçen haftaki çalışmamızda gördüğümüz gibi Musa’nın yasası, hem yurttaşlık hem de törensel öğelere sahipti. Törensel yönü, tapınağın Yahudi dini yaşamının merkezinde olması demektir. Aslında birinciyüzyılda tapınak, belki de Yahudiler’e ulusal kimlik hissini veren geride kalan tek yapıydı.

Yeruşalim’deki tapınak, İsa’nın hizmeti boyunca onarımdan geçirilmişti. Büyük Hi- rodes bu muazzam projeyi yaklaşık İ.Ö 20’de başlatmış ve İ.S 66 yılına kadar tam olarak bitirilememişti. Yahudiler’in imanları konusunda ne kadar ciddi olduğunu fark eden Romalılar, tapınağın onarımında gerekli masrafın karşılanması için Yahudiler’in kendi vergilerini toplamasına izin vermişti. Yirmi yaşın üzerindeki herYahudi erkeği, maddi durumuna bakılmaksızın yarım şekel vergi ödemek zorundaydı (Çık 30:13, 38:26).

Matta 17:24–27’yi okuyun. İsa şu ifadeyle ne kastetmişti: “Onları gücendir- meden”? Aynı şekilde kendi yaşamımızda da tatbik etmemiz için burada hangi ilkeyi görüyoruz?


Görünen o ki, tapınak vergisi toplayıcıları kentin her yerini gezerek, her erkeğin meş- ru yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinden emin olmak istiyorlardı. Petrus’un vergi toplayıcılarına ilk yanıtı,İsa’nın vergilerini düzenli olarak ödediğini ima etmektedir (Mat 17:24, 25). Ancak İsa, Tanrı’nın Oğlu olarak Babası’nın evinin bakımı için vergi ödemenin uygunluğunu sanki sorguluyormuş gibigözükmektedir.

“Eğer İsa vergiyi hiçbir itirazda bulunmadan hemen ödemiş olsaydı, onların iddiala- rını haklı çıkarmış ve böylece kendisinin ilahiliğini inkâr etmiş olurdu; fakat vergi öde- meye karşı çıkarken, bu talebintemelinde yatan iddiayı reddetti. Verginin ödenmesini bu şekilde sağlayarak ilahi bir karaktere sahip olduğunu kanıtladı. O’nun Tanrı ile bir oldu- ğu kanıtlanmış oldu. O, normal bir vatandaş gibi vergiödememeliydi”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 424, 425.

Buna karşın İsa yetkililere boyun eğmeyi seçti ve Petrus’a yakaladığı ilk balığın ağzın- dan çıkan parayla vergiyi ödemesini buyurdu. Balığın ağzındaki şekel, hem İsa’nın hem de Petrus’un vergisiniödemeye yeterliydi.



Nisan 10

Yasanın Uygulanması (Mat 5:17–20)

Gördüğümüz gibi İsa, yaşamı tehlikede iken bile Yahudi bir erkek olarak sorum- luluklarını yerine getiren sadık bir vatandaştı (örneğin bkz. Yu 7:1, 25, 26; 10:31). Aslında İsa, “Kutsal Yasa’yı veya peygamberlerin sözlerini” ortadan kaldırma gayesi olmadığı açıkça ifade etmişti (Mat 5:17–20).

O halde, Yasa 22:23, 24 ve 24:1–4 ışığında, Yu 8:1–11 ve Matta 19:1–9’u nasıl anlamalıyız? Burada ne oluyor?



Ferisilerden bazıları, İsa’yı hep yasayı ihlal eden biri olarak sergilemişlerdi (örne- ğin bkz. Yu 8:6). Zina yaparken yakalanan kadını ona getirdiklerinde şu soruyu sormuşlardı: Musa onun taşlanması gerektiğini söylemişti, Sen ne dersin? İlginç olan şey, İsa’nın onların bu sorgusunu doğrudan yanıtlamadığıdır. Aslında, Musa’nın yasasını verdiği şu yanıtla onaylamıştı, “İçinizde kimgünahsızsa, ilk taşı o atsın!” (Yu 8:7). Kadının taşlanması gerekmediğini söylemiyor; bu adamların yasayı nasıl ihlal ettiklerini görmeleri için basitçe onları tahrik ediyor. Kadının serbest bırakılmasıbile Musa’nın yasası ile uyum içindedir, zira ortada parmak göstererek suçlanacak bir durum söz konusu değildir, adaleti uygulamak için en az iki şahit gerekir (Yas 17:6). Boşanma ve tekrardan evlilikolayında, İsa aslında boşanmak için herhangi bir nedenin olmadığını ifade ederken, sanki Musa’nın yasasına aykırı hareket ediyormuş gibi görünüyor (Mat 19:4–6). Ferisiler, Yasa 24:1–4’deMusa’nın buyruğunu hatır- lattıklarında, İsa her şeye doğru açıdan bakılmasını sağlıyor. Musa hiçbir yerde bo- şanma olması gerektiği konusunda bir buyruk vermiyor. Ancak insanların inatçılı-ğından dolayı Musa boşanmaya tolerans gösteriyor (Mat 19:8). Bu nedenle İsa,

Musa’nın yasasını eleştirdiğinde bile onu bir yana bırakmadığını görüyoruz. İsa her bakımdan sadık bir Yahudiydi ve Musa’nın yasalarına bağlıydı.



Nisan 11

Ek Çalışma: Bu haftanın konusu hakkında daha fazla bilgi edinmek için Ellen G. White, “Çardak Bayramında,” S. 435–442; “Tuzakların Arasında,” S. 443– 452, Sevgi Öğretmeni kitabını okuyun.

“Yahudiler yılda üç kez dini bayramları kutlamak üzere Kudüs’te bir araya geli- yordu. Bulut direğinde gizlenen İsrail’in görünmez önderi bu büyük buluşmalarla ilgili buyrukları vermişti.Yahudiler tutsak oldukları yıllar boyunca bu bayramları kutlayamadılar; fakat halk kendi ülkesine kavuştuğunda bu kutlamalara tekrar baş- landı. Tanrı bu kutlamalar sayesinde halkının kendisini hatırlamasını sağlamayı amaçlıyordu.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 435.

“Yusuf ve Meryem’in, O’nu kendi çocukları olarak görmeleri gayet doğaldı. Çünkü O, her gün onlarla birlikteydi. O’nun hayatı her bakımdan diğer çocuklarınki gibiydi. İsa’nın, Tanrı’nın Oğluolduğunun farkına varmaları, onlar için zordu. Kurtarıcı’nın varlığında kendilerine verilen kutsamanın farkına varamamanın tehlikesi içindeydi- ler. Ondan ayrı kaldıkları zaman duydukları üzüntü ve O’nun sözlerindeki nazik sitem, sorumluluklarının kutsallığıyla onları etkilemek içindi.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 70.

Tartışma Soruları:

Güneşin Batışı: 18:43 (İstanbul)


*Nisan 12–18

Mesih ve Dini Gelenek


Sebt Günü

Konuyla İlgili Metinler: Mat 23:1–7, Mat 15:1–6, Yşa 29:13, Mat 5:17–

20, Rom 10:3.


M

Hatırlama Metni: “Bu halk dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri benden uzak. Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buy- ruklarıdır” (Matta 15:8, 9).

etodist Kilisesi’nin kurucusu olan John Wesley, birinin teolojisinin dört faktör tarafından etkilendiğini öne sürmüştü: iman, mantık, Kutsal Yazı ve gelenek. Ancak tüm yanların eşit ölçüde baskın olduğunu kastetmemişti.

Kutsal Kitap’ın temel olduğunu onaylamıştı ama aynı zamanda bir kişinin Kutsal Kitap’ı yorumlama tarzında, onun kişisel imanından, mantık yürütmesinden ve dini geleneklerinden de etkilendiğinionaylamıştı. Eğer Wesley bugün hayata döndürül- seydi, Wesley geleneğine (aynı zamanda diğer geleneklere) bağlı birçok modern ilahi- yatçının artık mantığın, geleneğin veya kişisel kanaatin,Kutsal Yazı’nın çok açık öğre- tilerine baskın olduğunu keşfetmekten dolayı şok geçirirdi.

Bu haftaki çalışmamızda, öğretilerinden birçoğunu dini geleneklerin üzerine inşa eden din bilginleri ve Ferisiler’i araştıracağız. Aslında bu gelenekleri kaleme alan rabbiler, Kutsal Yazılar’a büyük ölçüde saygı duymuşlar ve bu geleneklerin Allah’ın Söz’ünün seviyesine çıkmasını hiç niyetlenmemişlerdi. Ancak onların ateşli öğrenci- lerinden bazıları, mesajı metot ile karıştırmışlar ve böyle yaparak Allah’ın yazılı vah- yinden insani geleneğe doğru kaymışlardı.

*19 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.




Pazar

Musa’nın Mevkisi


Nisan 13


“Din bilginleri ve Ferisiler” bir araya gelmiş iki ayrı grup gibi görülseler de, din bilginleri daha çok Ferisiler’in alt kümesidir (bkz. Elç 23:9). Ferisiler, Helen İmpara- torluğu zamanında görünür bir grup haline gelmiştir. Makabi isyanında Greklere karşı savaşarak yardım eden, Hasidim diye bilinen sofu Yahudi tarikatından artaka- lan bir grup olduklarına inanılmaktadır.

Ferisiler adı, “ayırmak” anlamına gelen İbranice paras sözcüğünden türemiştir. Birçok Yahudi’nin putperest kültürlerden büyük ölçüde etkilendiği bir çağda, Ferisi- ler her Yahudi erkeğineyasanın öğretilmesini bir görev olarak gördüler. Bu görevi gerçekleştirmek için, “büyüğüm” veya “öğretmenim” anlamına gelen rabbilik mev- kisini tesis ettiler.

