Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2018 – Son Zaman için Hazırlık
PDF İndir - Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2018 – Son Zaman için Hazırlık
2 Daniel ve Son Zaman — 7-13 Nisan 12
3 İsa ve Vahiy Kitapçığı — 14-20 Nisan 20
4 Kurtuluş ve Son Zaman — 21-27 Nisan 28
5 Mesih Göksel Tapınakta — 28 Nisan–4 Mayıs 36
6 Yasa’nın “Değiştirilmesi” — 5-11 Mayıs 44
7 Matta 24, 25 — 12-18 Mayıs 52
8 Yaratıcı’ya İbadet Et — 19-25 Mayıs 60
9 Son Zaman Aldatmacaları — 26 Mayıs–1 Haziran 68
10 Amerika ve Babil — 2-8 Haziran 76
11 Allah’ın Mührü mü, Canavarın İşareti mi? — 9-15 Haziran 84
12 Babil ve Armagedon — 16-22 Haziran 92
13 Rabbimiz İsa’nın Dönüşü — 23-29 Haziran 100
Editör Ofisi 12501 Old Columbia Pike, Silver Spring, MD 20904
Web sayfamızı ziyaret edin: http://www.menapa.com
Yazar
Norman Gulley
Editör (English)
Clifford R. Goldstein
Kapak ve Sayfa Tasarımı
Lars Justinen
Sayfa Tasarım
Marisa Ferreira
Çeviri
Suha Önder
Redaksiyon
Bilek Güler
İçindekiler
İsa Mesih, insan bedenindeki dünyevî yolculuğunun son saatlerinde, öğrencilerini teselli etmek için şu sözleri söylemişti:
“Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı’ya iman edin, Bana da iman edin. Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım. Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.” (Yuhanna 14:1–4).
Her ne kadar ne O’nun sözlerinin manasını ne de vaadinin ne zaman yerine geleceğini tamamen anlamamış olsalar da, İsa’nın sözleriyle muhakkak teselli buldular. Babasının evinde bir oda? İsa’nın onlar için bizzat hazırladığı bir yer? Söz konusu bu yer, o an dünya üzerinde olabilecekleri herhangi bir yerden mutlaka daha iyi olacaktı.
Aslında, İsa kısa bir süre önce öğrencileriyle otururken, onlara geri dönüşü öncesinde olacakların bir özetini vermişti. Sözleri sanki “geleceğin tarihi” gibiydi ve haberler iyi değildi. Savaşlar, savaş haberleri, birbirine savaş açan uluslar, kıtlıklar, depremler, İsa’nın deyişiyle “şiddetli sancıların başlangıcı” olacaktı. Ufukta zulümler, ihanetler, aldatmacalar ve denenmeler de vardı.
Bugünkü bakış açımızla tarihin akışına baktığımızda, İsa’nın uyarılarının neredeyse hepsinin, tam da öngördüğü şekilde gerçekleşmiş olduğunu görebiliyoruz. Aynı zamanda iki önemli peygamberlik sözünün gerçekleşmiş olduğunu da görebiliyoruz. İlki, 6. yüzyılda (MS 538) başlayıp 18. yüzyılda (MS 1798) sona eren, Daniel 7:25 ayetinde geçen “bir vakit, vakitler ve yarım vakit” sözüdür [KM] (ayrıca bkz. Va. 12:6, 14; 13:5; Say. 14:34). Bir de en uzun süreli zamana ilişkin peygamberlik sözü olan, Daniel 8:14 ayetinde geçen 2300 gün var; bu da 1844 yılında gerçekleşti.
Öyleyse biz kesinlikle “günlerin sonunda” yaşamaktayız. (Dan. 12.13). İsa’nın ikinci gelişiyle doruğa ulaşacak olan sonun zamanının ne zaman geleceğini bilmiyoruz, bilmemize gerek de yok. Tek bilmemiz gereken, o günün mutlaka gelecek olduğu ve geldiğinde de bizim hazır olmamız gerektiği.
Nasıl? Belki de en iyi cevabı şu ayette bulabiliriz: “Bu nedenle Rab Mesih İsa’yı nasıl kabul ettinizse, O’nda öylece yaşayın.” (Kol. 2:6). Başka bir deyişle, son zamanlarla ilgili bitmek tükenmek bilmeyen teorilere ve manşetlere dalıp, hazırlanmamızın tek anahtarı olan Mesih’in Kendisine değil de O’nun ikinci gelişine yol açacağını sandığımız şeylere odaklanmak ve bu şekilde dikkatimizi dağıtmak o kadar kolay ki.
Bu çeyrekte odağımız son zaman olacak, ancak sadece bu değil. Gerçek odağımız İsa olacak, ancak son günler ve onlara nasıl hazırlanılmalı bağlamında. Evet, tarihsel olayların tarihlerine, dünyadaki gelişmelere ve tarihin kendisine göz atmamız gerekecek, zira Kutsal Kitap son ile ilgili olarak bunlardan bahsediyor. Ama bu bağlamda bile, Kutsal Kitap İsa’dan, O’nun kim olduğundan, bizim için ne yaptığından, bizim içimizde ne yaptığından ve döndüğünde ne yapacağından bahsediyor. İnancımızın merkezinde İsa Mesih ve O’nun çarmıha gerilişi olmalıdır; ya da Pavlus’un dediği gibi: “Aranızdayken, İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye kararlıydım” (1Ko. 2:2). İsa Mesih’e odaklandıkça O’na daha çok benzeyeceğiz, O’na daha çok itaat edeceğiz ve hem yakın gelecekte hem de İsa Mesih’in Kendisini sevenler için hazırladığı “yere” girdiğimiz o günde bizi bekleyenlere daha hazırlıklı olacağız.
Doktor Norman R. Gulley, Güney Adventist Üniversitesi’nde Sistematik Teoloji üzerine araştırma yapan bir profesördür.
Mesih ve Günlerin Sonu
31 Mart–6 Nisan
Evrensel Mücadele
Sebt Günü
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Hez. 28:1, 2, 11–17; Yar. 3:1–7; Va. 12:1–17; Rom. 8:31–39; Va. 14:12.
HATIRLAMA METNİ: “Bunun üzerine ejderha kadına öfkelendi. Kadının soyundan geriye kalanlarla, Tanrı’nın buyruklarını yerine getirip İsa’ya tanıklıklarını sürdürenlerle savaşmaya gitti” (Vahiy 12:17).
Zaman zaman “büyük mücadele” olarak da adlandırılan evrensel mücadele, Kutsal Kitap’ın dünya görüşüdür. Dünyamızda, hatta evrende gelişmekte olan oyunun arka planında olan da odur. Günah, acılar, ölüm, ulusların yükselişleri ve çöküşleri, müjdenin yayılması, son günlerde olanlar; bunların hepsi evrensel mücadele bağlamında gerçekleşmektedir.
Bu hafta, mücadelenin kök saldığı çok önemli birkaç yerden bahsedeceğiz, ilk olarak da, esrarengiz bir şekilde isyanını kendisi gibi kusursuz varlıklar olan Adem ile Havva’nın günaha düşüşü vasıtasıyla dünyamıza ulaştırmış olan kusursuz varlık Lusifer’in kalbinden başlayacağız. Büyük mücadelenin kökleri işte bu iki “eksene,” önce Lusifer’in, sonra da ilk atalarımızın günaha düşüşüne dayanmaktadır ve o zamandan beri de şiddetle devam etmektedir. Her birimiz de bu evrensel oyunun birer parçasıyız.
İyi haber şu ki, bu mücadele bir gün sona erecek, hem de Mesih’in Şeytan’a karşı mutlak şekilde kazanacağı zaferle. Daha da iyisi, İsa’nın çarmıhta yaptığının mükemmelliği sayesinde, hepimiz bu zaferden pay alabileceğiz. Şimdi de, bu zaferin bir parçası olarak, gelişi kesin olan İsa’da bize vaat edilmiş olan her şeyi beklerken, Allah bizi iman ve itaat etmeye çağırıyor.
*7 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
- DERS
1 Nisan
Kusursuz Bir Varlığın Düşüşü
Kutsal Kitap’ın dünya görüşünün arka planını evrensel mücadele oluşturuyorsa, bu durum bizi bazı sorulara yönlendirmektedir. En önemlilerinden biri de şudur: Tüm bu mücadele nasıl başladı? Evreni yaratan sevgi dolu bir Allah olduğuna göre, kötülüğün, şiddetin ve çatışmanın en başından beri yaratılışın bir parçası olmadığını varsaymak yanlış olmaz. Mücadele ilk yaratılıştan bağımsız bir şekilde ortaya çıkmış olmalı, kesinlikle onun doğal bir sonucu olarak değil. Yine de, mücadele burada, gerçek ve hepimiz ona dâhiliz.
Hezekiel 28:1, 2, 11–17 ve Yeşaya 14:12–14 ayetlerini oku. Bu ayetler Lusifer’in düşüşü ve kötülüğün ortaya çıkışı hakkında bize ne anlatıyor?
Lusifer gökte yaşayan kusursuz bir varlıktı. Kötülük onun içinde nasıl meydana gelebildi, özellikle de öyle bir ortamda? Bilmiyoruz. Belki de Kutsal Kitap’ın “yasasızlık sırrı”ndan (2Se. 2:7, Candemİr) bahsetmesinin bir nedeni de budur.
Allah’ın tüm akıllı yaratıklarına verdiği özgür irade gerçeği dışında, Lusifer’in düşüşünü açıklayan bir sebep yok. Ellen G. White’ın da özlü bir şekilde ifade ettiği gibi: “Günahın kökenini, varoluşu için bir neden belirtebilecek şekilde açıklamak imkânsızdır... Günah, varlığı hakkında hiçbir neden belirtilemeyen bir davetsiz misafirdir. Gizemli ve anlaşılmazdır; ona mazeret bulmak, onu savunmak olur. Onun için bir mazeret bulunabilse ya da varlığının nedeni gösterilebilse, günah olmaktan çıkardı.”— The Great Controversy [Büyük Mücadele], s. 492, 493 [Allah ve Şeytan Arasındaki Savaş, s. 496, 497].
Günah sözcüğünü kötülük ile değiştirdiğinizde de, ifade doğruluğunu korumaya devam ediyor. Kötülüğün kökenini, varoluşu için bir neden belirtebilecek şekilde açıklamak imkânsızdır... Kötülük, varlığı hakkında hiçbir neden belirtilemeyen bir davetsiz misafirdir. Gizemli ve anlaşılmazdır; ona mazeret bulmak, onu savunmak olur. Onun için bir mazeret bulunabilse ya da varlığının nedeni gösterilebilse, kötülük olmaktan çıkardı.
Özgür irade gerçeğiyle ilgili kendi tecrübelerini düşün. Öyleyse, özgür irademizi kullanarak yaptığımız seçimler üzerinde neden duayla ve dikkatle düşünmeliyiz?
PAZAR
2 Nisan
Akılla Bilinenden Fazlası
Her ne kadar kötülüğün neden ortaya çıktığını açıklayamasak da (zira bir gerekçesi yoktur), Kutsal Yazı onun gökte, Lusifer’in kalbinde başladığını açıklıyor. Ellen G. White’ın yazılarından edindiğimiz etkileyici kavrayışların dışında (örneğin Allah ve Şeytan Arasındaki Savaş [Büyük Mücadele] kitabındaki “Kötülüğün Kökeni” bölümüne bakabilirsiniz), Kutsal Yazı kötülüğün gökte nasıl başladığına dair bize pek fazla ipucu vermiyor. Ancak Allah’ın Sözü onun dünyada nasıl yükseldiği konusunda çok daha açık.
Yaratılış 3:1–7 ayetlerini oku. Burada gerçekleşen olayda Adem ve Havva’nın kusurunu gösteren nedir?
Burada üzücü olan, Havva’nın Allah’ın onlara söylediklerini hatırlıyor olmasıydı. O sözleri tekrarladı: “Allah: ‘Ondan yemeyin, ve ona dokunmayın ki, ölmiyesiniz’ dedi.” (Yar. 3:3, KM). Kutsal Yazı’nın bize bildirdiği kadarıyla ağaca dokunmakla ilgili herhangi bir şey söylenmediğini biliyoruz, yine de Havva ağacın meyvesini yemenin ölümle sonuçlanacağını biliyordu.
O zaman Şeytan, açıkça ve göz göre göre bu sözlerin aksini iddia etti. “Yılan, ‘Kesinlikle ölmezsiniz’ dedi” (Yar. 3:4).
Çelişki daha ne kadar net olabilir ki? Şeytan’ın Havva’ya yaklaşımı başlangıçta ne kadar incelikli olsa da, onun ilgisini çekmeyi başardıktan ve kendisine direnmediğini gördükten sonra, Rabb’in emrine açıkça meydan okudu. Asıl üzücü olansa, Havva’nın bilgisizlikten dolayı bu şekilde davranmış olmamasıydı. “Bilmiyordum, gerçekten bilmiyordum,” diyemezdi.
Gayet iyi biliyordu.
Fakat bu bilgi onu yanlış yapmaktan alıkoyamadı. Aden’deki kusursuz ortama rağmen, başlı başına bilgi Havva’yı (sonra da gerçeği bilen diğer kişi olan Adem’i) günah işlemekten alıkoyamadıysa, biz de bilginin bizi kurtarmak için yeterli olacağını düşünerek kendimizi kandırmaktan vazgeçmeliyiz. Evet, tabii ki Allah sözünün bize ne anlattığını bilmeliyiz, fakat bunun yanında o sözün bize söylediğine mutlak olarak itaat edeceğimiz bir teslimiyet hali içine girmeliyiz.
Allah bir şey söyledi, Şeytan başka bir şey. Adem ile Havva sahip oldukları bilgiye rağmen Şeytan’ın sözünü dinlemeyi tercih ettiler. Binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen ne kadar az şeyin değiştiğini bir düşün. Biz aynı hatayı yapmaktan nasıl sakınabiliriz?
PAZARTESİ
3 Nisan
Cennette ve Dünyada Savaş
İlk atalarımızın düşüşü dünyayı günah, kötülük ve ölüme batırdı. İnsanlar buna nelerin doğrudan sebep olduğu, kimin ya da kimlerin hataları olduğu konularında fikir ayrılığına düşebilir, ancak burada hepimize eziyet veren kargaşanın, şiddetin, çalkantının ve çatışmanın gerçekliğini kim inkâr edebilir ki?
Evrensel bir mücadeleden, evrensel bir çatışmadan bahsediyoruz; bu normal çünkü bu gerçeğin ta kendisi. Fakat bu çatışmanın evrensel kökleri her ne olursa olsun, burada yeryüzünde de her an gerçekleşmekte. Gerçekten de, Aden bahçesinde günaha düşüşten İsa’nın ikinci gelişiyle sonuçlanacak olan son olaylara kadar, Kutsal Kitap tarihinin büyük kısmı, birçok yönden ele alındığında büyük mücadelenin Kutsal Kitap’a göre açıklanmasından başka bir şey değildir. Biz bu mücadelenin içinde yaşamaktayız. Allah’ın Sözü neler olduğunu, temelinde hangi sebeplerin yattığını ve en önemlisi de nasıl sona ereceğini bize açıklıyor.
Vahiy 12:1–17 ayetlerini oku. Bu bölüm hem gökte hem de yeryüzünde gerçekleşen hangi mücadeleleri tasvir ediyor?
Hem gökte bir savaş, hem de yeryüzündeki savaşları görüyoruz. İlk savaş ejderha (yani Şeytan, Va. 12:7–9) ile Mikail (İbranice anlamı: “Kim Allah gibidir?”) arasında gerçekleşiyor. Yaratılmış bir varlıktan başka bir şey olmayan, Şeytan (Düşman) adıyla tanınan isyankâr Lusifer, Ebedî Yaratıcı İsa’ya karşı savaşıyor (İbr. 1:1, 2; Yu. 1:1–4).
Lusifer kendi Yaratıcısı’na isyan etti. Büyük mücadelenin konusu çatışan tanrılar değildir; konu kendi Yaratıcısı’na isyan eden ve aynı zamanda yaratılışa da saldırarak bu isyanı açıkça ortaya koyan yaratılmış bir varlıktır.
Mesih’e karşı gökte verdiği savaşta yenik düşen Şeytan, O’nun yeryüzünde insan olarak doğumunun ardından O’nun peşine düşmeye çalıştı (Va. 12:4). Burada Mesih’e karşı verdiği savaşı kaybeden, bundan sonra çölde O’na karşı verdiği mücadeleyi, daha sonra da çarmıhtaki mücadeleyi kaybeden Şeytan, Golgota’da uğradığı mutlak bozgundan sonra Mesih’in halkına savaş açtı. Bu savaş Hristiyanlık tarihi boyunca şiddetli bir şekilde devam etti (Va. 12:6, 14:16) ve son güne kadar da devam edecek (Va:12:17), ta ki Şeytan tekrar bozguna uğratılana kadar, bu kez İsa’nın ikinci gelişinde.
Vahiy 12:10–12 ayetlerini oku. Diğer metinlerde bahsedilen tüm mücadele ve çatışmanın içinde, bu ayetlerde nasıl bir umut buluyoruz?
SALI
4 Nisan
Dünyanın Sonuna Dek Her An Sizinle Birlikteyim
Vahiy kitapçığı Allah’ın halkının kilise tarihinin büyük bir bölümü boyunca göreceği zulmü önceden bildirmişti. Vahiy 12:6 ayetindeki 1260 peygamberlik günü (ayrıca bkz. Va. 12:14), kiliseye yönelik 1260 yıllık zulme işaret etmektedir.
“Nero’nun hükümdarlığı sırasında, Pavlus’un şehit olduğu zamanlarda başlayan bu zulümler, yüzyıllar boyunca şiddeti kâh artıp kâh azalarak devam etti. Hristiyanlar yalan yere en korkunç cürümlerle suçlandılar ve büyük felâketlerin – kıtlıkların, salgın hastalıkların ve depremlerin sorumlusu olarak ilan edildiler. Toplumun öfkesini ve şüphesini üzerlerine çektiklerinde, ihbarcılar kazanç uğruna masumları ele vermek üzere hazır bulundular. İmparatorluğa karşı asiler, din düşmanları ve toplum için tehlike oldukları söylenilerek mahkûm edildiler. Pek çoğu amfitiyatrolarda vahşi hayvanlara atıldı ya da diri diri yakıldı.”—The Great Controversy [Büyük Mücadele], s.40 [Allah ve Şeytan Arasındaki Savaş, s. 39].
Aynı zamanda, kadın (kilise) çöle kaçtı (Va. 12:6). İki yerde onun kartal gibi bir çift kanadı olduğundan bahsediliyor. Bu da onun yardım bulabileceği yere doğru uçarak uzaklaştığını gözümüzde canlandırmamızı sağlıyor. Çölde ona bakıldı, böylece yılan, yani Şeytan ona ulaşamadı (Va. 12:14). Allah büyük zulümler sırasında bile her zaman bir bakiyeyi korumuştur, zamanın sonunda da aynı şeyi yapacaktır.
Son günlerin tehlikeleri bağlamında, İsa Kendi halkına şunları söyledi: “İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.” (Mat. 28:20). O’nun izleyicilerinin birçoğunun şehit olduğunu bilmemize rağmen, bu harika vaadi nasıl anlamalıyız? (Bkz. Rom 8:31–39 ve Mat. 10:28.)
Ne zulüm, ne kıtlık, ne de ölüm, hiçbir şey bizi Allah’ın sevgisinden ayıramaz. Mesih’in aramızdaki varlığı, gerek şimdi gerek son zamanlarda olsun, bizim acıdan, ızdıraptan, denemelerden ve hatta ölümden muaf olduğumuz anlamına gelmez. Bize bu hayatta hiçbir şekilde böyle bir muafiyet vaadi verilmedi. Bu, şu anlama gelmektedir: İsa ve O’nun bizim için yaptığı sayesinde, bu denemelerde Allah’ın bizimle birlikte olduğu umudu ve vaadiyle yaşayabiliriz, aynı zamanda da yeni gök ve yeni yeryüzündeki sonsuz hayat vaadine sahibiz. Burada başımızdan geçenler her ne olursa olsun, Pavlus gibi bu umutla yaşabilir ve şundan emin olabiliriz: “doğruluk tacı benim için hazır duruyor. Adil yargıç olan Rab o gün bu tacı bana, yalnız bana değil, O’nun gelişini özlemle beklemiş olanların hepsine verecektir” (2Ti. 4:8). “Onun gelişini özlemle beklemiş olan” biz de, bu umudu ve vaadi kendimiz için talep edebiliriz.
ÇARŞAMBA
5 Nisan
Yasa ve Müjde
Yedinci Gün Adventistleri olarak biz, savunduğumuz değerlerin çoğunu ismimizde taşıyoruz. Yedinci gün kısmı yedinci gün Sebti’ni temsil ediyor ve sadece bu emire değil, dolaylı olarak emirlerin onuna birden inancımıza işaret ediyor. Adventist kısmı, İsa’nın ikinci gelişine olan inancımıza işaret ediyor; bu gerçek yalnızca Mesih’in ilk gelişindeki kefaret edici ölümüyle yaptıkları sayesinde var olabilir. Dolayısıyla, Yedinci Gün Adventist adımız mevcut gerçeğin iki hayati ve ayrılmaz parçasına birden işaret etmektedir: yasa ve müjde.
Aşağıdaki ayetler yasa ve müjdenin birbiriyle ne kadar yakından ilişkili olduğunu ne şekilde belirtiyor?
Yer. 44:23
Rom. 3:20–26
Rom. 7:7
Müjde iyi haberdir, günah işleyerek Allah’ın yasasını çiğnemiş olsak da, Mesih’in çarmıhta bizim için yaptığına iman ederek günahlarımızdan ve O’nun yasasını çiğnemiş oluşumuzdan bağışlanabileceğimizin iyi haberidir. Ayrıca, bu yasaya itaat etmek için ihtiyacımız olan güç de bize tümüyle verilmiştir.
Öyleyse, son günler bağlamında, büyük mücadele şiddetlenerek sürerken, Allah’ın halkının çok belirgin bir şekilde tasvir edilmiş olmasına şaşmamalı.
Vahiy 14:12 ayetini oku. Bu ayet yasa ile müjde arasındaki bağlantıyı nasıl ortaya çıkartıyor?
Allah’ın yasasına itaate inanan Yedinci Gün Adventistleri olarak biz, yasaya itaatin yasacılık değil, Allah’ı sevmenin ve O’nun tarafından kurtarılmanın doğal bir sonucu olduğunu başkalarına nasıl gösterebiliriz? Yasanın Tekrarı 11:1 ve 1. Yuhanna 5:3 gibi ayetler bu hususu ne şekilde desteklemektedir?
PERŞEMBE
6 Nisan
EK ÇALIŞMA: Vahiy 12:9–12 ayetlerini ve Ellen G. White, Atalar ve Peygamberler kitabında “Günaha Neden İzin Verildi?” (s.33–43) bölümünü oku [Geçmişten Sonsuzluğa 1. Cilt, s. 9–14].
“Tüm yaratılan varlıklar sevgi bağlılığını ikrar ettikleri müddetçe, Allah’ın evreninde baştan başa mükemmel uyum vardı. Yaratıcılarının tasarısını yerine getirmek göksel ordunun mensuplarının sevinciydi. O’nun görkemini yansıtmaktan ve O’na övgüler sunmaktan zevk alıyorlardı. Ve Allah sevgisi en üstün olsa da, birbirlerine duydukları sevgi güven dolu ve özveriliydi. Göksel uyumu bozacak tek bir ahenksiz nota yoktu. Fakat bu mutluluk hali değişikliğe uğradı. Allah’ın Kendi yaratıklarına bahşettiği özgürlüğü kötüye kullanan biri vardı. Günah, Allah tarafından Mesih’ten sonra en çok şereflendirilen... kişi ile başladı.”—Ellen G. White, Atalar ve Peygamberler, s.35 [Geçmişten Sonsuzluğa 1. Cilt, s. 9].
Ellen White’ın “sevgi bağlılığı” ifadesine dikkat edin. Bu anlam dolu ve etkili ifade, sevginin bağlılığa ve sadakate götüreceği gerçeğine işaret etmektedir. Karısını ya da kocasını seven bir eş bu sevgiyi bağlılık yoluyla ortaya koyacaktır. Gökte bu varlıkların davranış tarzı bu şekildeydi, şimdi de Allah’la olan ilişkimizde bizim için böyle olmalı.
TARTIŞMA SORULARI:
Kutsal Kitap’ta Şeytan’ın ve onun büyük mücadeledeki rolünün gerçekliğine işaret eden hangi kanıtlar bulunmaktadır? İnsanların, Şeytan’ın sadece insanoğlunun kalbindeki kötülüğün bir simgesi değil, aynı zamanda gerçek ve kişisel bir varlık olduğunu anlamalarına nasıl yardımcı olabiliriz?
Yedinci Gün Adventistleri olarak biz, Kutsal Kitap gerçeğine dair muazzam ölçüde bilgiyle bereketlenmiş durumdayız. Bu çok harika bir şey olsa da, bu bilgi bizi kurtarmak için neden yeterli değil? Entelektüel bilgiye ek olarak başka neye ihtiyacımız var?
Şimdi dahi, İsa’nın hayatındaki mevcudiyetini hangi şekillerde tecrübe ediyorsun? Bu tecrübeler karşına çıkan sıkıntı zamanlarında sana nasıl yardım edebilir?
Derste “sevgi bağlılığı” ifadesi hakkında biraz daha konuşun. Bu fikir yasa ile lütuf arasındaki ve iman ile itaat arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamızda bize nasıl yardımcı olabilir? Bu, tüm sevgi düşüncesinin özünde olan özgürlük hakkında bize ne öğretiyor? Bugün dahi, “sevgi bağlılığını” hangi şekillerde gösterebiliriz?
CUMA
7 Nisan
Hawaii Düğünü, 1.Bölüm
Benjie Leach
Sebt günü öğleden sonrası planlandığı gibi başladı.
Pastörlük yaptığım Campion Akademisi’nden yaklaşık 30 bando öğrencisi, ABD’nin Colorado eyaletindeki Rocky Dağları’nın eteklerinde bulunan bir kasabada Ellen G White’ın kitabı “Yol, Gerçek ve Yaşam”ın nüshalarını dağıttılar.
Sonra, öğrencilerin daha önce performans sergilediği yerel Adventist Kilisesi’ne gittik ve Rocky Dağı Ulusal Parkı civarında yürüyüş yapmak için kıyafetlerimizi değiştirdik.
Otobüsümüz dağın zirvesine yakın manzaralı bir gözlem noktasında mola verdiğinde, uzun cübbeler giymiş kalabalık bir grup insanın gözlerini dikmiş bize baktığını fark etim. İlk bakışta onların saldırgan bir tür Doğu dinine mensup olduklarını düşündüm. Hemen geri dönüp, oradan uzaklaşmak istedim, onlarla tartışmak istemiyordum.
Fakat öğrenciler bu insanlara tanıklık etmek için beş dakika daha kalmam için ısrar ettiler. Gönülsüzce kabul ettim.
Birkaç dakika sonra öğrencilerden biri yanıma gelip şöyle dedi: “Bu bir Doğu dini değil. Bu bir Hawaii düğünü.”
Şaşkındım. “Bir Hawaii düğünü neden Colorado’da düzenlenir ki?”
Meğer sadece damat aslen Hawaiiliymiş. Öğrenci, gelin ve damadın bir sorunu olduğunu, nikahı kıyacak pastörün 45 dakika geciktiğini söyledi.
“Sen de bir pastör değil misin?” diye sordu.
Ona bekledikleri pastörün mutlaka geleceğini söyledim ama adam gelmedi. Gelinin bir arabanın yanında ağladığını gördüğümde hemen yanına gittim. Kızcağız ağlaya ağlaya pastörün bir kazaya karıştığını ve nikaha gelemeyeceğini söyledi.