“Din bilginleri ve Ferisiler Musa’nın kürsüsünde otururlar” ifadesiyle, İsa onların pozisyonunu halkın öğretmenleri olarak onaylamıştı (Mat 23:2, 3). Her şeyden evvel onlar insanlara yasaya göretalimatlar verilmesi konusunda sorumluluk almışlardı.

Matta 23:1–7’yi okuyun. Bu ayetlere göre, din bilginleri ve Ferisilerle il- gili olarak İsa’nın en büyük sorunlarından birisi neydi?



Müjdeler’de din bilginleri ve Ferisilere ilişkin imaların çoğu olumsuz yöndedir ve İsa’nın ölümünde ve takipçilerinin zulme uğramasında, çoğunun (fakat hepsi değil) suç ortaklığı yaptığını göz önüne aldığımızda, bu olumsuzluğu hak etmişlerdir. Bu grubun üyeleri, köşelere ve ağaç arkalarına gizlenen, insanlar hata yaptıklarında ise yasayı onlara karşı kullanabilmek için onların açıklarını bekleyenkişiler olarak görül- müşlerdir. Kutsal Yazılar’da Ferisiler’e ilişkin bu imaj o kadar sık görülür ki, bu sözcük sık sık kuralcı ifadesinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır. Bu ayete yakından bakar- sak, İsa’nınFerisilerle ilgili en büyük sorununun, onların Musa’nın yasasının tutulma- sını istemeleri değil, bilakis onların bu yasaları bizzat tutmuyor oluşudur. Onlar ikiyüz- lüydüler—söyledikleri şeyi yapmıyorlardı—ve doğru olanı yapsalar da, yanlış gerekçe- lerden ötürü yapıyorlardı.




İnsani Buyruklar


Nisan 14


Din bilginleri ve Ferisiler “Musa’nın kürsüsünde otursalar da” onların dini tali- matlar için yetki kaynağı, Eski Ahit’in ötesine uzanmaktaydı. Ferisilerin yararlandığı yasa, lider rabbilerin dini yorumlarından oluşuyordu. Bu yorumlar, Kutsal Yazılar’ın yerine geçmesi niyetiyle değil, onu tamamlamak gayesiyle yapılıyordu. Önceleri ağız- dan ağıza dolaştı; sonraları ise kâtipler bunları kitaphaline getirdiler.

Rabbinik yasanın ilk resmi neşriyatı, Rabbi Yehuda Ha–Nasi’nin (Prens Yehuda) Mişna’yı yayınladığı M.S ikinci yüzyılın sonuna kadar ortaya çıkmamıştı. Mişna’da kaydedilen yasalar,yaklaşık dört yüzyıllık rabbinik yorumu yansıtır. İçeriğine katkı yapan rabbilerden çoğu İsa zamanında yaşamış olup, aralarında en tanınmışları Hillel ve Şamai’dir. Ayrıca Hillel’in torunu ve aynızamanda Pavlus’un öğretmeni olan Gamaliel de vardır.

Matta 15:1–6’yı okuyun. Burada ihtilaflı olan mesele nedir? İsa hangi yanlışı düzeltmeye çalışıyor?


Birinci bölümde, “yürümek” anlamına gelen rabbinik yasaların, halaka olarak anıldığını öğrenmiştik. Rabbiler, bir kişinin küçük yasaların yolunda yürürse, daha büyük olanları da kendiliğindentutacağını düşünüyorlardı. Ancak yol üzerinde bir yerde küçük yasalar büyük bir hal almaya başlıyordu ve bir süre sonra geleneksel olanı dini olandan ayırmak güçleşiyordu.

Ferisiler’in kendi kurallarına sahip olmaları konusunda, İsa’nın bir sorunu var- mış gibi gözükmüyor. Ancak bu kuralların “doktrin” statüsüne yükseltilmesiyle bir sorunu vardı. Hiçbir insanın dinikısıtlamalar yaratma ve onları ilahi emirler seviye- sine çıkarma yetkisi yoktur. Fakat bu, inanlı gruplarının toplum davranışlarını yö- netmeye yardımcı olacak düzenlemeleri yaratmaktan kaçınması demek değildir. Pratik talimatlar, insanlara yasayı tutma konusunda büyük ölçüde yardımcı olabilir. Ancak talimatın, hiçbir zaman yasanın yerine geçmesine izin verilmemelidir.




Ataların Gelenekleri


Nisan 15


Gördüğümüz gibi rabbilerden bazıları Musa’nın yasasını tutmaya destek olacak kurallara ve geleneklere o kadar çok dikkat göstermişti ki, bunları birbirinden ayır- makta başarısız olmuşlardı. Birsüre sonra rabbilerin sözleri kanonik statüsü kazan- dı; insanlar bunların Kutsal Yazılar gibi bağlayıcı olduğunu düşündüler. Büyük bir ihtimalle, rabbiler yorumlarını yazarken, Kutsal Yazılar’ınsayfalarına ekleme yapmak niyetinde değildiler. Ancak onların adanmış öğrencileri, bu eşsiz yorumları halkla paylaşmanın bir görev olduğunu sanmışlardı.

Yeniden Matta 15:1, 2’yi okuyun. Bu gelenek, Musa’nın ilk beş kitabın- daki hangi ayete dayanmaktadır? Yanıtının önemi nedir? Ayrıca bkz. Markos 7:3, 4 ve Mat 15:11.


“Yemeden önce ellerini yıkamalısın” diye buyuran bir dini ayet bulmak mümkün değildir. Ancak İsa ile yüzleştiklerinde, bu ifade din bilginlerini ve Ferisiler’i pek şaşırtmadı, zira onlar öğrencilerinMusa’nın yasasını değil, “atalarının geleneğini” ihlal ettiklerini açıklamışlardı. Bu soruyu sorarkenki gerilim, Ferisiler için sanki bunun çok ciddi bir dini ihlal olduğu kanısını veriyordu.

Sağlık uzmanları ve aileler, Ferisiler’in sözüm ona el yıkamayla ilgili saplantılı baskısını belki hijyenik veya psikolojik bakımdan mantıklı bulabilirler. Ancak araş- tırmacılar, bu meselenin gerçektetörensel kirlilikle ilgili olduğuna inanırlar. Görü- nen o ki Ferisiler, insanların günlük işlerinde murdar olan maddelere dokunup dokunmadıklarıyla ilgileniyorlardı. Bunun neticesinde eğer ellerini yıkamadan yer- lerse, yiyeceğe dokunduklarında kendilerini törensel bakımdan kirletebilirlerdi.

Suçlamalarını İsa’nın öğrencilerine yöneltmeleri gerçeğinden yola çıkarak, İsa’nın çok iyi bilinen geleneği ihlal etmediği sonucuna varabiliriz (Markos 7:3). Bununla beraber O, Ferisiler’inküçük şeyleri büyüttüğünün de çok iyi farkındaydı.




İnsanların Kuralları


Nisan 16


“Tanrı’nın buyruklarının yerini insanların kendi icatları olan emirlerinin alması halâ devam etmektedir. Hıristiyanların arasında bile atalarının geleneklerinden daha iyi temellere dayanmayankurumlar ve yöntemler bulunur. Sadece insani otoriteye dayalı olan bu kurumlar ilahi kurumların yerini almışlardır. İnsanlar kendi gelenek- lerine bağlı kalırlar, kendi yöntemlerine değer verirler vekendilerine hatalarını gös- termek isteyenlerden nefret ederler… Kilisede sözde önderlik yapanların yetkisinin yerine, Tanrı bize yeryüzünün ve gökyüzünün hâkiminin, Sonsuz Baba’nın sözünü kabuletmemizi buyurur.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 382, 383.

Çıkış 20:12, Yasa 5:16, Matta 19:19 ve Efesliler 6:2 bağlamında, Matta 15:3–6’yı okuyun. İsa, Ferisiler’e karşı hangi iki ciddi suçlamada bulun- maktadır?



Ferisiler el yıkama olayıyla İsa’ya karşı geldiklerinde, ondan suçlamalarına doğ- rudan yanıt vermesini beklemişlerdi. Ancak İsa eşsiz tarzıyla onlara meselenin ger- çek içyüzünü gösteren bir soruyla karşılık vermişti. İsa sorunun el yıkamak veya ondalık ödemek değil, aksine insani standartları, ilahi standartların üzerine çıkar- mak olduğunu bilmelerini istemişti. Ferisiler el yıkamakonusundaki tutumları için mantıklı bir açıklama sağlayabilirlerdi. Kuşkusuz, onlar ebeveynlerinden ziyade, Allah’ın davası için kaynakların yönlendirilmesine bir gerekçe bulmaları, Allah’a yönelik eşsiz bir sevgi gösterdiklerini ifade etmektedir.

Ferisiler, eylemlerine yönelik mantıklı gerekçelere sahip olsa da, Allah insanların kendi koşullarıyla O’nu sevmesini beklemez. Disiplin ve kutsal yaşamla ilgilenmeleri iyi bir şeydi, fakat bu ilgi hiçbirzaman Allah’ın istemini gölgede bırakmamalıydı. Ferisiler, Musa’nın yasasında kayıtlı olan 613 yasayı çelişkili olarak değil, uyumlu bir şekilde hatırlamalıydı. Bu yasalardan hiçbiri diğerinin yerini almaya çalışmıyordu. Ancak onla- rın “ataların geleneğini” takip etme ısrarları, Allah’ın Söz’ünü hükümsüz kılmıştı (Mat 15:6), en azından kendileriyle ilgisi olduğu sürece. Hiç kuşkusuz, kendileriniyasanın koruyucusu olarak görmekle, aslında onu ihlal ettikleri ve hatta insanların yasayı daha iyi tutmalarına yardımcı olduklarını sandıkları geleneklerle onu “hükümsüz kıldıkları” iddiasından dolayı şokgeçirmiş, hatta mahcup olmuş olmalıydılar!