Gelinin durumuna çok üzülmüştüm. “Tamam”, dedim. “Sanırım nikahınızı ben kıyabilirim.”
Gelin şaşkındı. “Bunu yapabileceğinizi size düşündürten nedir?” diye sordu.
“Ben bir pastörüm,” dedim.
“Pastör gibi görünmüyorsunuz.”
“Hanımefendi, size yalan söylemiyorum,” dedim ruhsatımı göstermek için cebimden cüzdanımı çıkartırken.
Gözleri fal taşı gibi açıldı. “Sen gerçekten bir pastörsün! Nikahımızı kıyabilir misin?” diye sordu.
Şimdi de ben pek emin değildim. “Evlilik ruhsatınızı görmek istiyorum.” dedim ona.
Evrakı dikkatle inceledim. Usule uygundu.
“Galiba nikahınızı kıyacağım,” dedim. “İsimleriniz nedir?”
Olan biteni gören öğrenciler çok heyecanlandılar. Tören başlamadan önce birkaç bando üyesi gelinle damat için müzik bile yaptılar.
Benjie Leach, Fort Worth, Teksas’ta gönüllü bir ev sağlık pastörüdür.
*7–13 Nisan
Daniel ve Son Zaman
Sebt Günü
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Luka 16:10; Dan. 1, 2; 3:1–6; Va. 13:11–15; Dan. 3:13–18; Yu. 3:7; Dan. 4, 6
HATIRLAMA METNİ: “Kral Daniel’e, ‘Madem bu gizi açıklayabildin, Tanrın gerçekten tanrıların Tanrısı, kralların Efendisi’ dedi, ‘Gizleri açan O’dur’” (Daniel 2:47).
Rabb’in eski İsrail için harika planları vardı. “Siz benim için [rahipler] krallığı, kutsal ulus olacaksınız” (Çık. 19:6). Bu kutsal ulus, bu rahipler krallığı, dünyaya karşı Yahve’nin tek Tanrı olduğuna dair O’nun tanıkları olacaktı (bkz. Yşa. 43:10, 12). Maalesef bu ulus Allah’ın onlara verdiği kutsal çağrıya lâyık yaşamayı beceremedi. Sonunda da Babil’de esaret altına girdi.
İlginç bir şekilde, Allah esaret felâketine rağmen bazı Yahudalıları Kendisine tanıklık etmeleri için kullanabiliyordu. Başka bir deyişle, Allah İsrail ve Yahuda aracılığıyla gerçekleştiremediğini bir ölçüde Daniel ve üç sürgün arkadaşı aracılığıyla gerçekleştirecekti. Bir bakıma bu kişiler İsrail’in bir ulus olarak olması ve yapması gerekenin birer örneğiydiler.
Evet, onların hikâyeleri bakımından son günlerden çok uzak bir zaman ve mekânda gerçekleşmiş olabilir. Fakat biz, son zamanlarda yaşıyor olmamızın yanı sıra, aynı Babil sarayındaki putperestler gibi Allah’ı tanımayanlarla dolu bir dünyada O’na tanıklık etmeye çağırılanlar olarak, hâlâ bu kişilerde bize örnek olacak nitelikleri bulabiliriz. Onların hikâyelerinden ne öğrenebiliriz?
*14 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
- DERS
8 Nisan
En Küçük İşte Güvenilir
“En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz” (Luk. 16:10).
İsa’nın şu sözlerine bir bakın. “En küçük işte dürüst olmamak”, taviz vermek çok kolay, öyle değil mi? Sorun, “en küçük iş”in aslında küçük olmaması, özünde önemli olması değil; çünkü öyle değil. Öyle olsaydı ona “en küçük” demezdik. Bir çoğumuzun kendi tecrübemizden ya da çevremizdekilerin tecrübelerinden (veya her ikisinden) bildiğimiz üzere, sorun şu ki, ilk verilen taviz bir sonraki tavizin yolunu açıyor ve böylece tavizlerin ardı arkası kesilmiyor, ta ki biz “büyük işte de dürüst” olmayıncaya kadar.
Bu düşünceden uzaklaşmadan, Daniel 1. bölümdeki hikâyeye, bu dört Yahudalı’nın Babil esaretindeki tecrübelerinin ilk öyküsüne bir bakalım.
Daniel 1. bölümü oku. Daniel, Hananya, Mişael ve Azarya’nın tavrı, eski İsrail’in tüm uluslar içinde olması gereken konumu hangi şekilde yansıtıyordu? Ayrıca bkz. Yas. 4:6–8, Zek. 8:23.
Metin, gençlerinin yediklerinin “bilgelik ve anlayışta” tüm diğerlerinden “on kat üstün” olduklarıyla ilgisini doğrudan belirtmese de (Dan. 1:20), bağlantı açık bir şekilde mevcut. Ayrıca bölüm içinde bu bilgi ve anlayışı onlara Allah’ın verdiği de belirtiliyor. Yani, Rab Babil’in kirli yiyeceklerini yemeyi reddederek Kendisine sadık kaldıkları için onlarla birlikte çalışabildi. Onlar itaat etti, Allah da itaatlerini bereketledi. Bu dört genç adam gibi Kutsal Kitap’ın öğretisine özenle ve sadakatle bağlı kalmış olsalardı, Allah tüm eski İsrail için de böyle bir şey yapmaz mıydı? Tabi ki yapardı. Peki eğer sadık olursak, bugün, son günlerde, bizim için yapmaz mı?
Bize çok fazla ışık ve hakikat verildiği için, kilise olarak kendimize şunu sormalıyız: Bize verilenlere sadık ve itaatkâr olabildik mi? Aynı zamanda, her birimiz Allah’a güçlü bir şekilde tanıklık edebilmek için bireysel olarak nasıl bir duruş sergileyebiliriz?
PAZAR
9 Nisan
Daniel’in Alçakgönüllülüğü
Daniel 2. bölüm, tüm dünyada ve binlerce yıldır sayısı bilinemeyecek kadar çok kişinin Kutsal Kitap’ın Tanrısı’na inanmasına yardımcı olmuştur. Allah’ın hem varlığına, hem de ezelî bilgisine ilişkin kuvvetli ve mantıklı kanıt ortaya koymaktadır. Aslında, Allah’ın varlığına kanıt oluşturan, bölümdeki O’nun ezelî bilgisini ortaya koyan açıklama kısmıdır.
Daniel 2. bölümü oku. Bu bölüm Allah hakikatine ilişkin ikna edici kanıtları ne şekilde ortaya koyuyor? Kitapçıkta tasvir edilen günümüzün Avrupa’sına da bakın (Dan. 2:40-43). İlahî vahiy olmasa, iki bin altı yüz yıl önce yaşamış bir adam oradaki durumu bu kadar doğru bir şekilde nasıl tarif etmiş olabilir ki?
Daniel açıkça ve çekinmeden kendisine açıklananlar için Allah’ın hakkını teslim etmişti. Kralın rüyasını bilmekle kalmayıp onu aynı zamanda yorumladığı için, bunu zaten bilinen anlayışı ve bilgeliği sayesinde yaptığını söyleyerek kolayca böbürlenemez miydi? Fakat Daniel bunu yapmaması gerektiğini biliyordu. Arkadaşlarıyla birlikte ettikleri dualar (Dan. 2:17–23) onların Allah’a mutlak bağımlılıklarını gösteriyordu; yoksa onlar da diğer bilgelerle birlikte yaşamlarını yitirirlerdi.
Daha sonra Daniel krala profesyonel bilgelerinden, büyücülerinden ya da sihirbazlarından hiçbirinin ona rüyasını anlatabilecek yetenekte olduklarını ispatlayamadıklarını hatırlattı. Buna karşın, gökteki Allah sırları ortaya çıkartabilir çünkü O tek gerçek Tanrı’dır.
Böylece, alçakgönüllülüğü ve Allah’a olan bağımlılığı sayesinde, Daniel etkili bir tanık olabildi. Daniel o zaman alçakgönüllülük gösterdiyse, bugün biz bundan ne kadar daha fazlasını göstermeliyiz? Sonuçta bizim elimizde Daniel’de olmayan kurtuluş planının açıklaması var; sadece İsa’nın çarmıhta bizim için yaptığının bilgisi bile mütevazı insanlar olmamız için yeter de artar.
Çarmıh alçakgönüllülük hakkında bize ne öğretmeli? Bize yalnızca kendi günahkârlığımız hakkında değil, aynı zamanda kurtuluş için Allah’a olan mutlak bağımlılığımız hakkında ne söylüyor? Çarmıh olmasaydı nerede olurdun, bir düşün. Öyleyse Çarmıhtan başka neyle övünebilirsin ki? Bkz. Gal. 6:14.
PAZARTESİ
10 Nisan
Altın Heykel
Kutsal Kitap öğrencileri Daniel 3. bölümde Dura ovasındaki üç İbrani’nin öyküsü ile, Vahiy 13. bölümde Allah’ın halkının geçmişte gördüğü ve son günlerde göreceği zulmün tasvir edildiği kısım arasındaki bağlantıyı çoktan fark etmiştir.
Daniel 3:1–6 ile Vahiy 13:11–15 ayetlerini karşılaştır. Bu iki metin arasındaki benzerlikler neler?
Her iki olayda da meselenin merkezinde tapınma var, ancak her ikisi de zoraki tapınma. Yani, hükmeden politik güç, aslen sadece Rabb’e mahsus olan ibadeti talep ediyor.
Daniel 3:13–18 ayetlerini oku. Bu öyküden, hem son günlerde karşılaşacağımız şeyleri, hem de gelmekte olanı nasıl karşılamamız gerektiğini anlamamıza yardım edecek ne öğrenebiliriz?
Yeryüzündeki en kudretli hükümdar olan Nebukadnessar, “benim elimden sizi kurtaracak ilâh kimdir?” [KM] diyerek adamlarla ve Tanrılarıyla dalga geçti. Bu ilâhın kim olduğunu çok kısa süre sonra bizzat öğrendikten sonra şöyle dedi: “Şadrak, Meşak ve Abed-Nego’nun Tanrısı’na övgüler olsun! Meleğini gönderip kendisine güvenen kullarını kurtardı. Onlar buyruğuma karşı geldiler, kendi Tanrıları’ndan başka bir ilaha kulluk edip tapınmamak için canlarını tehlikeye attılar” (Dan. 3:28).
Hiç şüphesiz, kral böyle bir mucizeyi gördükten sonra, bu adamların kulluk ettiği Tanrı’da özel bir şey olduğuna ikna olmuştu.
Bu genç adamlar alevlerin ortasından zarar görmeden çıkmamış olsalardı bile, bildikleri şey çok değerliydi (Dan. 3:18). Canlı canlı yakılma pahasına bile kralın buyruğuna itaat etmeyerek doğru şeyi yapmakta neden ısrar etmişlerdi? Bu öykü, onların imanlarına ve sonuçları ne olursa olsun inançlarını savunmaya istekliliklerine çok güçlü bir şekilde tanıklık ediyor.
Son günlerde tapınma meselesi ortaya çıktığında, bizim de inancımızı onlar kadar sadakatle savunacağımızdan nasıl emin olabiliriz? Biz bugün “en küçük işte” bile güvenilir olamıyorsak, son kriz kadar büyük bir durumda güvenilir olacağımızı düşünmemize sebep olan nedir?
SALI
11 Nisan
Diğer Uluslardan Olanların İhtidası
Daniel 3. bölüm, Nebukadnessar’ın gerçek Allah’ın varlığını ve kudretini kabullenmesiyle sona eriyor. Ancak Allah’ın varlığının ve kudretinin bilgisi, İsa’nın kurtuluş için elzem olduğunu söylediği yeniden doğuş deneyimiyle aynı şey değil (bkz. Yuhanna 3:7). Aslında, Daniel 4:30 ayetinde tasvir edilen kişi ihtida etmiş bir candan başkası değil.
Daniel 4:30 ayetini oku. Bu adamın sorunu neydi? Ayrıca bkz. Yuhanna 15:5, Elçilerin İşleri 17:28, Daniel 5:23.
Bölümün sonundaki olaylara gelene dek Nebukadnessar, zor yoldan da olsa, tüm gerçek kudretin Allah’ta bulunduğunu ve O olmadan kendisinin bir hiç olduğunu öğrendi.
“Bir zamanların mağrur hükümdarı Allah’ın mütevazı bir çocuğu olmuştu; gaddar ve zorba yönetici, bilge ve merhametli kral oldu. Gökteki Allah’ı küçümseyip O’na küfreden kişi, şimdi Yüceler Yücesi’nin kudretini kabullenmişti ve Yehova korkusunu yaymak ve O’nun tebaasının mutluluğunu desteklemek için samimiyetle çabalıyordu. Kralların Kralı ve Rablerin Rabbi olan Kişi’nin azarı altında, Nebukadnessar sonunda her hükümdarın öğrenmesi gereken dersi, gerçek büyüklüğün gerçek iyilikte olduğunu öğrenmişti. Yehova’nın yaşayan Allah olduğunu kabul etti ve şöyle dedi: ‘Ben Nebukadnessar Göklerin Kralı’na şükrederim. O’nu över, yüceltirim. Çünkü bütün yaptıkları gerçek, yolları doğrudur; kendini beğenmişleri alçaltmaya gücü yeter.’”—Ellen G. White, Peygamberler ve Krallar, s. 521 [Geçmişten Sonsuzluğa, 2. Cilt, s. 308].
Daniel 4:35 ayetini oku. Nebukadnessar burada Allah hakkında başka hangi gerçekleri ifade etti?
Daniel 4. bölüm, diğer uluslardan olan birinin “İbrani” Tanrısının yetkisini, kudretini ve hükümdarlığını kabullenmesiyle sona eriyor. Bu sahne, bir bakıma, ilk kilisede olacakların işaretçisiydi: diğer uluslardan olanlar Allah’ın kudreti ve Yahudilerin tanıklığıyla Rab hakkındaki gerçekleri öğrendiler ve bu gerçeği tüm dünyaya duydurmaya başladılar.
Yuhanna 3:7 ayetini oku. Son günlerdeki olayları düşünürken bizim aklımıza ölüm fermanı, tapınma ve zulüm geliyor olsa da, bu ayette İsa insanları zamanın sonuna, her şeyin üzerinde ve ötesinde neyin hazırladığını söylüyor?
ÇARŞAMBA
12 Nisan
Daniel’in Sadakati
Daniel 6. bölümü oku ve aşağıdaki soruları cevapla:
- Daniel 6:4, 5 ayetleri Daniel’in karakteriyle ilgili neyi ortaya koyuyor? Bu ayetlerden nasıl görünmemiz gerektiğiyle ilgili hangi dersleri çıkarabiliriz?
- Bu bölümde, onu Vahiy kitapçığında tasvir edildiği şekliyle son olaylara bağlayan hangi paralellikleri bulabiliriz? Bkz. Va. 13:4, 8, 11–17.
- Kendini bu durumdaki Daniel’in yerine koy. Dua etmemek için hangi gerekçeye ya da savunmaya başvurabilirdi? Yani, aslan çukuruna atılma cezasından kurtulmak için dua etmeye son vermeyi ne şekilde haklı gösterebilirdi?
- Sence Daniel mecbur olmamasına rağmen neden her zaman yaptığı gibi dua etmeye devam etti?
- Daniel daha aslan çukuruna atılmadan önce, Kral Darius onun Tanrısı’nın kudretini bildiğini ortaya koyan hangi sözleri söylemişti? (Dan. 6:16). Hangi sözleri Daniel’in ibadet ve hizmet ettiği Tanrı ile ilgili olarak krala bizzat şahitliğini göstermektedir?
PERŞEMBE
13 Nisan
EK ÇALIŞMA: “Dünyanın tarihinin sonuna yaklaştığımız bu zamanlarda, Daniel tarafından kaydedilen peygamberlik sözlerine özellikle dikkat etmemiz gerekiyor, zira bunlar içinde yaşadığımız dönemle ilişkili. Yeni Ahit Yazılarının son kitapçığındaki öğretiler de bu peygamberlik sözleriyle ilişkilendirilmeli. Şeytan, birçoklarını Daniel’in ve Vahiy yazarı Yuhanna’nın yazılarının peygamberlik sözü kısımların anlaşılamayacağına inandırmıştır. Oysa bu peygamberlik sözlerini inceleyenlere özel bir bereketin eşlik edeceğine dair vaat çok açıktır. ‘Bilgeler anlayacak’ [Dan. 12:10] ifadesinde, daha sonraki zamanlarda mührü açılacak olan Daniel’in görümlerinden bahsediliyordu; ayrıca Mesih’in yüzyıllar boyunca Allah’ın halkına rehberlik olması için hizmetkârı Yuhanna’ya verdiği vahiyle ilgili vaat şudur: ‘Bu peygamberlik sözlerini okuyana, burada yazılanları dinleyip yerine getirene ne mutlu! Çünkü beklenen zaman yakındır.’ Vahiy 1:3.”—Ellen G. White, Peygamberler ve Krallar, s. 547 [Geçmişten Sonsuzluğa, 2. Cilt, s. 323].
Her ne kadar Daniel kitapçığına ulusların yükselişi ve çöküşü, yargı günü (Dan. 7:22, 26; 8:14) ve Allah’ın halkının sıkıntı zamanında nihaî kurtuluşu (Dan. 12:1) bağlamında bakmaya eğiliminde olsak da, bu hafta gördüğümüz üzere Daniel kitapçığı bize, ne zaman karşımıza çıkarsa çıksın, zulme ve denemelere bireysel olarak hazırlıklı olmanın bizim için ne ifade ettiğine dair örnekler de verebilmektedir. Bu anlamda, bu öyküler son günlerle ilişkili çok önemli mesajları bize sunmaktadır. Sonuçta, “canavarın işareti” ya da “sıkıntı zamanı” ve yaklaşan zulüm hakkında bilgi sahibi olmak yararlı olsa da, Allah’la ihtiyacımız olan türden bir deneyimimiz olmadıysa, bu bilgiler bizi suçlu çıkarmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Her şeyden önce, bizim Daniel ve Nebukadnessar dahil diğerlerinin yaşadığı “yeniden doğuş” deneyimine ihtiyacımız var.
TARTIŞMA SORULARI:
9:3–19 ayetlerindeki Daniel’in duasını okuyun. Bu dua Daniel’in lütfu anladığını ve Allah’ın bizi sahip olduğumuz iyilik ya da liyakatten dolayı değil, Kendi lütfuyla sevdiğini kurtardığını ve ne şekilde gösteriyor? Bu neden yalnızca anlaşılması değil, tecrübe edilmesi de gerekecek kadar önemli bir gerçek?
Sınıfta, üç İbrani’nin (Daniel 3) ve Daniel’in (Daniel 6) dinsel uygulamaları yönetim tarafından tehdit edildiğinde boyun eğmedikleri için karşılaştıkları zorlukları tartışın. Bu iki vaka arasındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdir? Her iki öyküden, sadık kalarak nasıl etkili tanıklar olabileceğimize dair neler öğrenebiliriz?
“Yeniden doğmak” ne demektir? İsa neden “yeniden doğma[mız]” (Yu. 3:7) gerektiğini söylemiş olabilir?
CUMA
14 Nisan
Hawaii Düğünü, 2.Bölüm
Benjie Leach
Gelinin babası kalabalığın önünde doğru yüzünde gülümsemeyle kızına eşlik ediyordu. Damat gitarı eline aldı ve “Hawaii Düğün Şarkısı”nı söylemeye başladı.
Rab, bana söylemem için birkaç söz fısıldadı, sonra da çifti karı-koca ilan ettim.
Sonrasında, damadın annesi bana hatırladığımda hala tüylerimi diken diken eden o sözleri söyledi.
“Bunun bir tesadüf olduğunu sanmıyorum, bence bunun olacağı varmış. Gömleğine baksana.”
Kıyafetime baktım. Üzerimde kot pantolon, tenis ayakkabıları ve açık mavi bir gömlek vardı. Gömleğin cebine “Hawaii” yazısı ve rengarenk bir gökkuşağı motifi işlenmişti. Bu gömleği birkaç yıl önce Hawaii’de eşimle tatildeyken almıştım.
Boynuma çiçeklerden yapılmış kolyeyi taktıklarında, sanki bu düğüne katılmam gerektiği için katılmışım hissine kapıldım.
Yeni evlilere “Yol, Gerçek ve Yaşam”ın bir nüshasını düğün hediyesi olarak verdik. Yedinci Gün Adventistleri hakkında hiç bilgileri yoktu.
Hikaye burada bitmiş olsaydı da, mutlu olurdum. Ama bitmedi.
İki yıl sonra artık Teksas’ta yaşıyordum. Bir Sebt günü sabahı, Colorado’daki kıdemli bir basılı yayın müjdecisi beni aradı.
“Rocky Dağı Ulusal Parkı’nda evlendirdiğin çifti hatırlıyor musun?” diye sordu.
Çiftin “Yol, Gerçek ve Yaşam”ı okuduklarını ve daha fazla bilgi almak için Adventist Kilisesi ile iletişime geçtiklerini söyledi. “Biz de onlara daha fazla kitap, dergi gönderdik. Bir süre sonra Kutsal Kitap derslerine katılmak istediler. Altı aydır onlar ile Kutsal Kitap dersi yapıyordum. Bunu duyduğuna çok sevineceksin, bugün ikisi de Greeley Yedinci Gün Adventist Kilisesi’nde vaftiz olacaklar,” dedi.
İki yıl daha geçti. Campion Akademisi gelip dua haftası düzenlemem için beni davet etti. Sebt vaazını vermek için ayağa kalktığımda basılı yayın müjdecisinin evlendirdiğim çift ve küçük çocuklarıyla birlikte içeri girdiğini gördüm.
Kilise programından sonra bana hikayenin geri kalanını anlattılar.
Çift vaftiz olduktan sonra bir çok arkadaşlarını da Greeley Kilisesi’ndeki müjdecilik toplantılarına davet etmişler ve onlardan üçü vaftiz olmuş. Bununla beraber damadın annesi de vaftiz olmuş. Şimdi Hawaii’deki bir Adventist hastanesinde çalışıyormuş.
O gün beyaz cübbeli insanlarla tartışmamak için oradan uzaklaşmak istemiştim. Fakat Rab tanıklık etmeleri için birkaç öğrenciyi ve Hawaii gömleği giyen bir adamı kullanmak istedi.
Benjie Leach, Fort Worth, Teksas’ta gönüllü bir ev sağlık pastörüdür.
*14-20 Nisan
İsa ve Vahiy Kitapçığı
Sebt Günü
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Ko. 10:1–11, Va. 12:1–17, 19:11–15, Ef. 1:20, Va. 11:19, 1:10–18.
HATIRLAMA METNİ: “Ben nasıl galip gelerek Babam’la birlikte Babam’ın tahtına oturdumsa, galip gelene de benimle birlikte tahtıma oturma hakkını vereceğim” (Vahiy 3:21).
Yeni Ahit’i hızlıca okuduğumuzda bile şu önemli gerçeği fark ederiz: Yeni Ahit, Eski Ahit’le doğrudan bağlantılıdır. Müjdeler ve Mektuplar defalarca Eski Ahit’te bahsi geçen olayları anlatmakta, ya da ondan doğrudan veya dolaylı alıntılar yapmaktadır. Ayrıca İsa Kendisinden ve hizmetinden bahsederken “Kutsal Yazılar”ın nasıl “yerine gelmesi” gerektiğinden ne kadar sık söz etmektedir (bkz. Mat. 26:54, 56; Mar. 14:49; Yu. 13:18; 17:12)?
Aynı şey Vahiy kitapçığı için de söylenebilir. Gerçekten de, Eski Ahit, bilhassa da Daniel kitapçığı olmadan Vahiy kitapçığından anlam çıkarmak neredeyse imkânsızdır. Her iki kitabı çoğunlukla bir arada çalışmamızın sebeplerinden biri de budur.
Vahiy kitapçığındaki bu Eski Ahit referanslarının çok önemli bir özelliği de, kitapçığın geri kalanıyla birlikte ele alındığında, İsa’yı ortaya koymalarıdır. Vahiy kitapçığı tamamen İsa hakkındadır, O’nun kim olduğuyla, halkı için ne yaptığıyla ve zamanın sonunda bizim için ne yapacağıyla ilgilidir. Son günlerdeki olaylar bahsi her açıldığında İsa zarurî olarak ön plana ve merkeze konulmalıdır, aynı Vahiy kitapçığında yapıldığı gibi. Bu haftanın dersinde Vahiy kitapçığındaki İsa işleniyor.
*21 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
- DERS
15 Nisan
Vahiy’in Yapısı
Daniel ve Vahiy kitapçıklarının pek çok ortak noktası arasında, temelde iki bölümden oluşuyor olmaları da bulunmaktadır: tarihsel ve eskatolojik (son zaman olayları). Bu iki yaklaşım da her iki kitapta karmaşık bir şekilde birbirine bağlanmıştır. Tarihsel olayları, küçük çapta da olsa, son günlerin büyük ve küresel olaylarının birer habercisi ya da örneği olarak görebiliriz. Yani, Eski Ahit tarihinde olanları inceleyerek, günümüzde ve ötesinde neler olacağına dair anlayış sahibi olabiliriz. Fakat bu ilke Daniel ve Vahiy kitapçıklarıyla sınırlı değildir.
- Korintliler 10:1–11 ayetlerini oku. Yukarıda bahsedilen ilke, bu ayetlerde ne şekilde karşımıza çıkıyor?
Geçen hafta, Daniel kitapçığındaki bazı öykülerin (Dan. 3:6, 15, 27; ve 6:6–9, 21, 22) Vahiy kitapçığında tasvir edilen son zaman olaylarını bir ölçüde yansıtan yerel tarihi olaylar olduğunu öğrenmiştik. Bu öyküleri inceleyerek, Allah’ın halkının son zamanlarda karşılaşacakları bazı şeylerle ilgili en azından kabaca bir anlayışa ve sezgiye sahip olabiliriz. Ancak belki de en önemli nokta şu ki, şu an buradaki durumumuz her ne olursa olsun, bize nihaî kurtuluş güvencesi verilmiştir. Vahiy’de öğretilen diğer her şey, imanlılara zafer güvencesi vermektedir.
Her ne kadar istisnalar olsa da, Vahiy kitapçığında tarihsel olaylar 1–11 bölümlerinde, son zaman olayları da 13–22 bölümlerinde anlatılmaktadır.
Vahiy 12:1–17 ayetlerini oku. Bu bölümü tarihsel tarafa mı, son dönem olayları tarafına mı koymalıyız? Neden?
Gördüğümüz gibi, bu bölüm aslında her iki tarafa da ait. Neden? Çünkü tarihsel çatışmalardan bahsediyor; Şeytan’ın gökten kovulması (Va. 12:7–9), Şeytan’ın bebek İsa’ya saldırması (Va. 12:4), takip eden dönemde kiliseye zulmetmesi (Va. 12:14–16) ve son olarak da Şeytan’ın son zaman bakiyesine saldırmasının tasviri (Va. 12:17).
Tarihten aldığımız derslerden birinin, tarihten asla ders almadığımız olduğu söylenir. Anlatılmak istenen şu: insanlar ne zaman yaşarlarsa yaşasınlar, aynı hataları yapmaya devam ediyorlar. Ders almamız için arkamızda bu kadar tarih varken, aynı hataları yapmaktan kendimizi nasıl alıkoyabiliriz?
PAZAR
16 Nisan
İsa’nın Görüntüleri
Aşağıdaki ayetleri okuyun; bu ayetlerde İsa’dan farklı adlarla bahsediliyor, bazılarında tarif ediliyor, bazılarında yaptıkları, yapıyor oldukları ve yapacakları anlatılıyor. Bu ayetler İsa hakkında bize ne öğretiyor?