Aşırı Adalet (Mat 5:20)


Nisan 17


Matta 5:17–20’yi okuyun. Bu haftaki çalışmamızın bağlamında, İsa’nın Matta 5:20’deki uyarısı nasıl anlaşılmalıdır? Ayrıca bkz. Rom 10:3.


Tek taraflı olarak okunduğunda Matta 5:20, Ferisiliği aşmaya bir davet olarak gö- rülebilir; yani onların yaptıklarını yap, ama daha fazlasını yap.

Fakat İsa’nın dediği şey bu mu? Çok şükür ki bu soruya verilecek yanıta ulaşabili- riz. Dünkü çalışmamız, din bilginleri ve Ferisiler için geleneksel yasaları Allah’ın yasasının üzerine çıkarmanınalışılmadık bir şey olmadığına işaret etmişti. İsa’nın onlara eylemlerinin Allah’ın yalın olan Söz’ünü hükümsüz kılmaya çalıştığını söyle- mesi gerekiyordu. Pazartesi günkü çalışmamız da, belki dinbilginleri ve Ferisiler’in öğretilerindeki niyetleri iyi olsa da, içlerinden çoğunun ikiyüzlü bir yaşam sürdür- düklerini göstermişti.

Bu zeminde, İsa’nın beyanının arkasındaki gerçek duyguyu anlamak zor olmasa gerek. Başka bir yerde uyardığı bir şeyi burada da çok kolayca kullanabilirdi: “Bu buy- rukların en küçüğünden birini kimçiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Ege- menliği’nde en küçük sayılacak” (Mat 5:19). Ferisiler insan kaynaklı yasalara o kadar çok odaklanmışlardı ki, Allah’ın yasasını çok bariz bir şekildeçiğnemişlerdi. Onların doğruluğu kendi çabalarına dayanıyordu ve bundan dolayı da kusurluydu. Yeşaya uzun zaman önce insan doğruluğunun kirli adet bezinden başka bir şey olmadığını ifade etmişti (Yşa 64:6).

İsa’nın destekliği türde bir doğruluk, kalpte başlayandır. El yıkama olayında, İsa Ferisilerin hatasına Yeşaya 29:13’den bir alıntı yaparak işaret etmişti: “Bu halk bana yaklaşıp ağızlarıyla, dudaklarıylabeni sayar, ama yürekleri benden uzak”. Allah’ın aradığı doğruluk, görülür eylemlerden bile daha derinlerdedir.

İsa’nın doğruluk çağrısı, Ferisiler’in kendilerinin sahip olduklarını sandıkları şeyi aşmaktadır. Geçerli olan doğruluk, görev listesindeki her maddeyi yerine getirmekle sağlanmaz; sadece İsa Mesih’eolan imanla ve kendimiz için O’nun doğruluğuna tu- tunmakla elde edilir. Bu, benliğin tamamen teslim edilmesinden ve Destekçimiz ve Örneğimiz olarak İsa’ya ihtiyacımız olduğunu tutkulu bir şekildeanlamaktan gelir.



Nisan 18

Ek Çalışma: Bu haftaki konumuza ilişkin daha fazla bilgi için, Ellen G. Whi- te’ın, “Gelenekler,” S. 379–384, “Ferisilerin Vay Haline!” S. 601–612, Sevgi Öğret- meni kitabını inceleyin. Ayrıca Matta 23’üokuyun.

“İnsani yetkiyi, kilisenin ya da dini liderlerin geleneklerini ve usullerini kabul edenlerin hepsi İsa’nın şu sözlerine dikkat etmelidirler: “Bana boşuna taparlar; çünkü öğrettikleri sadece insankurallarıdır.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 383.

Tartışma Soruları:

¤

Yedinci–Gün Adventistleri olarak izlediğimiz geleneklerden bazıları nelerdir? Bunları bu şekilde kabul etmek neden önemlidir? Geleneklerin önemi nedir ve toplum yaşamında ne gibi bir rol oynarlar? Hangisinin ev- rensel önemi vardır, hangisi yerel ve kültürel faktörlere bağlıdır?

¤ “İmanlılar nadiren olmasa da, tamamen Allah’a adanmaları ve O’nun işinin geliştirilmesi gereken bir anda düşmanın onlar aracılığıyla iş görme- sine izin vermişlerdir. Bilinçsizce doğruluk yolundan uzaklaşmışlardır. Ferisi sofuluğu ve kibriyle, eleştiri ve hata bulma ruhunu besleyerek Al- lah’ın Ruh’unu kederlendirmişler ve Allah’ın elçilerinin işini büyük ölçüde geciktirmişlerdir.”—Ellen G. White, Testimonies for the Church, Cilt 9, S. 125. Bir kişi nasıl “bilinçsizce” doğruluk yolundan uzaklaşabilir? Kendi doğru- luğuna kapılma tuzağından kaçınmak için, kişi ne gibi adımlar atabilir.

¤ Kendi inanlı topluluğundaki ilahi ibadet hizmet düzenini hatırla. İnanlı topluluğun neden bu kendine özgü düzeni uyguluyor? Ayin sırasında geçen her bir unsurun (örneğin dua, şükranlar, ayet okuma, vs.) anlamı nedir? Geleneklerin imanımızla ne kadar çok iç içe dokunmuş olduğunu gösteren, inanlı topluluğumuzun hizmetinden ne gibi dersler öğrenebilirsin? Aynı zamanda şunu da sormamız gerekir: sadece gelenekten başka bir şey ol- madığı için mi kötü?

Güneşin Batışı: 18:51 (İstanbul)


*Nisan 19–25

Mesih ve Dağdaki Vaaz’da Yasa

Sebt Günü

Konuyla İlgili Metinler: Mat 5:17–20, Luka 16:16, Mat 5:21–32, Rom 7:24, Mat 5:33–37, 5:38–48.


Ç

Hatırlama Metni: “Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, ta- mamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalk- madan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak” (Matta 5:17, 18).

oğu insan Dağdaki Vaaz’ı düşündüğünde aklına otomatik olarak “Mutluluk Vaatleri” gelir (Mat 5:1–12). Ancak Dağdaki Vaaz, aslında dört kısma ayrılmış üç bölümü kapsar. Mutluluk Vaatleri,sadece ilk kısımda yer alır. İkinci kısım-

da İsa imanlıları ışık ve tuzla kıyaslar (Mat 5:13–16). Üçüncüsü olan Matta 5:17–48 ise, İsa’nın yasa hakkında bizlere yeni ve daha derin bir perspektif verdiği kısımdır. Ve sonra da Matta 6:1–7:23’de İsa’nın imanlının davranışları konusunda açık bir öğreti sağladığı en son ve en uzun kısım vardır. Tüm konuşma, Allah’ın bizlerden yapmamızı istediği şeylere itaatin önemini vurgulayan, bilge veaptal inşaatçılarla ilgili benzetmeyle sona erer (Mat 7:24–27).

Bu hafta, üçüncü kısım olan Matta 5:17–48’i araştıracak (ilahiyatçıların antitez diye adlandırdıkları keskin zıtlıkların sergilendiği durumlar) ve bizlere yasa hakkında ne öğrettiğini göreceğiz.

*26 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.



Pazar

Nisan 20

“Ne bir Harf, ne de Nokta”

Yeniden Matta 5:1720’yi okuyun. İsa burada yasayı vurgularken, aynı şekilde yasayı çokça vurgulayan din bilginleri ve Ferisiler’den bahsetmesi ne kadar ilginç. Yasaya gerçek itaat hakkında bu pasaj bizlere ne gibi önem- li bir ders vermektedir?





İsa bu bölüme “Yasa’yı ya da peygamberleri” yıkmak için gelmediği güvencesini vererek başlıyor (Mat 5:17). Buna yönelik bir ima olmasa da, birçokları bunu tüm Kutsal Kitap’ı kapsayan kalıpbir ifade olarak görür (ayrıca bkz. Mat 7:12, 11:13, 22:40, Luka 16:16, Elç 13:15, 24:14, Rom 3:21). Hasımlarının iddialarına karşın, İsa Baba’sının istemini açıklayan kitabın bütünlüğünesaldırmamıştı. Aksine O’nun amacı, bunları yok etmek değil, yasa ve peygamberlerin sözlerini “tamamlamaktı”.

“Tamamlamak” için kullanılan sözcük (plero), sözcük anlamıyla “doldurmak” veya “yerine getirmek” demektir. “Bardağı ağzına kadar doldurmak” anlamını taşı- maktadır. Tamamlamak ifadesinianlamak için iki yol vardır. Birincisi, İsa’yı Kutsal Yazı’nın gerçekleşmesi olarak görmektir. (örneğin Luka 24:25–27, Yu 5:39). Ancak bu ayeti anlamanın anahtarı, İsa’nın Kutsal Yazılar’ı yıkmayadeğil, bilakis onun içsel özünü açıklamaya geldiğini gösteren dolaysız bağlamında yatmaktadır.

İsa niyetini etraflıca tesis ederek, genel olarak Eski Ahit’e olan vurgudan, özel olan yasaya geçmiştir. Sanki insanların günün birinde O’nu yasayı ihlal etmekle suçlayacağını biliyormuş gibi, gökve yer kalmaya devam ettikçe, her şey “tamamla- nana” dek (Mat 5:18) yasanın da mevcut olacağı konusunda uyarmıştı. İsa, bu ifa- deyle yasanın sürekliliğini teyit etmişti.

Aslında yasa o kadar önemlidir ki, onun kurallarını ihlal eden herkes “göklerin egemenliğinde en küçük” sayılacaktır. Bu ifade, onların yaptıkları şeyin yanlış oldu- ğunu söylemenin bir tarzıdır. İsa,din bilginleri ve Ferisiler’in içi boş doğruluğunu desteklemediğine, bilakis doğruluğun Allah’ı seven ve O’nun istemini yapmaya çaba gösteren bir kalpten kaynaklandığına işaret etmek konusundaçok hassastır.