Va. 1:5
Va. 1:18
Va. 5:8
Va. 19:11–15
Va. 21:6
Bunlar Vahiy kitapçığında İsa’yı farklı rollerde ve işlevlerde tasvir eden çok sayıda ayetten sadece birkaçı. O Kuzu’dur, bu tasvir O’nun ilk gelişine işaret eder; İsa, o ilk gelişinde Kendisini bizim günahlarımız için kurban olarak sunmuştur. “Yeni bir hamur olabilmek için eski mayadan arınıp temizlenin. Zaten mayasızsınız. Çünkü Fısıh kuzumuz Mesih kurban edildi.” (1Ko. 5:7). O ayrıca “ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim” diyen kişi’dir (Va. 1:18), O’nun ölümüne ve ölümden dirilişine çok açık bir atıf. “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek” (Luk. 24:46). Vahiy 19:11–15 ayetlerinde de O’nun İkinci Geliş’teki rolü, güç, yücelik ve yargı ile yeryüzüne dönüşü tasvir edilmektedir. “İnsanoğlu, Babası’nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir” (Mat. 16:27).
İsa’nın yaşamını, ölümünü, dirilişini ve dönüşünü gün be gün varlığımızın merkezindeki odak noktası ve yaptığımız ahlâki seçimler için temel bir dayanak haline getirmeyi nasıl öğrenebiliriz?
PAZARTESİ
17 Nisan
Vahiy Kitapçığındaki Tapınak Motifi
İki temel ayrıma ek olarak, Vahiy kitapçığının İbrani tapınağının çevresine inşa edilmiş yapısal bir katmanı daha vardır. Bu tapınak motifi iki temel ayrımın herhangi biriyle sınırlanmamıştır, her ikisinin de içinde mevcuttur.
Dünyasal tapınakta faaliyet avluda, hayvanların kesildiği yakmalık sunu sunağında başlar. Hayvanın Çarmıhın simgesi olarak ölmesinden sonra rahip, İsa’nın göğe yükseldikten sonra göksel tapınakta yaptığı hizmetin bir örneği olan tapınağın ilk bölmesine girerdi. Bu, İsa’nın altın kandilliklerin arasında yürümesiyle temsil edilmektedir (Va. 1:13).
Vahiy 4:1, 2 ayetlerini oku. Açık kapı neyi temsil ediyor? Sahne nerede geçiyor? Ayrıca bkz. Elç. 2:33; 5:31; Ef. 1:20; İbr. 10:12, 13; Mez. 110:1; Va. 12:5.
Mesih, göğe yükselişinin hemen ardından, göksel tapınaktaki Kutsal Yer’e işte bu ilk açık kapıdan girerek görevine başlamıştır. Vahiy kitapçığında İsa’yı ilk gördüğümüz yer, altın kandilliklerin önünde ayakta durduğu dünyasal tapınağın ilk bölmesidir (bkz. Va. 1:10–18).
Vahiy 11:19 ayetini oku. Göksel tapınak açılırken, Yuhanna’nın dünyasal tapınağın ikinci bölmesinde bulunan (bkz. Lev. 16:12–14) Allah’ın ahit sandığını görmesinin önemi nedir?
Ahit sandığının göksel tapınaktaki görüntüsü, tartışmasız En Kutsal Yer’e ya da göksel tapınağın ikinci bölmesine göndermedir. Vahiy kitapçığında sadece İsa’nın iki bölmeli hizmetini değil, aynı zamanda hayatî ve teselli edici bir gerçek olan gökteki ve yeryüzündeki olayların birbiriyle bağlantılı olduğunu da görüyoruz. Geçmişin denemeleri ve Vahiy kitapçığında anlatılan son günler arasındayken bile şu güvenceye sahip olabiliriz: “tüm gök, bir halkı Rabb’in hazırlık gününde ayakta durabilmek üzere hazırlamakla meşguldür. Gök ve yeryüzü arasındaki bağlantı çok yakın gibi görünüyor.”—Ellen G. White, My Life Today [Bugünkü Hayatım], s.307.
SALI
18 Nisan
Vahiy Kitapçığında İsa: Birinci Bölüm
Yapısından içeriğine, Vahiy kitapçığındaki her şeyin bir tek amacı vardır: İsa Mesih’i açıklamak.
Kitapçığın ilk cümlesinin “İsa Mesih’in vahyidir [açıklamasıdır]” (Apokalipsis Yesû Hristû) olmasının sebebi budur. Bu genelde ya (1) “İsa Mesih’ten gelen vahiy;” ya da (2) “İsa Mesih hakkında vahiy” olarak anlaşılır (Va. 1:2). Onun bir “vahiy” (açıklama) olması, Vahiy’i anlamanın çok zor olduğunu söyleyenlere karşı bir savdır. Rab bu kitapçığın okuyanlar tarafından anlaşılmasını amaçlamasaydı, onu Kutsal Kitap’a niye dahil etmiş olsun ki?
Vahiy 1:1–8 ayetlerini oku. Bu ayetler İsa hakkında bize ne öğretiyor?
Vahiy’de Mesih “dünya krallarına egemen olan” (Va. 1:5) olarak tanıtılıyor ve kitapçığın sonuna doğru da “Kralların Kralı” olarak tasvir ediliyor (Va. 19:16). Buradaki iyi haber, yeryüzündeki tüm kaos ve karmaşanın arasında, her şeyin sevgi dolu Rabbimiz ve Kurtarıcımız’ın kontrolünde olduğu güvencesine sahip olabileceğimizdir.
Vahiy 1:5 ayetinde bize Mesih’in Kurtarıcı olduğuna ilişkin açık bir işaret verilmiştir. “Bizi seven, kanıyla bizi günahlarımızdan özgür kılmış... olan Mesih’in” kısmı O’nun çarmıhtaki kefaret edici ölümüne işaret eder. O bizi aklamakla kalmadı, aynı zamanda kutsadı da (1Ko. 6:11). Bunun gibi ayetlerde kurtuluş güvencesi bulabiliriz, çünkü bizi günahlarımızdan arındıran Kişi’nin İsa olduğunu gösterir. Bunu biz kendi başımıza kesinlikle yapamayız.
Vahiy 1:7 ayetini oku. Bu ayet bize İsa hakkında ne öğretiyor?
Tüm Hristiyan inancının merkezinde Mesih’in “bulutlar içinde” döneceğine ilişkin vaat vardır. İsa yeniden gelecek; bu tüm dünyanın şahitlik edeceği gerçek bir dönüş olacak; O’nun dönüşü acıya, kargaşaya, bu dünyanın yıkımına kesin olarak son verecek ve sonsuzluğa dair tüm vaatlerin gerçekleşmesini müjdeleyecek.
Vahiy 1:8 ayeti bize İsa hakkında ne öğretiyor? Bu ayette, karşılaştığımız her denemede bizi teselli edecek nasıl bir umut bulabiliriz?
ÇARŞAMBA
19 Nisan
Vahiy Kitapçığında İsa: İkinci Bölüm
Vahiy 1:10–18 ayetlerini oku. İsa orada Kendisiyle ilgili ne söylüyor?
Bu ayetlerde İsa göksel tapınağın ilk bölmesinde ayakta dururken karşımıza çıkıyor. O’nun bu sahnede ortaya çıkışı o kadar ihtişamlı ki, Yuhanna korku içinde O’nun ayaklarının dibine yığılıyor. Her zaman teselli edici olan İsa ona korkmamasını söylüyor ve ardından Kendisinin Tanrı olarak ezelî ve ebedî varlığına atıfta bulunarak, Alfa ve Omega, İlk ve Son olduğunu bildiriyor. Daha sonra ölümünden, dirilişinden ve dirilişinin getirdiği umuttan bahsediyor. “Ölümün ve ölüler diyarının” anahtarları İsa’dadır. Başka bir deyişle, İsa burada Yuhanna’ya, erkek kardeşi öldüğü zaman Marta’ya söylediği ve yine Yuhanna’nın kaydettiği aynı şeyi söylüyor: “Diriliş ve yaşam Ben’im. Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve Bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?” (Yuhanna 11:25, 26).
Marta aracılığıyla ve şimdi de Yuhanna aracılığıyla, İsa bize Hristiyan inancının zirvesi olan diriliş umudunu gösteriyor. Bu umut olmasa başka ne umudumuz kalır ki?
Vahiy 22:7, 12, 13 ayetlerini oku. Bu ayetler de İsa hakkında neyi ortaya çıkartıyor?
“Mesih İsa Alfa ve Omega’dır, Eski Ahit’in Yaratılış’ı, Yeni Ahit’in Vahiy’idir. İkisi de Mesih’te birleşir. Adem ve Allah, Şeytan’ın ayartılarını yenip Adem’in utanç verici başarısızlığının ve düşüşünün fidyesini ödeyen ikinci Adem’in itaati ile barıştırılmıştır.”—Ellen G. White Yorumları, The SDA Bible Commentary [Yedinci Gün Adventist Kutsal Kitap Şerhi] , 6. Cilt, s. 1092. Evet, İsa başlangıç ve sondur. O bizi başlangıçta yarattı, sonda da yeniden yaratacaktır.
Başından sonuna, bize sadece tarihi değil, son zaman olaylarını da anlattığı üzere, Vahiy kitapçığı hâlâ Apokalipsis Yesû Hristû, yani İsa Mesih’in Vahyi’dir. Yine, son zaman olaylarıyla ilgili yapacağımız tüm çalışmalarda, İsa Mesih her şeyin merkezinde olmalıdır.
Günlük hayatımızda İsa Mesih’i yaşamımızın merkezinde tutmak için neler yapmalıyız?
PERŞEMBE
20 Nisan
EK ÇALIŞMA: “Vahiy’de, Allah’ın derin şeyleri resmedilmektedir. İlhamla yazılmış sayfalarına verilen ad, ‘Vahiy’, yani açıklama, onun mühürlü bir kitap olduğu ifadesiyle çelişmektedir. Açıklama, bir şeyin ifşa edilmesi demektir. Rabb’in Kendisi bu kitapta yer alan sırları kuluna açıklamıştır, ve bunların herkesin incelemesine açık olmalarını amaçlamaktadır. Onun gerçekleri, Yuhanna’nın zamanında yaşayanlar gibi, dünya tarihinin son zamanlarında yaşayanlara da bildirilmektedir. Bu peygamberlik sözünde resmedilen bazı sahneler geçmişte yaşanmıştır, bazıları şu anda meydana gelmektedir; bazıları karanlığın güçleri ile göğün Önderi arasındaki büyük çatışmayı gözler önüne sermekte, bazıları ise kurtarılanların yenilenen yeryüzünde yaşadıkları zaferleri ve sevinçleri ortaya koymaktadır.”—Ellen G. White, Elçilerin İşleri, s. 541, 542.
Bu hafta incelediğimiz ayetler, kitapçığın gerek başındaki, gerekse sonundakiler, Vahiy’in ne kadar büyük bir kısmının İsa hakkında olduğunu ortaya koyuyor. Tarihsel olaylara dair Eski Ahit’ten yapılan onca alıntıyla bile, Vahiy kitapçığı Rabbimiz İsa hakkında bize daha fazla şey öğretiyor. Vahiy kitapçığında O’nunla ilgili daha fazla bilgi için ayrıca 3:14; 5:5, 6; 7:14; 19:11–16 ayetlerine bakın. Bu ayetleri bir araya getirdiğimizde, İsa’nın ve O’nun takipçileri olduğunu iddia eden bizim için ne ifade etmesi gerektiğinin güçlü bir ifadesiyle karşılaşıyoruz.
TARTIŞMA SORULARI:
Yeni Ahit’te baştan sona sürekli Eski Ahit’e atıfta bulunulduğu gerçeği bizim için ne ifade ediyor? Bu bize Kutsal Yazı’nın inancımızdaki merkezîliği ve Allah’ın Sözü’nü ne kadar ciddiye almamız gerektiği hakkında ne anlatmalı? Kutsal Yazılar’ın bireysel yaşamımızda ve kilisenin yaşamındaki yetkisini azaltmaya yönelik tüm girişimlerden kendimizi nasıl koruyabiliriz?
Vahiy kitapçığını gözden geçir ve özellikle İsa’dan bahseden bulabildiğin kadar çok ayeti not et. Derste, bu ayetleri yüksek sesle oku. Bu ayetler Rabb’in doğası, işleri, gücü ve karakteri hakkında başka neler ortaya koyuyor? Bu ayetlerin ortaya koyduğu gerçekler seni nasıl teselli ediyor?
Ölümün dünyasında, ölülerin dirilişi vaadinden umut ve teselli bulmayı nasıl öğrenebiliriz?
CUMA
21 Nisan
‘Küçük Bir Kadın’
Vanessa Rocha
2016 yılında, Yedinci Gün Adventist yönetimi, Ruanda’da, eşi benzeri görülmemiş, toplamda 110,000 vaftizle sonuçlanan bir müjdecilik faaliyeti kapsamında, bir Adventist Üniversitesi’ndeki toplantılara önderlik etmem için beni görevlendirmişti.
Toplantıların sonucunda 173 genç vaftiz edildi. Sonrasına pastör yanıma geldi.
“Mademki artık arkadaşız, bunu sana söyleyebilirim,” dedi. “Bölgeme Amerikalı bir vaizin geleceğini söylediklerinde çok heyecanlandım. Heybetli, güçlü, uzun boylu, beyaz bir adam bekliyordum. Fakat küçük bir kadın olan seni konuşmacımız olarak gösterdiklerinde, açıkçası hayal kırıklığına uğradım. Bu yüzden beklentilerimi de düşük tuttum. Sevgili vaiz kardeşim, kıt imanımdan dolayı senden özür diliyorum. Sen bu okulda hiçbirimizin yapamadığı bir iş yaptın.”
Açıkçası benim yaptığım pek bir şey yoktu. Ama istekli bir yüreğiniz olduğunda, Tanrı olağanüstü işler yapıyordu. Ruanda’daki görevin bu kadar başarılı olmasını sağlayan neydi peki? Cevabı çok basit: Toplam Üye Katılımı yani İsa’yı anlatma işinde bütün kilise üyelerinin kendi payına düşeni yapması.