Cinayet (Mat 5:21–26)


Nisan 21


İsa, Yasa’yı desteklediği konusundaki niyetini açıkladıktan sonra, din bilginleri ve Ferisiler’inkini aşan bir doğruluğun ne olduğunu açıklamaya başladı. Altıncı emirden alıntı yaparak başladı(Çık 20:13) ve Musa’nın yasasından, yasağı çiğnemenin getir- diği cezayı özetledi (Çık 21:12, Lev 24:17).

Altıncı emir, bir kişinin diğerini öldürdüğü her durumu içermiyor. Kazara adam öldüren bir kişi mülteci olarak bir kente kaçar ve geçici ilticadan yararlanırdı (Çık 21:13, Say 35:12). Ancak kasıtlıolarak başka birinin canına kıyan kişi derhal yargı- lanırdı. İsa, açıklamasında eylemin kendisine değil, bilakis güdüye ve bu eylemi işleyen kişinin maksadına odaklanmaktadır. Kimisi kazaylabirinin canını alabilir, fakat birinin canını kasten almayı amaçlayan kişi, bunu kafasında tasarlamak için zaman harcamıştır. Günah, kişinin bu korkunç eylemi yapmasından bile önce mey- dana gelmiştir. Çoğu potansiyel katil, fırsat yoksunluğundan dolayı kararlarından vazgeçmiştir.

Matta 5:22’yi okuyun. İsa, cinayeti ne ile kıyaslıyor? 1Yu 3:15, bu hususu nasıl vurguluyor? İsa’nın burada işaret ettiği gerçek mesele nedir ve bu bizlere Allah’ın yasasının gerçek erimi konusunda ne söylüyor?



Kutsal Kitap sık sık sözlerin gücünden bahsetse de, İsa burada daha derin bir ko- nuya giriyor. Çoğunlukla kaba sözlerin veya birine küfretmenin yegâne amacı, mağ- dur olan kişide olumsuz duygularyaratmaktır. İsa’nın işaret ettiği nokta çok berrak- tır. Sadece cinayeti işleyen kişi, cinayet suçundan sorumlu değildir, aynı zamanda başkalarına kaba sözler söyleyenler ve hatta içlerinde canicedüşünceler besleyenler de aynı şekilde sorumludurlar. İsa bu düşünceleri besleyenlere nasihat vererek, onların sunağın huzuruna gelmeden önce mağdur olan kişiyle uzlaşmaya varmaları- nı tavsiye etmektedir (Mat 5:23–26).




Zina (Mat 5:27–32)


Nisan 22


İsa’nın bir sonraki örneği, zinayla ilgili emirleri içermektedir. İlkin yedinci emir- den alıntı yapmıştı, Zina etmeyeceksin. Musa’nın yasası bağlamında zinadan, evli bir kişinin eşinden başka biriylegirdiği cinsel ilişki anlaşılmaktadır. Her iki tarafın, zina suçundan ötürü ölüm cezasıyla yargılanması gerektiği konusunda yasa çok açıktı. Altıncı emirde olduğu gibi İsa bu özel buyruğa ilişkin derinimalar vermişti.

Zina, çoğunlukla eylemin meydana gelişinden çok önce başlar. Cinayet, bireye ka- lıcı bir zarar vermek niyetiyle başladığı gibi, zina da bireyin, karşıdaki kişi ister evli isterse bekâr olsun, evliolmadığı halde onu şehvetle arzu ettiği anda başlar.

Matta 5:29, 30’u okuyun. Günahın tehlikesini tarif ederken İsa daha ne kadar etkileyici olabilirdi? Bu ayetlere bakarken, Romalılar 7:24’ü okuyun. Burada ne gibi önemli gerçekler bulunmaktadır?



Burada da İsa, ortaya çıkan günahlar için acil çözümü sunmaktadır. Çözüm, günah ile takip etmek değil, bilakis kalbin dönüşümüdür. İsa, krallığa girmek için gerekli olan şeyi yapmak konusunda sorunuolan kişiye güçlü mecazlarla tavsiyede bulunmaktadır. Bu da işlerimizde farklı bir rota çizmek veya değer verilen bir dostluğu sonlandırmak anlamına gelebilir, ancak bir anlık tutkular, ebedi kazançtan dahaağır basar.

Daha önce de gördüğümüz gibi, Allah’ın orijinal planının bir parçası olmadığını bil- se de, Musa boşanmaya izin vermişti. Gözü dışarıda olan evli bir erkeği ima ettikten ve şehvetini kontrol etmesi içinonları uyardıktan sonra, İsa yaşam boyu sürecek evlilik sadakatini teşvik etmişti.



Nisan 23

Vaatler, Vaatler… (Mat 5:33–37)

İlk iki antitez (cinayet ve zina), On Emir’e (Dekalog) dayanmaktadır. Boşanmay- la ve bunu izleyen diğeriyle ilgili antitezler, yalan yere yemin etme ve ant içme de dahil olmak üzere Musa’nın yasasınındiğer bölümlerinden alınmıştır.

Levililer 19:11–13’ü okuyun. Burada ne gibi özel hususlar görüyoruz?

Ayrıca bkz. Çık 20:7.


İsa’nın alıntı yaptığı Musa’nın yasası, birçok yanlış uygulamanın kınandığı Levili- ler’in bir bölümünde sıralanmıştır. Burada da İsa’nın ilgilendiği şeyin niyet olduğu çok açıktır. Bunugerçekleştirme niyeti olmayan birisinin verdiği vaat, kasıtlı olarak işlenen bir günahtır.

Yalan yere yemin etmeye karşı verilen emir, başkalarına verilen vaatle ilişkili olsa da, ikinci buyruk Allah’a verilen vaatlerle ilgilidir.

Yasa 23:21–23’ü okuyun. Bu ayetler, hangi bakımdan İsa’nın Matta 5:33– 37’deki sözleriyle ilişkilidir? Ayrıca bkz. Elç 5:1–11.


Yalan yere yemin etmekten suçlu kişinin aksine, Allah’a maddi taahhütler yapan- ların adağı, aldatma amaçlı olmayabilir. Ancak İsa insan doğasını biliyor ve belki de onların daha sonra tutamayacağıvaatlere karşı uyarıyor. Bireyin tutabilme gücünün dışında vaatler vermesi yerine, imanlı kişi “eveti, evet” “hayırı, hayır” demek olan dürüst bir kişi olmalıdır.




Lex Talionis (Mat 5:38–48)


Nisan 24


Buradaki yaygın konunun öç alma olduğu görülüyor (Mat 5:38–48). Bu ilk ko- nu, Musa’nın yasasındaki birçok emrin, işlenen bir suça aynı karşılıkta ceza verilerek telafi edilmesi prensibi üzerinekurulu olduğu, Latince’de “kısasa kısas yasası” an- lamındaki lex talionis olarak adlandırılan bir fikirle ilgilidir.

Çeşitli pasajlarda da göreceğimiz gibi, (Çık 21:22–25, Lev 24:17–21, Yas 19:21), yasa, kabahatlinin de mağdur olan gibi aynı tecrübeyi yaşayarak acı çekmesini ön- görmektedir. Eğer kurban gözünü, kolunu, ayağını veya yaşamını kaybetmişse, suçlu da aynısını çekmek zorundadır. Bu “kısasa kısas yasası” birçok kadim uygarlık ara- sında yaygındı. Adaletin yalın bir prensibini ortayakoyduğuna inanıldıktan sonra neden olmasın ki?

Bu prensibin, misillemeyi kısıtlamak için olduğunu anlamak çok önemlidir, yani insanların yaptıklarından dolayı haklı olduklarına inanmaktan ziyade daha fazla hata yapmaktan kurtarmak. Buyüzden, birçok bakımdan bu yasa, adaletin çarpıtılmama- sını temin etmekteydi.

Bu nedenle, İsa’nın 5:38–42’de kişinin işlediği bir suçtan ötürü cezalandırılma- sını talep eden yasanın meşruluğunu eleştirmesi gerekmiyordu. Aksine, İsa onlardan bir çıkar sağlamaya çalışan kişilere karşı imanlıların vereceği yanıta odaklanmıştı. Öç almak için fırsat kollamak yerine, imanlılar sadece Allah’ın lütfunun içimizde çalış- masıyla gerçekleştirebileceğimiz bir iyilikle “misilleme” yapmalıydı. İsa bu ricasında bizleri Rab’bin takipçisi olmanın ne demek olduğunu anlamamız konusunda daha derin bir seviyeye götürmektedir.

Son antitez ise dostlara sevgi ve düşmanlara nefret davranışını destekleyici nite- liktedir. Komşunu sevmek için verilen buyruk, Levililer 19:18’de bulunmaktadır. Yasa 23:3–6’ya bile rağmen, düşmanlardan nefret etme hususunda bariz bir ayet bulunmamaktadır.

İsa’nın dünyasındaki bağlamda, Yahudiler Roma’nın baskıcı gücü sayesinde ya- bancı işgali altındaydılar ve kendi yurtlarında ikinci sınıf vatandaş sayılmaktaydılar. Bu baskı nedeniyle, onlarbelki de o zamanlar şiddetle zulüm uygulayan düşmanla- rına karşı nefret etmeyi haklı görmüş olabilirlerdi. İsa onlara yaşamak için daha iyi bir yol gösteriyordu, hatta ideal şartların olmadığı birdurumda bile.