Oradayken, yerel kilise üyelerinin de, toplumlarına ulaşmayı bireysel ödevleri kabul ettiklerini fark ettim. Müjdeciliğin sadece pastörlerin görevi olduğu fikrini bir tarafa bırakmışlardı. Üyelerin hiçbiri müjdecilik için eğitim almamıştı. Mesih’in kurtarmaya geldiği insanlara ulaşmak için sadece Tanrı vergisi yeteneklerini kullanıyorlardı. İsa’nın çok yakında geleceğini ve biz Adventistlerin daha yüce bir çağrı aldığını fark etmişlerdi o kadar. “Rab, buradayım, beni gönder,” diyorlardı.
“Vanessa, yıllardır kilisedeyim ve daha önce kilisenin böyle bir şey yaptığına şahit olmamıştım. Ama şimdi anlıyorum ki kilisede beklemek zorunda değilim. Her şey bir tek kişi ile başlıyor. O kişi ben olabilirim,” diyen genç yaşlı pek çok Ruandalı’yla tanıştım.
Bir genç yanıma gelip, “Ben bir vaiz değilim. Şarkıcı da değilim. Ama bir sürü arkadaşım var ve beni dinliyorlar. Benim yaşamım bir vaaz olacak. Bu müjdecilik toplantılarında öğrendiklerim sayesinde Kutsal Kitap dersleri vermeye başlayacağım,” dedi.
İsa’nın ve on iki öğrencisinin dünyayı üç yıl içinde değiştirdiği gibi, kilise üyelerinin bu samimiyeti de Ruanda’yı değiştirdi. Yerel kiliselerimizde de bu şekilde üyelerin topluca müjdeleme faaliyetine katılmasını sağlayabilsek, ne kadar daha fazlasını yapabiliriz? İsa’yı ne kadar daha çabuk görebiliriz?
Vanessa Rocha, 23, bir Kutsal Kitap öğretmeni ve güney Kaliforniya’da bir müzisyen.
*21–27 Nisan
Kurtuluş ve Son Zaman
Sebt Günü
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Yuhanna 14:9; Sef. 3:17; Yu. 1:1–3; Rom. 8:38, 39; Mez. 91:15, 16; Va. 14:6, 7; Ef. 1:4, 5.
HATIRLAMA METNİ: “Tanrı’yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlu’nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.” (1Yu. 4:10).
Hristiyanlık ve diğer dinler arasındaki büyüleyici ve aynı zamanda çok önemli fark şudur; diğerleri, kurucularının onlara öğrettiklerini vurgularlar, onlar için yaptıklarını değil. Çünkü kurucuları onlar için ne yapmış olursa olsun, bu onları kurtarmak için yeterli değildir. Tüm bu liderlerin tek yapabildiği, insanlara kendilerini nasıl “kurtarabileceklerini” öğretmekti.
Buna karşı, Hristiyanlar sadece İsa’nın öğrettiklerini değil, aynı zamanda yaptığını da vurgular çünkü Mesih’in yaptığı bizim kurtuluşumuzu sağlayacak olan yegâne gerçektir. Mesih’in insan bedeni alması (Rom. 8:3), Çarmıhtaki ölümü (Rom. 5:8), dirilişi (1Pe. 1:3) ve gökteki görevi (İbr. 7:25)– sadece bu eylemleri bizi kurtaracaktır. Kesinlikle bizim içimizdeki herhangi şey değil. “İnsandaki tüm iyi, onurlu, kutsal ve güzel şeyleri bir araya getirip, Allah’ın meleklerine insan canının kurtuluşunda bir rol almak için başvuruda bulunsanız, teklif ihanet olarak görülüp reddedilirdi.”—Ellen G. White, Faith and Works [İman ve İşler], s. 24.
Bu harika gerçek özellikle de son günlerin tehlikeleri ve aldatmacaları içinde bizim için çok önemlidir.
*28 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
- DERS
22 Nisan
Baba’nın Sevgisi
Çarmıhtan kısa bir süre önce, İsa çok yakınındakilerle insanların Kendisi aracılığıyla nasıl Baba’ya ulaşabilecekleri hakkında konuşuyordu. O esnada Filipus şöyle dedi: “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” (Yu. 14:8)
İsa Filipus’a ne cevap verdi? Yuhanna 14:9. Cevabı bize Baba hakkında ne öğretiyor? Allah hakkındaki hangi yanlış fikirlere açıklık getiriyor?
Bazıları, merhamet, lütuf ve af dolu olan Yeni Ahit’in Tanrısı’na kıyasla Eski Ahit’in Tanrısı’nın adalet Tanrısı olduğunu söylüyorlar. Böylece ikisi arasında aslında geçersiz olan bir ayrım yapıyorlar. Hem Eski, hem de Yeni Ahit’teki Tanrı, aynı karaktere sahip aynı Allah’tır.
Mesih’in bu dünyaya geliş sebeplerinden biri de Baba Allah hakkındaki gerçeği ifşa etmektir. Yüzyıllar boyunca, sadece putperest uluslarda değil, aynı zamanda Allah’ın seçilmiş halkı içinde de, O ve O’nun karakteri hakkında çok yanlış fikirler yayıldı durdu. “Yeryüzü Allah’ın yanlış anlaşılmasıyla karardı. Kasvetli karanlıkların aydınlatılması ve dünyanın Allah’a geri getirilebilmesi için, Şeytan’ın aldatıcı gücü kırılmalıydı.”–Ellen G. White, Çağların Arzusu, s. 22 [Sevgi Öğretmeni, s. 16] İsa’nın yeryüzüne gelmesinin sebeplerinden bazıları da bunlardı.
Allah değişmez. Eski Ahit’te bahsedilen olaylar etrafındaki tüm gerçeklerden haberdar olsaydık, Allah’ı Eski Ahit’te de aynı Yeni Ahit’teki kadar merhametli olarak görürdük. Kutsal Yazı şöyle beyan eder: “Allah sevgidir” (1Yu. 4:8) ve Allah değişmez. “İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır” (İbr. 13:8).
Ayrıca şunu da unutmayın, çarmıha gerilmiş olan Eski Ahit’in Tanrısı’dır.
Bu Tanrı aynı zamanda acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı’dır (Çık. 34:6, 7). Allah’ın sevgisi tükenmez (Mez. 143:8) ve sevgisine umut bağlayanlardan hoşlanır (Mez. 147:11). Allah’ın insanlara esenlik ve umut vermek için tasarıları var (Yer. 29:11). O sevgisiyle, bir daha azarlamayacak, fakat halkı için ezgilerle coşacak (Sef. 3:17). Bunlar ve çok daha fazlası Baba Allah’ın gerçekte nasıl olduğunun göstergesi.
İsa’nın Baba Allah’ı temsil ettiği gerçeğini düşün. Bu özellikle de bazen Allah’tan korkanlar için neden umut dolu ve harika bir gerçek?
PAZAR
23 Nisan
Mesih’in Sevgisi
Günah insan neslini Allah’tan ayırdı; aralarında derin bir uçurum oluştu ve bu uçurum kapanmadığı sürece insanoğlu ebedî yıkıma mahkûmdu. Uçurum büyük ve tehlikeliydi. Günah sorununu çözmek, adil ve kutsal Allah ile günahkâr insanlığı birleştirmek için tek kelimeyle mucizevi bir şey olması gerekiyordu. Allah’la birlikte olan sonsuz olan Kişi’nin, Allah kadar ilahî olan Kişi’nin bizzat insan olması ve insanlığında bizim günahlarımız için Kendisini kurban olarak sunması gerekti.
Yuhanna 1:1–3, 14 ve Filipililer 2:5–8 ayetlerini oku. Bu ayetler İsa’nın kim olduğu hakkında bize ne öğretiyor?
Mesih sonsuzdu ve varlığı hiçbir şeye ya da hiç kimseye bağlı değildi. O, Allah’ın sadece dıştan görünüşü değil, Allah’ın ta kendisiydi Öz doğası ilahî ve sonsuzdu. İsa bu ilahîliğini sürdürdü, ancak insan bedeninde yasayı tutmak ve yasayı çiğneyenlerin hepsi (yani hepimiz) için Vekil olarak ölmek amacıyla bir insan oldu (Rom. 3:23).
Mesih, diğer insanlardan farksız bir insan oldu. Allah’ın yasasını kendi içsel ilahî gücüyle değil, tüm insanların kullanabileceği aynı dış ilahî güce dayanarak tuttu.
İsa tümüyle Tanrı’ydı ve tümüyle insandı. Bu, “güçlü sözüyle her şeyi devam ettiren” (İbr. 1:3) Kişi’nin, “yemlikte yatan bebek” (Luka 2:16) olarak bulunan aynı Kişi olduğu anlamına geliyor. Bu, “her şeyden önce var olan O’dur ve her şey varlığını O’nda sürdürmektedir” (Kol. 1:17) ayetinde bahsedilen Kişi ile, “bilgelikte ve boyda gelişen” (Luka 2:52) insan çocuğun aynı Kişi olduğu anlamına geliyor. Bu, “var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı” (Yu. 1:3) denilen Kişi ile, “çarmıha gerilerek öldürülen” (Elç. 5:30) Kişi’nin aynı Kişi olduğu anlamına geliyor.
Tüm bunlar Mesih’in bize beslediği sevgiyi ortaya koyuyorsa ve Mesih’in bize beslediği sevgi Baba’nın bize beslediği sevginin bir tezahürüyse, sevinçli ve müteşekkir olmak için çok fazla sebebimiz olduğuna ne şüphe!
Romalılar 8:38, 39 ayetlerini oku. Bugünkü derste okuduklarımız, Pavlus’un bu ayette bize söylediklerine güvenmemiz için ne çeşit güçlü nedenler ortaya koyuyor?
PAZARTESİ
24 Nisan
Ruh’un Sevgisi
Kutsal Ruh da neredeyse Baba kadar yanlış anlaşılmıştır. Bazı ilahiyatçılar Ruh’u Baba ile Oğul arasındaki sevgi olarak tasavvur ediyorlardı. Başka bir deyişle, Ruh sadece Baba ile Oğul arasındaki duygusal yakınlıktı. Bu, Ruh’un Tanrılığın bir üyesi olmaktan çıkartılıp, iki üyesi arasındaki ilişkiye indirgenmesi anlamına geliyor.
Ama Kutsal Yazı O’nun kişiliğini kanıtlıyor. Hristiyanlar Baba ve Oğul’un yanı sıra O’nun adıyla vaftiz ediliyor. (Mat. 28:19) Ruh Mesih’i yüceltiyor (Yu. 16:14). Ruh, insanları ikna ediyor (Yu. 16:8). Kederlenebiliyor (Ef. 4:30). O bir Tesellici (Yu. 14:16, Candemİr), Yardımcı (KK), Rehber (İngilizce çeviri, RSV). Öğretiyor (Luka 12:12), aracılık ediyor (Rom. 8:26) ve kutsal kılıyor (1Pe. 1:2). Mesih, Ruh’un insanları gerçeğe yönelttiğini söyledi (Yu. 16:13).
Kısaca, Kutsal Ruh Allah’tır, aynı Baba’nın ve Oğul’un olduğu gibi. Birlikte, onlar Tek Tanrı’dır.
Ruh’un her yaptığı ilahî sevgiyi ortaya koyuyor. Peki yaptıklarından bazıları nelerdir? Luka 12:12, Yu. 16:8–13, Elç. 13:2.
Kutsal Ruh’un Allah olduğunun en büyük kanıtı, Mesih’in beden almasıdır. İsa, Kutsal Ruh’tan doğdu (Mat. 1:20). Yalnızca Allah bu şekilde “yaratabilir.”
Kutsal Ruh, Mesih için iki zıt mucize gerçekleştirmeye muktedir. Önce, O, her yerde mevcut olan Mesih’i Meryem’in rahmine yerleştirdi. Mesih, insan bedeninde, bu bedenle kısıtlı olarak, göğe yükseldi. İkinci olarak, başka bir açıklanamaz mucizeyle, Ruh insanlığıyla sınırlı Mesih’i getirip yeryüzündeki tüm Hristiyanlar için mevcut hale getirir.
Yani, Kutsal Ruh, Baba ve Oğul ile birlikte, bizim için çalışıyor. “Tanrılık insan nesline karşı merhametle dolup taşıyordu, böylece Baba, Oğul ve Kutsal Ruh Kendilerini kurtuluş planını tasarlamaya verdiler.”—Ellen G. White, Counsels on Health [Sağlık Üzerine Öğütler], s. 222.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh bizi eşit derecede seviyorlar ve bizi kurtararak Allah’ın ebedî krallığına getirmek için çalışıyorlar. Öyleyse biz bu denli büyük bir kurtuluşu nasıl ihmal ederiz?
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un bizim ebedî iyiliğimiz için çalışıyor olmasından ne kadar teselli bulabiliriz?
SALI
25 Nisan
Kurtuluş Güvencesi
Bazı Yedinci Gün Adventistleri ‘acaba kurtarılacak mıyım’ diye düşünüyor. Güvenceden yoksunlar ve sonsuz hayat ile ilgili geleceklerini bilmek için yanıp tutuşuyorlar. Yeterince iyi olmak için sıkı çalışmalarına rağmen, yetersiz kaldıklarını biliyorlar. Kendi içlerine bakıyorlar ve yaşam serüvenlerinde kendilerini cesaretlendirecek çok az şey buluyorlar
İsa’nın kişiliği ile kendimizinki arasındaki muazzam uçurumu görüp, “yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır” (Mat. 7:14), gibi ayetleri okudukça, hangimizin başaracağımızdan şüphe ettiğimiz anlar olmuyor ki?
Son zamanlara hazırlanmak için, insanların bugün kurtuluş güvencesine ihtiyacı var. Gelecekle korkusuzca yüzleşmek için kurtuluş gerçeğiyle sevinmeleri gerekiyor. Çünkü, gördüğümüz gibi Tanrılığın tüm yaşayan Şahısları bizi kurtarmak için çalışıyorlar. O yüzden biz de kendi kurtuluşumuzun güvencesiyle yaşayabiliriz ve yaşamalıyız.
Aşağıdaki ayetleri oku. Bu ayetlerde kurtuluşa dair ve Allah’ın bizim için yaptıklarına ve yapmayı vaat ettiklerine dair hangi güvenceler ve umutlar veriliyor?