Nisan 25

Ek Çalışma: Ellen G. White, “Dağdaki Vaaz,” S. 279–294, Sevgi Öğretmeni. “İsa, emirleri ayrı ayrı ele alır ve onların gereklerinin anlamını ve önemini açık-

lar. Onların gücünden bir zerresini ortadan kaldırmak yerine, onların prensiplerinin ne kadar geniş kapsamlı olduğunu gösterir. Yahudilerin gösteriş için yaptıkları iba- detteki büyük hatayı açığa çıkarır.Kötü düşüncelerle ya da aşırı hırslarla Tanrı’nın Yasası’nın ihlal edildiğini bildirir. Yaşamı boyunca en az haksızlık yapan biri bile yasayı ihlal eder ve kendi ahlâki yapısının bozulmasına neden olur.Katliam ilk önce düşüncelerde oluşur. Kalbinde nefrete yer veren, kötülük yoluna ilk adımı atmış olur. Tanrı böyle bir kişinin sunduğu hizmeti onaylamaz.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 289, 290.

Sevgi, Allah’ın yasasındaki bağlayıcı bir ilkedir. Her bir antitezde İsa sevgi ilkesini yükseltmektedir: sevgi, insanı kardeşine nefret etmekten alıkoyar; sevgi, karı ve ko- cayı birbirine bağlar; sevgi, bir imanlının başkalarına ve Allah’a karşı tavırlarında her zaman dürüst olmasını sağlar; sevgi, kendisine yanlış yapılsa da, kişinin iyilikle kar- şılık vermesine izin verir; ve sevgi, kişinin kendisine nasıldavranılmasını istiyorsa, düşmanına da aynı şekilde davranılmasını teşvik eder.

Tartışma Soruları:

¤

Bu haftaki çalışmamızda İsa, “atalarımız tarafından … denildiğini duy- dunuz” demiş ve hemen ardından “ama ben size diyorum ki” antitezini vermişti. “Atalarımız” ifadelerinden bazılarının Kutsal Kitap’tan veya Eski Ahit’teki öğretilerden doğrudan doğruya alınmış olduğuna dikkat edin. Bu nedenle sorun alıntılarla değil, fakat onların nasıl yorumlandığıyla ilgilidir. Doktrinlerimiz değil, onları ne tarzda yorumladığımıza ilişkin buradan nasıl bir ders çıkarabiliriz? Bazı şeylere çok yüzeysel bakarak, daha derin anlamını kaçırmak konusunda nasıl bir tehlike içinde olabiliriz?

¤ Birçokları, ayetleri diğerlerinden izole ederek yorumlama tuzağına dü- şer. Buna bir örnek olarak, Matta 5:48’de bizlere göklerdeki Babamız gibi yetkin olmamız gerektiği söylenen ayeti gösterebiliriz. Bu ayetin, doğrudan bağlamıyla (Mat 5:43–48) yorumlanması, dikkatli bir Kutsal Kitap çalışması- nın önemi hakkında neyi göstermektedir? Bu ayetin, günahsızlığı öğrettiğini iddia eden birine ne yanıt verirdin? Ayet gerçekte neyi öğretiyor ve bu öğreti neden İsa’nın takipçisi olmanın gerçek anlamını gösteriyor?

¤ Çalıştığımız ayetler, özellikle de cinayet ve zina hakkındakiler, yasanın Çarmıh’tan sonra ortadan kalktığını iddia edenlerin ne kadar hatalı oldu- ğunu göstermeye nasıl yardımcıoluyor?

Güneşin Batışı: 18:58 (İstanbul)


*Nisan 26–Mayıs 2

Mesih ve Sebt Günü


Sebt Günü

Konuyla İlgili Metinler: Yar 2:1–3, İbr 1:1–3, Elç 13:14, Markos 2:23–

28, Yu 5:1–9, Yşa 65:17.


H

Hatırlama Metni: “Sonra onlara, ‘İnsan Şabat Günü için değil, Şabat Günü insan için yaratıldı’ dedi. Bu nedenle İnsanoğlu Şabat Günü’nün de Rabbi’dir” (Markos 2:27, 28).

ıristiyan cemaatlerinin büyük çoğunluğu, “dinlenme” ve ibadet günü olarak Pazar gününe riayet etmektedir (Pazar gününü tutanların büyük çoğunluğu gerçekten Pazar günü dinlenmese bile).Modern Hıristiyanlar arasında Pazar gününü “tutmak” o kadar yaygındır ki, birçokları bu günün “Hıristiyan Şabat’ı” ol-

duğuna bile inanmaktadır.

Ancak bu durum hep böyle değildi. Tam tersine İsraillilerin inancının devamı olarak Hıristiyanlık, yedinci–gün Şabat’ı da dahil, temel dinin tüm sembollerini terk etmedi. İlk Hıristiyanlara o zamanlar rehberlik eden tek Kutsal Kitap, Eski Ahit’ti. Bu nedenle, ibadet gününe alternatif bir gün yaratılması meselesinin, Mesih’in göğe alınmasından yüz yıldan fazla bir süreye dek Hıristiyanlığa sokulmadığınaşaşırmamak gerekir. Bundan başka, Konstantin’in fermanıyla Pazar ibadetinin, egemen kilisenin politikası haline gelmesi, dördüncü yüzyıla dek gerçekleşmemişti. Maalesef, Protestan Reformasyonundansonra bile, Kutsal Kitap’ın yedinci günün gerçek Sebt Günü olduğu yönündeki öğretisine rağ- men, neredeyse tüm Hıristiyanlık Pazar gününü tutmaya başladı.

Bu haftaki çalışmamız Mesih ve Sebt Günü’nü kapsayacak.

*3 Mayıs Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.



Pazar

Nisan 27

Yahudilerin Şabat’ı mı? (Çık 20:8–11)

Birçokları yedinci günü “Yahudi Şabat’ı” olarak algılasa da, Kutsal Kitap Sebt Gü- nü’nün Yahudilikten yüzyıllar öncesine dayandığını açıklamaktadır. Onun kökeni bizzat Yaratılış’a kadaruzanmaktadır.

Yaratılış 2:1–3, Allah yaratış işlevini altı günde bitirdikten sonra, yedinci günde dinlendiğini ve sonra da “yedinci günü kutsayıp, onu kutsal bir gün olarak belirledi- ğini” açıklamaktadır. Bu da,Allah’ın yaratışında Sebt Günü’nün yüksek mevkisini açıkça göstermektedir. Bereketlere ek olarak, Sebt Günü aynı zamanda “kutsal kı- lınmıştı.” Diğer bir deyişle, Allah kendi vasıflarındanbazılarını, zamanın bu anıtına tatbik etmişti.

Çıkış 20:8–11 ve Yasa 5:12–15’deki Sebt Günü ile ilgili iki buyruğu karşı- laştırın. Bunlar, hangi bakımdan Sebt Günü’nün sadece Yahudiler için ol- madığı teorisiyle ilişkilidir?



İki emir arasındaki en belirleyici fark, Sebt Günü’ne uymanın gerekçesidir. Çıkış, Allah’ın her iki “kutsadı” ve “kutsal kıldı” gerçeğini yükselterek, Yaratılış 2:3’e doğ- rudan başvurmaktadır. Diğer yandan Yasa 5:15, İsrail’in Mısır’daki tutsaklıklarından, Sebt Günü’nü tutmalarını gerekçe göstererek ilahi bir şekilde kurtulduklarına işaret etmektedir. Yasa’daki ayeti temel alan birçokları,Sebt Günü’nün sadece Yahudiler için olduğuna inanır. Ancak bu iddia, Çıkış’taki ayetin Allah Sebt Günü’nü tüm in- sanlık için tesis ettiğinde, Yaratılış’ı ima ettiği gerçeğini tamamen görmezliktengelir.

Bunun da ötesinde, Yasa 5:15’de geçen Mısır’dan kurtuluş iması, Mesih’te sahip olduğumuz kurtuluşun bir sembolüdür. Bu nedenle, Sebt Günü’nün sadece Yaratılış için değil, aynı zamanda Kurtuluşiçin bir sembol olması, Kutsal Kitap’ta birbiriyle bağlantılı olan iki konudur (İbr 1:1–3, Kol 1:13–20, Yu 1:1–14). Sadece İsa’nın Yaratıcımız olduğu gerçeğinden dolayı, O bizim Kurtarıcımız olabilirdive yedinci gün Sebt’i de O’nun bu işinin bir sembolüdür.



Nisan 28

Dinlenme ve İbadet için bir Zaman (Luka 4:16)

Koloseliler 1:16 ve İbraniler 1:2’ye göre, daha önce beden almış olan Mesih, yaratı- lış sürecine doğrudan dahil olmuştu. Bu ayetler, yaratılan her şeyin O’nun aracılığıyla var olduğunu deklare etmektedir.Pavlus daha sonra Mesih’in, tabii ki Sebt Günü’nü de içeren “görünmeyen” şeyleri (Kol 1:16, 17) yaratmada da rol aldığını vurgulamaktadır. Yaratılış sürecinde merkezi bir rolü olsa da, Mesih insan bedenine büründüğünde, kendisini Babası’nın buyruklarına tabi olarak tanıttı (Yu 15:10). Daha önceki çalış- mamızda da gördüğümüz gibi, İsa belirli adetlere karşıydı ve Allah’ın istemine uygunolmayan dini tavırları düzeltmek için her fırsatı kullanmıştı. Eğer İsa Sebt Günü emrini ortadan kaldırmak isteseydi, bunu yapmak için birçok fırsata sahipti.

Eski Ahit’te Sebt Günü’ne ilişkin ayetlerin çoğu, Sebt Günü’nden bir dinlenme günü olarak bahseder. Modern dillerde “dinlenme” sözcüğüne olan anlayış, birinin Sebt Günü’nü uyumayla ve genelde rahatlamayla geçirilmesi gereken bir zaman olarak algılamasına neden olabilir. Sebt Günü bu aktivitelerden kesinlikle hoşlanıyor olsak da, dinlenmenin gerçek anlamı “ara vermek,”“durmak” veya “mola vermek” demektir. Sebt Günü, altı günlük rutin çalışma hayatına ara verebileceğimiz ve Yara- tıcı ile özel bir zaman geçirebileceğimiz bir zamandır.

Mesih’in zamanında Yahudiler Sebt Günü’nde haftalık ilahi ibadet hizmetini ger- çekleştiriyorlardı (bkz. Luka 4:16). Yeruşalim’de yaşayanlar, paylaşımı haftanın diğer günlerinden farklı olarak,tapınaktaki özel dua hizmetlerine katılabiliyordu. Dünyanın diğer yerlerinde yaşayan Yahudiler, sosyal birliktelik ve ibadet yeri olarak havralar inşa etmişlerdi. Sebt Günleri dini bir törenin icraedilebilmesi için en az on erkeğin (min- yan) mevcut olması gerekiyordu.

Şu ayetler, bizlere ilk Mesih inanlılarının Sebt Günü’nü tutması hakkın- da hangi bilgiyi veriyor? Dirilişi yüceltmek için Sebt Günü’nün Pazar günü- ne değiştirildiğini iddia edenler hakkında ne söylüyor? Elç 13:14, 42, 44; 16:13; 17:2; 18:4; İbr 4:9.


Yahudi kökenlerine baktığımızda, ilk Hıristiyanların Eski Ahit’te buyrulan günde iba- det etmeleri çok doğaldı. İsa’nın göğe alınışından neredeyse yirmi yıl sonra bile, Sebt Günü havraya gitmek halâ Pavlus’un “adetiydi” (Elç 17:2). Bu nedenle, ilk Hıristiyanların Sebt Günü yerine Pazar’ı tuttuklarını gösteren hiçbir dini kanıt yoktur.


Nisan 29

Neşelenme için bir Zaman (Markos 2:27, 28)

Sebt Günü’nü tuttuğunu iddia eden çoğu kişi, Sebt Günü’nü tutmanın neyi gerek- tirdiğini her zaman anlamamaktadır. İsa’nın zamanındaki bazı Ferisilerin yaptığı gibi, bugün bile insanlar SebtGünü’nü katı duvarlar ve kurallar arkasına hapsetmek- tedirler (kimileri de o günü diğer günlerden farksız hale getirmişlerdir). Sebt Gü- nü’nün bir yük değil, bir zevk olması öngörülmüştür ancak ohalâ kutsal bir gün olarak tutulmaktadır.

İsa bu dünyada iken, dini liderlerden bazıları Sebt Günü’nü diğer otuz dokuz emirle kuşatmıştı. Eğer insanlar bu otuz dokuz yasayı yerine getirirlerse, o zaman Sebt Günü’nün de mükemmel bir şekilde tutulmuş olacağını sanıyorlardı. Bu iyi niyetli yasaların sonucu olarak, bir sevinç kaynağı olması için tasarlanan Sebt Günü, tam aksine çoğu kişi için bir boyunduruk haline gelmişti.

Dikkatle Markos 2:23–28’i okuyun. Öğrenciler neden başakları koparı- yorlardı? Ayet, İsa’nın öğrencilerine eşlik ettiğini ima ediyor mu? Eğer var- sa, hangi dini yasalar ihlal edilmişti?


İsa ve aç olan öğrencileri bir Sebt Günü tarlaların arasında yürürlerken, öğrenci- ler başakları kopararak açlıklarını yatıştırmaya karar vermişlerdi. Bu tarla onların tarlası olmasa da, yaptıkları Musa’nın yasası uyarınca hoş görülebilirdi (bkz. Yas 23:25), Ferisiler bunu Sebt Günü tarlayı sürmenin ve hasat yapmanın yasaklandığı diğer bir Musa’nın yasasını çiğnemek olarak yorumlasa bile(bkz. Çık 34:21). Görü- nen o ki İsa bu olayda yer almamıştı; ancak yine de öğrencilerinin eylemini savun- mak için gayret etmişti. İsa, Davut ve adamlarının bile acıktıklarında “yasak” olan tapınakekmeğini yediklerini Ferisiler’e hatırlattı.

Markos 2:27, 28’de İsa, Sebt Günü’nün insanların yararı için yaratıldığını söyle- mişti, bunun tersi için değil. Diğer bir deyişle, Sebt Günü ibadet edilmek için değil, aksine ibadet etmeye fırsatlarsağlamak için yaratılmıştı. Allah’ın tüm insanlara ar- mağanı olarak, Sebt Günü baskı kurmak için değil, tam tersine kurtuluşu ve özgür- lüğü sağlamak için tasarlanmıştı. O, gerçekten Mesih’tekihuzurumuzu ve özgürlü- ğümüzü yaşamanın bir yoludur.



Nisan 30

Şifa için bir Zaman (Luka 13:16)

Allah dünyayı yarattığında, her şeyin “çok iyi” olduğunu ilan etmişti (Yar 1:31), kuş- kusuz her bakımdan mükemmeldi. Ancak günahın gelmesiyle, etkisi her alanda görüle- bilecek şekilde, yaratılış kötülükle bozuldu. Allah’ın benzerliğinde yaratılmış olmalarına rağmen insanlar hastalıklara, bozulmaya ve ölüme tabi oldular. Sık sık ölümün yaşamın bir parçası olduğunu söyleriz; ancak ölüm yaşamın inkârıdır,onun bir parçası değil. Ölüm, hiçbir zaman tecrübe edeceğimiz bir şey olarak tasarlanmamıştı.

Allah’ın insanlık için orijinal planına uygun olarak, İsa’nın en dramatik iyileştirme mucizelerinden bazılarının Sebt Günü gerçekleştirilmiş olmasına şaşırmamak gerekir.

Markos 3:1–6, Luka 13:10–17, Yu 5:1–9, 9:1–14’deki Sebt Günü gerçek- leştirilen iyileştirme mucizelerini içeren öyküleri inceleyin. Bu mucizeler, Sebt Günü’nün gerçek gayesi hakkında ne öğretmektedir?


Sebt Günü verilen şifa mucizelerinden her biri olağanüstü olup, Sebt Günü’nün gerçek anlamını sergilemeye hizmet etmektedir. İsa, eli kötürüm adamı iyileştirme- den önce (Markos 3:1–6) şuretorik (yanıt gerektirmeyen) soruyu sormuştu: “Şabat Günü iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? Can kurtarmak mı doğru, can almak mı?” (Markos 3:4). Eğer bir insan, kurtuluş gününde acıyı dindirme fırsatı bulabiliyorsa, neden yapmasın ki? Aslında beli iki büklüm olmuş kadına gösterdiği mucize, Sebt Günü’nün kurtarıcı gayesini güçlü bir şekilde sergilemektedir (Luka 13:10–17). Şifa verdiği için eleştirilere uğrayan İsa şöyle sormuştu, “Buna göre, Şeytan’ın on sekiz yıldır bağlı tuttuğu, İbrahim’in bir kızı olan bu kadının da Şabat Günü bu bağdan çözülmesi gerekmez miydi?”(Luka 13:16).

Kurtuluş teması, Beytesta havuzu yanındaki otuz sekiz yıldır hasta olan bir adamın (Yu 5:1–9) ve doğuştan kör bir adamın (Yu 9:1–14) iyileştirildiği öykülerde de geç- mektedir. Şifa mucizelerigösterdiği için İsa’yı Sebt Günü’nü ihlal etmekle suçlayan Ferisilere karşılık olarak, onlara şunu hatırlatmıştı, “Babam hâlâ çalışmaktadır, ben de çalışıyorum” (Yu 5:17). Eğer Allah izin vermeseydi, bugerçekleşemezdi. İnsanın ızdı- rabını dindirmek söz konusu olduğunda Allah dinlenmez.




Yeni bir Yaratık


Mayıs 1


Sebt Günü bizlere sadece Allah’ın yaratıcı kudretini hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda O’nun restore edici vaatlerine de işaret eder. Doğrusu, Sebt Günü iyileştirilen her insanla, ebedi yenilenme, güçlü bir şekilde pekiştirilmişti. Eşsiz tarzıyla Sebt Günü, dünyanın ilk tarihine kadar geriye doğru erişir ve insanlığın nihai kaderinin ilerisine kadar genişler. Yine- lersek, Sebt Günü hem Yaratılış’a hem de Kurtuluş’a işaret eder.

Allah bu dünyayı bir zamanlar yarattı. Oysa günahtan ötürü O’nun yaratışı bozuldu, fakat bu bozulma ebediyen sürmeyecektir. Kurtuluş planının anahtar unsuru restorasyondur, ama sadece dünyanın değil, daha da önemlisi O’nun benzerliğinde yaratılmış olup yine O’nun benzerliğine dönüştürülecek ve yeni bir dünyada yaşayacak olan insanların de restore edilmesidir. İlk kez dünyayı yaratan ve bizlerin O’nun bu işini her yedincigünde kutladığı- mız aynı Tanrı, dünyayı yeniden yaratacaktır. (Bizlere haftada bir özel bir tarzla yapmamız buyrulan yaratılışı hatırlamamızın ne kadar önemli olduğunu düşün.)

Aşağıdaki ayetleri okuyun. Her biri, Sebt Günü’nün anlamı ile nasıl ilişki- lendirilebileceği konusunda nasıl bir mesaj veriyor?


Yşa 65:17

Yşa 66:22


2Pe 3:9–13

Vah 21:1


2Ko 5:17

Gal 6:15


Vah 21:5

Sebt Günü, “gökyüzündeki ve yeryüzündeki her şeyin yaratıcısı olan ve yaratılanların hep birlikte varlığını sürdürmesini sağlayan Kişi’nin, inanlı topluluğunun başı olduğunu ve O’nun gücü vasıtasıyla Tanrı ile barıştığımızıbelirtir… Bu yüzden Sebt, İsa’nın bizi kutsayan gücünün bir işaretidir. O’nun kutsayan gücünün bir işareti olarak Sebt, İsa vasıtasıyla Tanrı’nın halkın- dan olan herkese buyurulur.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 268,269.