Mez. 91:15, 16
Yoel 2:31, 32
Yuhanna 10:28
Rom. 10:9–13
1Yu. 5:11–13
Bizden istenen, hatta bize emredilen kutsal hayatlar yaşamamızdır, fakat bu hayatlar Mesih tarafından kurtarılmış olmanın sonucudur, bu kurtuluşu kazanmak için araç değil. Ölüm pahasına sadık olmamız gerekiyorsa da, her zaman kurtuluş için tek umudumuz olarak verilen bu armağana dayanmalıyız. Allah’ın halkı son günlerde sadık ve itaatkâr olacak. Bu, Mesih’in onlar için yaptığının güvencesinden kaynaklanan bir sadakat ve itaat.
ÇARŞAMBA
26 Nisan
Sonsuza Dek Kalıcı Olan Müjde
Vahiy 14:6, 7 ayetlerini oku. “Sonsuza dek kalıcı olan müjde” nedir?
Müjde’den burada “sonsuza dek kalıcı” olarak bahsediliyor. Allah’ın değişmediğine dair bir kanıt daha. Değişmeyen Allah’ın, değişmeyen bir müjdesi var. Sonsuza dek kalıcı olan bu müjde, onu kabul etmek isteyenlere güvence veriyor. Müjde, Allah’ın değişmeyen sevgisini anlatıyor ve dünyaya ulaşması gereken mesaj da tam olarak bu. Herkesin bunu duyma fırsatına sahip olması gerek, o yüzden Allah Kendi halkına onu yaymalarını söylüyor.
“O kendi önünde sevgide kutsal ve kusursuz olmamız için dünyanın kuruluşundan önce bizi Mesih’te seçti. Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca İsa Mesih aracılığıyla kendisine oğullar olalım diye bizi önceden belirledi” (Ef. 1:4, 5). Bu ayet, müjdenin gerçekten ne kadar “sonsuz” olduğuna dair bize başka ne anlatıyor?
“Dünyanın kuruluşundan önce” bizi Mesih’te seçti. “Sonsuz” müjdenin böylesi! Daha bu dünyanın Yaratılış’ından önce, Allah bizim O’nda kurtulmamızı tasarlamış.
Buradaki bazı sözcüklere bakın: “seçti,” “önceden belirledi,” “iyi amacı,” “oğullar.” Bu iki ayette Allah’ın “Kendisi’nde” sonsuz hayat bulmamızı istediğinin ne kadar vurgulandığına bir bakın. Allah’ın tüm bunu ta başlangıçtan seçmiş olduğu gerçeği (ayrıca bkz. 2Se. 2:13, 2Ti. 1:9), açıkça O’nun lütfuna işaret ediyor ve kurtuluşumuzun bizim yapabileceğimiz herhangi bir şeyden ya da herhangi bir varlığın liyakatinden kaynaklanamayacağını, sadece Allah’ın kendi sevgi dolu kişiliğinden kaynaklandığını gösteriyor. Daha var olmamızdan bile önce, O’nda kurtulmak üzere seçildiysek, kurtuluş nasıl olur da bizim yapabileceğimiz herhangi şey sayesinde olabilir? Onu ya kabul edeceğiz ya da reddedeceğiz.
Peki bu seçim, seçilenlerin hayatında ne şekilde ortaya kondu? “Kendi önünde sevgide kutsal ve kusursuz olmamız için” (Ef.1:4). İşte biz bunun için de seçildik.
Biz, Mesih’in dönüşünden önce son zaman mesajının bir parçası olarak, “sonsuza dek kalıcı olan müjde”yi dünyaya yaymaya çağrıldık. Neden “sonsuza dek kalıcı olan müjde” gerçeğini başkalarıyla paylaşmadan önce bilmeli ve kendi hayatımızda tecrübe etmeliyiz?
PERŞEMBE
27 Nisan
EK ÇALIŞMA: Kurtuluş güvencesine sahip olabiliriz ama bu konuda haddimizi de bilmeliyiz. Sahte kurtuluş güvencesi diye bir şey var mı? Tabi ki var ve İsa o konuda şu sözlerle uyarıda bulundu: “Bana, ‘Ya Rab, ya Rab!’ diye seslenen herkes Göklerin Egemenliği’ne girmeyecek. Ancak göklerdeki Babam’ın isteğini yerine getiren girecektir. O gün birçokları bana diyecek ki, ‘Ya Rab, ya Rab! Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı?’ O zaman ben de onlara açıkça, ‘Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar!’ diyeceğim.” (Mat. 7:21–23).
Bu kişiler iki ölümcül hata yapmışlardır. Birincisi, Rabb’in adıyla harika işler yapmış olmalarına rağmen, Rabb’in isteğini yerine getirmediler, yani O’nun yasasına itaat etmediler. İsa “Uzak durun benden,” ey “günahsız olmayanlar” ya da ey “hatasız olmayanlar” veya “mükemmel olamayanlar” demedi. Bunun yerine onları “kanunsuzluk işleyenler” (Candemİr) ya da “yasayı hiçe sayanlar” (Cosmades) olarak tanımladı, bu ifadeler “yasasız” anlamındaki anomian sözcüğünün karşılığıdır. İkinci olarak, kendilerine ve başardıkları işlere yaptıkları vurguya dikkat edin: Biz bunu senin adınla yapmadık mı? Ya da biz şunu senin adınla yapmadık mı? Ya da, biz şu diğer şeyi ve her şeyi senin adınla yapmadık mı? Hadi ama! Allah’ın önünde kendilerini haklı çıkarmak için yaptıkları işleri öne sürdüklerine göre, Mesih’ten çok fazla uzaklaşmış olmalılar. Bizi kurtaracak olan işler, sadece bize iman aracılığıyla verilmiş olan Mesih’in işleridir. Bizim güvencemiz, kendimizde ya da kendi işlerimizde değil, yalnızca Mesih’in bizim için yaptığındadır. Güvence mi istiyorsunuz? Allah’ın yasasına itaat edin ve sadece İsa’nın doğruluğundaki erdemlere güvenin, böylece ihtiyacınız olan tüm güvenceye sahip olacaksınız.
TARTIŞMA SORULARI:
Martin Luther’in şöyle dediği bildirilmiştir: “Kendime baktığımda, kurtarılabileceğime inanamıyorum. İsa’ya baktığımdaysa kayıp olabileceğime inanamıyorum.” Bu sözlerde ne derin bir bilgelik saklı. Bu cümleyi her zaman gözümüzün önünde bulundurmak neden çok iyi bir fikir?
Daha dünya bile kurulmadan önce bizim kurtuluş için seçilmiş olmamız konusunu biraz daha düşün. Bu gerçek neden herkesin kurtarılacağı anlamına gelmiyor? Eğer insanlar kurtarılmayacaksa, bu Allah onları seçmediği için mi, yoksa o kişilerin yaptığı tercihler yüzünden mi olacak? Bu soruyu sınıfta tartışın.
Büyük mücadele senaryosu gerçeği, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un sevdiği bir dünyada bile var olan kötülük gerçeği ile mücadele etmemizde bize nasıl yardımcı olabilir?
CUMA
28 Nisan
Tanrı’yı Tanıtmak
Andrew McChesney, Adventist Misyonu
Bir cenazede, iş arkadaşıyla ayak üstü bir sohbet ederken, arkadaşı iş idarecisi ve bir Adventist olan David Kim’e hafta sonları en çok ne yapmaktan hoşlandığını sordu.
“Kiliseye gidiyorum ve ailemle vakit geçiriyorum,” diye cevapladı David.
İş arkadaşı, kendisinin de ailesiyle vakit geçirmeyi sevdiğini söyledi. David onun inanç hakkında konuşmak istemediğini hemen fark etmişti.
İki adam aileleri hakkında sohbet ettiler. Sonra David, “Aile hakkında bir süredir konuşuyoruz, peki ya inanç?” diye sordu.
İş arkadaşı çabucak cevap verdi, “Ben ateistim.”
“Neden ateistsin?” diye sordu David.
İlerleyen sohbet, cenazeye katılanlar içinden başkalarının da konuya dahil olmasını sağlayınca, David’in Kutsal Kitap dersleriyle sonuçlanmasını umut ettiği tohumlar ekilmiş oldu.
David, Tanrı’yı sıradan bir konuşmaya dahil etmenin kolay olduğunu söylüyor. İşte kendisine her gün sorulan sorulara verdiği yanıtlardan bazıları:
* Hafta sonu nasıldı? Müthiş bir hafta sonu geçirdim! Cumartesi günü kiliseye, Pazar günü süper markete gittik.
* Eşinle nasıl tanıştınız? Şikago’daki bir kilisede tanıştık.
* Hala çello çalıyor musun? Eskisi kadar değil ama oğluma öğretiyorum. Ayrıca Daniel ve Vahiy kitaplarını konu alan enteresan bir albüm yapmak isteyen Hıristiyan bir şarkıcıyla da iletişim halindeyiz.
* Eğlenmek için neler yapıyorsunuz? Boş vaktimin çoğunu ailem ve inancım ile ilgili etkinliklerle harcıyorum.
* İş ve özel hayatındaki dengeyi kurabilmek için arzuların ve hırslarınla nasıl başa çıkıyorsun? Bu gerçek bir zorluk olabilir –bu konudaki fikrini de bilmiyorum ama– bana en çok yardımcı olan şeylerden biri ettiğim dualar.
* İş hayatında başarılı olmak için bana önerebileceğin bir şey var mı? En yararlı bulduğum şey her sabah duaya vakit ayırmak ve Kutsal Kitap okumak. Bu benim her güne büyük resme odaklanarak başlamamı sağlıyor.
David kendisini bir olta balıkçısına benzetiyor.
“Olta balıkçıları sadece oltayı atarlar,” diyor David. “Yemi atıyor ve aç balıkların oltaya gelmesini izliyorum.”
Bu yöntemler sayesinde, David’in iş arkadaşları içinden Tanrı hakkında daha fazlasını öğrenmek isteyen bir çokları oldu. Haftada iki, hatta bazen dört Kutsal Kitap dersi veriyor David. İş arkadaşlarından ikisi vaftiz oldu bile.
David Kim, iş hayatında bir yönetici ve bir Yedinci Gün Adventistidir. Aynı zamanda da Adventist mesajını zenginlere, materyalistlere ve iyi eğitimlilere ulaştırmayı amaçlayan bir organizasyon olan Nicodemus Topluluğu’nın kurucusudur.
*28 Nisan–6 Mayıs
Mesih Göksel Tapınakta
Sebt Günü
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Rom. 8:3, Yu. 1:29, Va. 5:12, İbr. 7:1–28, 9:11–15, Lev. 16:13, İbr. 9:20–23.
HATIRLAMA METNİ: “Tanrı O’nu pek çok yükseltti ve O’na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün” (Filipililer 2:9, 10)
Göksel tapınaktaki İsa’dan bahseden İbraniler kitapçığı şöyle der: “Melkisedek düzeni uyarınca sonsuza dek başkâhin olan İsa oraya uğrumuza öncü olarak girdi” (İbr. 6:20).
Kutsal Yazılar, özellikle de Yeni Ahit, Mesih’in yeryüzünde bizim için kurbanlık görevini tamamladıktan sonra, göksel tapınakta başrahibimiz olarak üstlendiği rol konusunda çok açıktır.
Bu hafta Mesih’in göksel tapınaktaki hizmetini araştıracağız. O’nun şefaat işi, halkının son zamana hazırlanması için çok önemlidir. O yüzden bize şu çok değerli öğüt verilmiştir: “Tapınak ve araştırıcı yargılama konusu, Allah halkı tarafından açıkça anlaşılmalıdır. Herkes, yüce Başrahipleri’nin konumu ve işi hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Aksi halde bu zamanda zaruri olan imanı yaşamaları ya da Allah’ın onlar için uygun gördüğü konuma gelmeleri imkânsız olacaktır.”—Ellen G. White, The Great Controversy [Büyük Mücadele], s.488 [Allah ve Şeytan Arasındaki Savaş, s. 492].
Mesih göksel tapınakta bizim için ne yapıyor ve özellikle son günlerde bizim bu konuyu anlamamız neden çok önemli?
*5 Mayıs Sebt Gününe hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
- DERS
29 Nisan
Yüce Kurban
Mesih’in yüce kurbanlığını incelemek, imanlıların son zamana hazırlanması için çok önemlidir. İnsanlar genelde önlerindeki hedefe bakarlar ve bu mantıklıdır da; ama aynı zamanda hedefin arkalarında kaldığını fark etmeleri de iyidir. Golgota’dan bahsediyoruz. Burada İsa’nın bizim için ulaştığı hedef, mutlaktır, sondur ve aynı zamanda önümüzdeki hedefe de açıklık getirir.
Romalılar 8:3, 1. Timoteos 1:17, 6:16, 1. Korintliler 15:53 ayetlerini oku. Allah, Oğlu’nu dünyaya neden gönderdi?
Allah, Mesih’i günahı insan benliğinde yargılamak için bir günah sunusu olması amacıyla gönderdi. Bunun anlamı nedir? Ölümsüz bir Varlık olarak, Mesih ölemezdi. O yüzden Rab insan oldu, bizim ölümlülüğümüzü Kendi üzerine aldı ve böylece bizim temsilcimiz olarak ölebildi.
İlahî olduğu ve Tanrı özüne sahip olduğu halde, İsa “insan benzeyişinde” doğdu ve çarmıh üzerinde “ölüme bile boyun eğerek” Kendindi alçalttı (Flp. 2:6–8). Sadece Allah tarafından bilinen bir şekilde, İsa çarmıhta can verirken, Mesih’in ilahîliği ölmedi. İnsan anlayışının ötesinde bir şekilde, İsa’nın ilahîliği rahimdeki dokuz ay süresince ve mezardaki günlerde suskundu; ayrıca İsa yeryüzündeki yaşamında ve hizmetinde de ilahîliğini insanlığına yardım etmek için asla kullanmadı.
Luka 9:22 ayetini oku. Bu ayet bize Mesih’in ölümünün amaçlılığı hakkında ne anlatıyor?