Mayıs 2

Ek Çalışma: “Gökteki büyük mücadelenin en başından beri, Şeytanın amacı Allah’ın yasasını ortadan kaldırmak olmuştur. Bu amacı gerçekleştirmek için Yaratıcı- sına karşı isyan etmiş ve göktenkovulmasına rağmen aynı savaşı dünyada da devam ettirmiştir. İnsanları aldatmak ve onları Allah’ın yasasını çiğnemeye yönlendirmek, onun kararlılıkla izlediği hedefi olmuştur. Bu hedefi ister yasanıntamamını bir kenara atarak, isterse emirlerinden yalnızca birini reddederek gerçekleştirsin, sonuç aynı ola- caktır. Zira “tek bir noktada” yasadan sapan kişi, yasanın tamamına saygısızlık göster- miş olur;etkisi ve örnekliği itaatsizliğin tarafında olduğundan, “bütün Yasa’ya karşı suçlu olur.” Yakup 2:10.”—Ellen G. White, The Great Controversy, S. 582.

Tartışma Soruları:

¤

Bu çeyrek yılın giriş bölümünde kullanılan paragrafın tam bir yorumu olan yukarıdaki Ellen G. White’ın ifadesine bakın. Sebt Günü ve Hıristiyan- lık aleminde Sebt Günü’ne karşı çıkış, Allah’ın yasasına Şeytan’ın nasıl sal- dırdığını anlamamıza nasıl yardımcı olmaktadır?

¤ Şu ayetlerde (Markos 3:2, Luka 13:14, Yu 5:18, 9:16) İsa’nın Sebt Günü’nü ihlal ettiği yolunda suçlamalar vardır. Çıkış 20:811’i inceleyin ve bu suç- lamaların kaynağını değerlendirin. Bu pasajların, İsa’nın Sebt Günü’nü ihlal ettiği yolunda kanıt sağladığını iddia edenlere ne söylerdin?

¤ Grubunuzla Salı günkü çalışmamızın sonundaki soruya verilen yanıtları değerlendirin. Yani, Sebt Günü, dünyevi sorumluluklardan dolayı diğer günlerde yapamayacağınız ne gibi şeylerden sizi özgür kılmaktadır?

¤ Sebt Günü tecrübenizi yeniden gözden geçirin. Sebt Günü sizin için bir özgürlük, dinlenme, kurtuluş günü mü, yoksa kısıtlayıcı, bağlayıcı ve stres dolu bir gün mü? Bizlere şu ayette de söylendiği gibi, “Kutsal günümde dilediğinizi yapmaz, Şabat Günü’nü çiğnemezseniz, Şabat Günü’ne zevkli, RAB’bin kutsal gününe onurlu derseniz, kendi yolunuzdan gitmez, keyfinize bakmayıp boş konulara dalmaz, o günü yüceltirseniz” (Yşa 58:13) nasıl se- vinç duyabilirsiniz?

Güneşin Batışı: 19:06 (İstanbul)


*Mayıs 3–9

Mesih’in Ölümü ve Yasa


Sebt Günü

Konuyla İlgili Metinler: Rom 7:1–6; 8:5–8; Rom 7:7–13; Rom 4:15; Elç

13:38, 39; Gal 3:10.


K

Hatırlama Metni: “Aynı şekilde kardeşlerim, siz de bir başkasına ölümden dirilmiş olan Mesih’e varmak üzere Mesih’in bedeni aracılığıyla Kutsal Yasa karşısında öldünüz. Bu da Tanrı’nın hizmetinde verimli olma- mız içindir.” (Romalılar 7:4).

adının biri hız limitinin çok üzerinde araba sürüyordu. Birdenbire dikiz ayna- sında bir polis arabasının yanıp dönen kırmızı mavi ışıklarını gördü ve alışıldık bir siren sesi işitti. Derhal kenara çekti,cüzdanını buldu ve oradan ehliyetini

çıkardı. Polis ona doğru yaklaştı, kadının ehliyetini aldı ve tekrar arabasına döndü.

Kadın cezanın ne kadar olacağını merak ediyordu (limitin çok üzerine çıkmıştı); ayrıca bunu ödeyip ödeyemeyeceği konusunda da kuşkuları vardı. Birkaç dakika sonra polis memuru geri gelir ve şöyle der, “OK, Bayan, bir daha yasanın verdiği cezayla karşılaşmamanız için yapacağımız şey, yasayı ortadan kaldırmak. Artık hız sınırını aşmak gibi bir derdiniz kalmayacak.”

Bu öykü ne kadar komik olsa da, İsa öldükten sonra, yasanın, On Emrin ortadan kaldırıldığını öğreten teoloji söz konusu olduğunda hiç de komik değildir.

Bu hafta İsa’nın ölümüne ve yasa ile olan ilişkisinde ne anlam ifade ettiğine ba- kacağız.

*10 Mayıs Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.




Pazar

Yasaya Ölmek (Rom 7:1–6)


Mayıs 4


Dikkatle Romalılar 7:1–6’ı inceleyin ve yapabildiğiniz ölçüde Pavlus’un söylediklerini özetleyin. Yasa hakkında Kutsal Kitap’ın diğer pasajlarını da göz önüne alarak, dikkatle okuyun.





Kutsal Kitap’ın bazı sürümleri, birinci ayeti, yasanın ölüme kadar bağlı olduğu şeklinde hatalı olarak çevirse de, aslına uygun yorumlama şöyledir: “yaşayan her kişi yasanın yönetimi altındadır.”Buradaki vurgu, ölüm üzerine değil, aksine yaşayanlar üzerinedir.

Evlilikten verilen örneğe göre, eşi hariç başka biriyle cinsel bir ilişki içinde olan her evli kişinin, yasayı çiğnediği ve zina suçu işlediğini göstermektedir. Kişi, sadece eşinin ölmesi halinde yasayıçiğnemeden başka biriyle ilişki içerisine girebilir.

Ayrıca bazıları bu pasajın yasanın öldüğünü gösterdiğini iddia etmektedir; ancak aslında Mesih’in bedeni aracılığıyla kişinin yasaya ölümünü göstermektedir (Rom 7:4). Romalılar 6:6’ya göre, ölen kişinin varlığı “eski benliktir.” Kişi, eski benliğiyle birleştiğinde, yasa tarafından kınanır ve böylece berbat bir ilişkiye kapılır. (Rom 7:9– 11, 24). Eski benliği öldükten sonra, kişi başka biriyle—dirilmiş olan Mesih ile— (Rom 7:4) ilişkiye girmekte serbesttir.

Pavlus’un söylediği şey, yasa yaşayan her kişiyi bağladığından, Allah’ın yasasının da yeni birliği yöneteceğidir. Ancak imanlının şimdi Mesih ile evli olduğu gerçeğinden dolayı yasa artık birsuçlama aracı olmaktan çıkmıştır; İsa’da olan imanlı yasanın suçlamasından özgürdür, zira o artık İsa’nın doğruluğuyla kaplanmıştır.

Pavlus, günahı tarif eden On Emir’in artık ortadan kalktığını vurgulamıyor; bu durum, kendi yazdıkları da dahil, Kutsal Kitap’a çok aykırı olurdu. Aksine, İsa’ya iman aracılığıyla, birinin yasa ileyeni bir ilişkiye girmesinden bahsediyor. Yasa halâ bağlayıcıdır; ancak kendi benliğine ve günaha ölen, İsa’daki imanlıları yasa artık suçlamanın bağlarıyla tutamaz, çünkü onlar şimdi “başka birine,”İsa’ya aittirler.


Mayıs 5

Günah ve Ölüm Yasası (Rom 8:1–8)

Pavlus, Mesih inanlısına şöyle güvence vermektedir, “Böylece Mesih İsa’ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur. Çünkü yaşam veren Ruh’un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın veölümün yasasından özgür kıldı.” (Rom 8:1, 2). Eğer bu ayetleri yakın bağlamlarından ayrı olarak okursak, sanki Pavlus birbirine muhalif iki yasadan bahsediyormuş gibi anlaşılabilir: yaşam yasası vegünah ile ölüm yasa- sından. Ancak fark yasadan değil, aksine Mesih’i kabul etmesinden önceki ve sonra- sındaki bireyden kaynaklanıyor.

Pavlus’un Romalılar 7:7–13’deki tartışması, yasanın rolünü ne şekilde tanımlamaktadır?


Yasanın işlevi, bağlı olduğu kişiye göre değişir. Örneğin aynı neşter, bir cerrahın elinde şifa verirken, bir katilin elinde cinayet aleti olabilir. Aynı şekilde birinin cüz- danını çalmakla yasaya karşı gelenbir hırsız ile yasanın koruması gereken kişi (cüz- danın sahibi) yasayla farklı bir ilişki içerisindedir. Yasa, bazen “kutsal, doğru ve iyi” (Rom 7:12) olarak, ya da “günahın ve ölümün yasası” (Rom 8:2)olarak tarif edilebi- lir. Ancak Allah’ın öç alıcı özelliği, O’nun sevgi Tanrısı olmasını engellemediği gibi, günahın ve ölümün aracısı olarak yasanın işlev görmesi de, onu günahkâr yapmaz.

Romalılar 8:5–8’e göre, yasa “düşüncelerini benlikle ilgili şeylere ayarlayanlar” (Rom 8:5) için “günah ve ölümün” aletidir. Bu da halâ “eski benliğiyle” evli olan ve onunla olan ilişkisini bitirip, dirilmiş olan Mesih’e katılmak arzusunda olmayan kişiyi tarif etmektedir. Günahkâr birleşimin sonucu olarak, karşı kutuplarda yer aldıklarından dolayı kişi kendisini Allah ve O’nun yasasıyla“düşmanlık” içerisinde bulur (Rom 8:7).

Pavlus, “benliğe dayanan düşüncenin” Allah’ın yasasına itaat etmesinin, hatta O’nu hoşnut etmesinin olanaksız olduğunu vurgulamaktadır (Rom 8:7, 8). Bu, kişi artık Allah’ın yasasına “aklıyla” kullukettiğinden, açıkça Romalılar 7:13–25’deki mücadele içinde olan bireyi ima etmiyor. Pavlus belki de haksızlıklarıyla “gerçeğe engel olan” kişile- ri ima ediyor (Rom 1:18). Allah’ın hükümdarlığına karşı bu isyanlardan dolayı, yasa günahın ve ölümün bir aleti olmaktadır (Rom 2:12).

    Onu ihlal ettiğinde yasaya nasıl bağlı kalırsın?                                         



Yasanın Gücü


Mayıs 6


Romalılar 4:15, 5:13 ve 7:7’ye göre, yasanın işlevi nedir? Ayrıca Romalılar 7:8–11, onu ihlal eden kişi üzerinde yasanın etkisi konusunda ne söylüyor?



Her aletin bir amacı vardır. Tıpkı bir anahtarın kilidi açmak veya bir bıçağın kes- mek için kullanılması gibi, yasa da günahı tarif etmek için kullanılmaktadır. Eğer Allah’ın yasası için var olmasaydı, O’nun tarafından hangi eylemlerin kabul edilebilir ya da kabul edilemez olduğunu bilebilmenin kesin bir metodu da olmazdı. Günah, yasa olmaksızın var olamasa da, Pavlus yasanıngünahla ortak olmak istemediğini açıklığa kavuşturmaktadır: “Öyleyse, iyi olan bana ölüm mü getirdi? Kesinlikle hayır! Ama günah, günah olarak tanınsın diye, iyi olanın aracılığıyla bana ölüm getiriyordu. Öyle ki, buyruk aracılığıyla günahın ne denli günahlı olduğu anlaşılsın” (Rom 7:13).

Yukarıdaki ayetler, hangi bakımdan 1.Korintliler 15:54–58’i aydınlatma- ya yardımcı olmaktadır?


Tek başına okunduğunda, 1.Korintliler 15:54–58, Allah’ın yasasına karşı olumsuz bir bakış açısı sağlıyormuş gibi görünebilir. Ancak, Pavlus’un üzerinde durduğu husus, sadece günahın neolduğunu tarif ettiğinden dolayı yasanın günahı “güçlendirdiğidir.” Ve tabii ki “günahın ücreti ölümdür” (Rom 6:23). Eğer yasa için var olmasaydı, ölüm olmazdı, zira günahı tarif etmek olanaksız olurdu.1.Korintliler 15’de Pavlus’un amacı yasayı öcü gibi göstermek değil, aksine ölüm ve İsa’nın dirilişi aracılığıyla, her imanlı- nın yasayı ihlal etmekle oluşan ölüme galip gelebileceğini göstermektir.




Etkisiz Yasa


Mayıs 7


Gördüğümüz gibi, yasa bir anlamda günahı “güçlendiriyor”, diğer yandan da ger- çekten son derece aciz. Aynı nesne, nasıl hem güçlü, hem de aciz olabilir?

Yine burada da fark, yasanın kendisinden değil, kişiden kaynaklanmaktadır. Ken- disinin günahkâr olduğunu keşfeden biri için yasa, o kişiyi Allah’ın istemine karşı geldiğini ve bununsonucunun ölüme götüren bir yol olduğunu fark etmeye zorlar. Kendi günahkârlığını keşfedince, günahkâr yazılı yasayı takip etmeye karar verebilir. Ancak zaten günah işlemiş olduğu gerçeği, onuölüm için bir aday yapmıştır.

Elç 13:38, 39, Romalılar 8:3 ve Galatyalılar 3:21’i okuyun. Bizlere yasa ve kurtuluş hakkında ne söylüyorlar?



Bazı insanlar yasaya katı bir şekilde bağlılığın, kurtuluşu garanti ettiğine inanır, ancak dini öğreti böyle değildir. Yasa günahı tarif eder (Rom 7:7); onu bağışlamaz (Gal 2:21). Bundan ötürü Pavlus, günahı güçlendiren aynı yasanın, onu “güçsüzleştirdiğini” de savunmaktadır (Rom 8:3). Günahkârı suçlu olduğuna ikna etmek mümkündür, fakat bu günahkârı doğru kılmaz. Ayna bize kusurlarımızı gösterebilir;fakat onları onaramaz. Ellen G. White’ın da yazdığı gibi: “Yasa, suçladıklarını kurtaramaz; öleni hayata getire- mez.”—The Signs of the Times, Kasım 10, 1890.

Yasanın amacını tam olarak anladığımızda, İsa’nın insan ırkı için neden kefaret edici bir kurban olduğunu da kolayca anlayabiliriz. İsa’nın ölümü, önceki günahkâr insan varlığını Allah ile doğru birilişkiye getirerek, O’nun “kutsal, doğru ve iyi” yasası (Rom 7:12) içerisine yerleştirir. Aynı zamanda da O’nun ölümü, bizlere yasayı tut- makla kurtuluşa ermenin beyhudeliğini gösterir. Her şeydenevvel, eğer yasaya itaat bizleri kurtarabilseydi, İsa’nın bizim yerimize ölmesi gerekmezdi. O’nun yaptığı bu gerçek, yasaya itaatin bizleri kurtaramayacağını açıklamaktadır. Bizlere daha kudretli bir şey gerekmektedir.




Yasanın Laneti (Gal 3:10–14)


Mayıs 8


Şu ayetler bizlere insanın doğası hakkında ne söylüyor? Bu gerçeği gün- delik yaşamımızda nasıl görüyoruz? Mez 51:5, Yşa 64:6, ve Rom 3:23.


Mesih hariç, tüm insan varlığının ortak tecrübesi, herkese Adem’in günahının bulaşmış olmasıdır. Bunun sonucu olarak, doğal olan hiçbir kişi, tam olarak doğru olduğunu iddia edemez. İlyas veHanok gibi Allah’a son derece yakın kişiler vardı, fakat hiçbiri tamamen lekesiz olarak yaşayamamıştır. Doğrusu Pavlus bu gerçeği aklında tutarak şöyle deklare etmektedir: “Yasa’nın gereklerini yapmış olmaya güve- nenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Yasa Kitabı’nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir’ ” (Gal 3:10). Gerçek şu ki, yasa tam vemükemmel bir uyum talep eder, ve İsa hariç bunu her zaman gerçekleştiren kim var ki?

Romalılar 6:23, “yasanın lanetinin” ne anlama geldiğini tarif etmeye na- sıl yardımcı olur? Ayrıca bkz. Yar 2:17 ve Hez 18:4.


Herkes doğal olarak yasanın laneti altındadır. Yasa, hataya tolerans tanımadığından dolayı, kişi için geçmişteki günahlarını düzeltmek olanaksızdır. Bunun sonucu olarak ölüm, bireyin kaderidir. Yakupdaha da kasvetli bir tablo çizerek, bizlere yasanın bir bölümünün ihlalinin, tüm bölümlerini ihlal etmek kadar kötü olduğunu hatırlatmıştır (Yakup 2:10). Günahın ücreti ölümdür ve ölümün orantısı yoktur.

Lanet altındakilerin çaresiz durumunu fark ettiğimizde, Allah’ın sevgisinin kap- samını takdir etmek de o kadar kolay olur: “Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlı- yor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü” (Rom 5:8). Ölümü sayesinde “Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa’nın lanetinden kurtardı” (Gal 3:13).



Mayıs 9

Ek Çalışma: Ellen G. White, “Tamamlandı,” S. 749–756, Sevgi Öğretmeni. “Yasa, adaleti, doğru bir yaşamı ve mükemmel bir karakteri gerektirir. Fakat insanın bu özelliklere kendi çabalarıyla ve iyi işleriylesahip olması imkânsızdır. İnsan Tan- rı’nın yasasının gereğini tam olarak yerine getiremez. Fakat Mesih insan özdeşliğinde dünyaya gelerek kutsal bir yaşam sürmüş ve mükemmel bir karaktergeliştirmiştir. O bu fırsatı kendisini kabul eden herkese tanır. O’nun yaşamı insanın yaşamının bir kefaletidir. Böylece insan geçmişteki günahlarından Mesih aracılığıyla af bulur. Üste- lik Mesih insanı Tanrı’nın karakterindeki özelliklerle donatır. İnsanın karakterini ruhsal güzelliklerle donatarak geliştirir ve onu ilahi bir karaktere dönüştürür. Böyle- ce Mesih’e inanan kişide yasanın doğruluğugerçekleşmiş olur. “Bunu adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için yaptı.” Rom 3:25, 26.”—Ellen G. White, Sevgi Öğ- retmeni, S. 753.

Özetlersek, İsa’nın ölümü, Allah’ın yasasının sürekliliğini güçlü bir şekilde gös-

termiştir. İlk ebeveynlerimiz günah işlediğinde, Allah yasalarını geri çekebilir ve ihla- lin gerektirdiği cezaları kaldırabilirdi. Ancak bu durum, dünya sakinleri için yasasız bir toplumda sefil bir şekilde varlıklarını sürdürmek demek olurdu. Bunun yerine Allah, bizlere vekalet etmesi için Oğlu’nu göndermeyi seçti, böylece tüm insanların adına yasanın gerektirdiği günahın cezasını O üzerine almış oldu. İsa’nın ölümü sayesinde tüm ırk Allah ile yeni bir ilişkiye girebildi. Bu demektir ki, İsa’ya iman sayesinde her birimizin günahları bağışlanabilir ve bizler Allah’ın huzuruna mü- kemmel bir şekilde çıkabiliriz.