Mesih ölmek için doğmuştu. Sonsuzlukta, karşılaşacağı alayı, kırbaçlanmayı, dayağı ve yürekler acısı çarmıha gerilişini düşünmediği bir an bile olmadığını hayalimizde canlandırabiliriz. Bu, daha önce kimsenin şahit olmadığı ve tam olarak anlaşılmamış, eşsiz sevgiden başka bir şey değildir.
Böyle bir sevginin karşısında biz insanlar yere kapaklanıp imanla ve itaatle tapınmaktan başka ne yapabiliriz ki? Çarmıh gerçeği insan liyakatinin değersizliği hakkında bize söylüyor?
PAZAR
30 Nisan
Allah’ın Kuzusu
Yuhanna 1:29, Vahiy 5:12 ve 13:8 ayetlerini oku. Bu ayetlerdeki ortak imge ve bu imgenin bizim kurtuluş planını anlamamız için taşıdığı önem nedir?
Vaftizci Yahya İsa’ya “Allah’ın Kuzusu” derken, yanlış anlaşılmaz bir şekilde tapınağa atıfta bulunuyordu. Daha da doğrusu, Mesih’in günah için ölümünün, öteden beri günahlar için kurban edilen tüm kuzuların (ve İbrani tapınağındaki törenlerde kurban edilen tüm diğer hayvanların) boğazlanmasının yerine geçtiğini söylüyordu. Aslıda dört Müjde de, başka ne öğretirlerse öğretsinler, en nihayetinde İsa’nın dünyanın günahlarını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu rolünde yaptıklarının hikâyesini anlatmaktadır.
Fakat İsa’nın öyküsü ve bizim kurtuluşumuz için yaptıkları, ölümü ve yeniden dirilişiyle dahi, Müjdelerde sona ermiyor.
İbraniler kitapçığı başından itibaren Mesih’in kurbanlık Kuzu görevinden sonra üstlendiği göksel tapınaktaki başrahip hizmetinden bahsetmektedir. O’ndan ilk bahsedilen, çarmıhtan sonraki rolüyle ilgili olan ayetten başlayarak (İbr. 1:3), ilerideki tüm bölümlerde İsa’dan hep başrahip olarak bahsediliyor. Göksel tapınaktaki işiyle ilgili tüm detaylı açıklama da İbraniler 7:1–28 ayetlerinde yapılıyor.
İbraniler 7:1–28 ayetlerini oku. Yazar burada İsa hakkında ne söylüyor?
Bu ayetlerin anlamı çok derin ve zengin olmakla birlikte, özünde söyledikleri şudur: İsa Mesih’in rahipliği, Harun’un soyundan gelenlerin dünyasal tapınak hizmetindeki rahipliğinden daha iyidir. Ancak şimdi, dünyasal tapınaktaki dünyasal rahiplik yerine, gökteki tapınakta bizim için hizmet eden göksel bir başrahibimiz var. Yani, artık İsa’ya odaklandığımızda, gözlerimizi göksel tapınaktaki başrahibimiz olarak O’na odaklayabiliriz.
PAZARTESİ
1 Mayıs
Bizim Başrahibimiz
İbraniler 7:24–27, 8:6 ayetlerini oku. Bu ayetlerde bize hangi büyük umut veriliyor?
Mesih, tümden kurtarma yeterliliğine sahiptir, çünkü başka hiç bir rahibin sahip olamayacağı nitelikler O’nda toplanmıştır. O, günahları affetme yetkisi olan Allah’tır. O’nun rahipliği süreklidir. Hristiyanlık dönemi boyunca, hastaları iyileştirdiği, yalnızları teselli ettiği zamanki aynı sevgi dolu merhametiyle, halkı için sürekli arabuluculuk etmiştir. O da insandı ama günahsız doğmuş ve öyle de kalmıştı. Günahsız Kişi olarak, toplam insanlık günahının sarsıcı ağırlığı altında ölmüştü. O yüzden sadece O, Tanrı–İnsan olarak gökteki tapınakta günahkârlar için arabuluculuk edebilir.
Bu ayetler de Mesih’in kurbanlığının ilk ve son kez olduğunu doğruluyor. Sadece bir kez olması gerekiyordu ve yaşamış her insanoğluna kurtuluş getirmesi yeterliydi.
Sonuçta, çarmıhta can verenin kim olduğunu düşünürseniz, böyle bir sununun her insanoğlu için yeterli olmaması mümkün olabilir mi?
İbraniler 9:11–15 ayetlerini oku. Mesih, ölümüyle ve şimdi de gökteki hizmetiyle bizim için ne sağlamıştır?
İbraniler 9:12 ayeti Mesih’in “sonsuz kurtuluşu sağladığını” söylüyor. “Kurtuluş” olarak çevrilen Grekçe sözcük aynı zamanda “fidye ödeyerek kurtarma,” “salıverme,” ve “kurtarış” anlamlarına geliyor. Bu, Luka 1:68 ayetinde Zekeriya’nın, Rabb’in “halkının yardımına gelip onları fidyeyle kurtardığını” söylediği yerde kullanılan aynı sözcüktür. Mesih’in kanına –yeterli olan tek kurbanın kanı– yapılan atfın anlamı, bu kurtuluşu, bu salıverilmeyi sağlayanın kurbanlık Kuzu’nun Mesih olduğunun vurgulanmasıdır. Müjdenin iyi haberi ise, Mesih’in bunu Kendisi için değil bizim için yaptığı ve O’nun kurbanlığını kabul eden her kişi için de geçerli olacağıdır.
Mesih’in bizim için “sonsuz kurtuluşu sağladığı” ve bunu başardıktan hemen sonra da göksel tapınaktaki yerinde yine bizim için çalışmaya başladığını düşün. Bu, Mesih’in göksel tapınakta bizim için yaptığıyla ilgili bize ne şekilde umut veriyor?
SALI
2 Mayıs
Bizim Şefaatçimiz
Günah Allah ile insanlık arasına korkunç bir ayrılık getirmiş olsa da, Mesih’in kurban olarak ölmesi sayesinde insanlar Allah’a ulaştırıldı ve O’nun huzuruna çıkabilmeye devam edebilirler. Bkz. Ef. 2:18, 1Pe. 3:18.
“Canlarımız için gemi demiri gibi sağlam ve güvenilir olan bu umut, perdenin arkasındaki iç bölmeye geçer. Melkisedek düzeni uyarınca sonsuza dek başkâhin olan İsa oraya uğrumuza öncü olarak girdi” (İbr. 6:19, 20). Bu ayetlere göre, İsa bizim için ne yapmıştır?
İbraniler 9:24 ayetini oku. Bu ayet Mesih’in işine neyin dahil olduğunu söylüyor?
İsa, Temsilcimiz olarak göksel tapınağa, hatta Allah’ın huzuruna bizim için çıkmış olan öncüdür. Yani, İsa Baba’nın önünde durarak, kefaretinin erdemiyle, bizim adımıza “sağladığı” “sonsuz kurtuluş” için hizmet ediyor.
Evet, biz İsa’yı kabul ettiğimizde günahlarımız bağışladı ve Allah’ın önüne temizlenmiş ve bağışlanmış olarak çıktık. Fakat şu gerçek değişmedi; Hristiyan olmamızdan sonra bile, onca harika zafer vaadine rağmen, zaman zaman günah işlemeye devam ediyoruz. Böyle durumlarda, İsa bizim göklerdeki başrahibimiz olarak aracılık ediyor. O, tövbe eden günahkârı, bizim değil (çünkü bizde yok) Kendi erdemlerini öne sürerek, Baba’nın karşısında temsil ediyor. “Bu nedenle O’nun aracılığıyla Tanrı’ya yaklaşanları tümüyle kurtaracak güçtedir. Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır” (İbr. 7:25).
Yeniden doğan hangi Hristiyan, Mesih’in sürekli merhametine ve lütfuna olan gereksinimini hissetmez ki? Yani İsa’da sahip olduğumuz yeni hayata, varlığımızdaki harika değişimlere rağmen, kim bağışlanmaya duyduğu sürekli gereksinimi fark etmez? Öyleyse İsa’nın başrahibimiz olduğu bilgisi bizim için neden çok değerlidir?
ÇARŞAMBA
3 Mayıs
Kefaret Günü
İbraniler kitapçığı, dünyasal İbrani tapınağı hizmetinin, Mesih’in bizim başrahibimiz olarak atanarak girdiği göksel tapınağın bir örneği olduğunu söylüyor. İki bölmesi, arınma ve kurban törenleriyle dünyasal hizmet, “Musa’[nın] tapınma çadırını kurmak üzereyken Tanrı tarafından uyarıldı[ğı gibi],” “göktekinin örneği ve gölgesi”ydi (İbr. 8:5).
Ayrıca, tıpkı dünyasal tapınaktaki törenin iki bölmedeki, yani Kutsal Yer ve En Kutsal Yer’deki hizmetten oluştuğu gibi, Mesih’in göksel tapınaktaki hizmeti de bu şekildedir. Dünyasal tapınakta, yargılama kavramı Kefaret Günü’nde temsil edilmekteydi ve bu yüzden Levililer 16. bölümde anlatıldığı gibi tapınak temizleniyordu. Bu, başrahibin ikinci bölmeye, En Kutsal Yer’e girerek halk adına temizleme ve kefaret işini yaptığı, yılda bir kez gerçekleşen bir olaydı (Lev. 16:12–14).
İbraniler 9:20–23 ayetlerini oku. Arındırılması ve temizlenmesi gereken nedir ve bu neden Mesih’in Kefaret Günü hizmetine açık bir göndermedir?
Göksel tapınağın kendisinin temizlenmeye ya da “arındırılmaya” ihtiyaç duyduğunun ifade edilmesi, alimleri çok şaşırtmıştı. Fakat konu Kefaret Günü’ne yapılan atıf dikkate alınarak anlaşıldığında, sorun ortadan kalkıyor. İbraniler 9:23 ayetinde, Mesih’in göksel tapınaktaki işinin, dünyasal başrahibin Kefaret Günü’nde İsrail tapınağında yaptığının gerçek ifadesi olduğu anlatılıyor. Dünyasal rahibin dünyasal tapınağı temizleme hizmeti, Mesih’in bir gün göksel tapınakta yapacağı işin bir öngörümüydü. Metinde bu göksel temizlemenin Mesih’in göğe yükselişinden hemen sonra başladığı söylenmiyor. Daniel kitabını incelediğimizde, hizmetin bu safhasının 1844 yılında başladığını görüyoruz. Öyleyse, son günleri yaşayan Hristiyanlar olarak, içinde bulunduğumuz dönemin ciddiyetinin farkında olmalıyız, fakat aynı zamanda Mesih’in bizim için geçmişte yaptığının ve şimdi de göksel tapınakta yapıyor olduğunun güvencesiyle huzur bulabiliriz.
Birinci meleğin mesajı ilan ediyor: “Tanrı’dan korkun! O’nu yüceltin! Çünkü O’nun yargılama saati geldi” (Va. 14:7). Yargılama gerçeği, sonun ne kadar yakın olduğuna işaret ediyor. Bu gerçek yaşamımıza ne şekilde etki etmeli?
PERŞEMBE
4 Mayıs
EK ÇALIŞMA: İbraniler kitapçığı, Mesih’in hem kurbanımız olarak yeryüzünde, hem de başrahibimiz olarak gökte yaptığının bir modeli, bir örneği olarak dünyasal tapınağa işaret ediyor. İsrail tapınağı her zaman müjdenin bir örnek dersiydi. Amacı da Yahudilere kurbanlığı, şefaatçiliği, yargılamayı ve günahın nihaî sonunu kapsayan kurtuluş planının öğretilmesiydi. Daniel kitapçığı da Mesih’in göksel tapınakta gerçekleştirdiği nihaî işin apokaliptik (son zamana dair) boyutunun anlaşılması için okuyuculara daha fazla ışık tutuyor. “Temizlenme, yargı ve haklı çıkarmaya yaptığı vurgu ile Daniel’in apokaliptik görümleri Kefaret Günü’nün tasvirini yeryüzü tarihinin en sonuna yerleştiriyor. Temizlenme, göksel tapınakla ve Mesih’in kral ve rahip olarak yaptığı işle doğrudan bağlantılıdır. Görümler zaman unsurunu açarak, okuyucunun kurtuluş tarihindeki o belirli zamanı, Mesih’in Allah’ın göksel konutunda son temizlenme, yargılama ve savunma yapmaya başladığı anı belirlemesine imkân veriyor.”—Handbook of Seventh-day Adventist Theology [Yedinci Gün Adventist İlahiyatı El Kitabı] (Hagerstown, Md.: Review and Herald® Publishing Association, 2000), s. 394.
TARTIŞMA SORULARI:
Ellen G. White’tan yapılan şu alıntıya bir bak: “Eski zamanlarda insanların günahlarının imanla günah sunusuna yüklendiği ve onun kanı aracılığıyla simgesel olarak dünyasal tapınağa aktarıldığı gibi, yeni antlaşmada da tövbekârların günahları imanla Mesih’in üzerine yüklenmiş ve gerçekte göksel tapınağa aktarılmıştır. Ve dünyasal tapınağın temizlenmesinin kendisini kirleten günahların giderilmesiyle tamamlandığı gibi, göksel tapınağın temizlenmesi de, orada kaydedilmiş olan günahların giderilmesi, ya da silinmesiyle tamamlanacaktır. Ancak bu işlem tamamlanmadan önce, kimlerin günahtan tövbe ve Mesih’e iman yoluyla O’nun kefaretinden yararlanmaya hak kazandığının belirlenmesi için, kayıtları içeren kitapların incelenmesi gerekir.”—The Great Controversy [Büyük Mücadele], s.421, 422 [Allah ve Şeytan Arasındaki Savaş, s. 425, 426]. “O’nun kefaretinden yararlanmaya hak kazananların” kimler olduğunu hangi iki şeyin ortaya çıkartacağını söylüyor? Özellikle de son günlerin denemeleri içinde, Allah’ın halkının bunların ne olduklarını iyice kavramaları neden önemlidir?
Levililer 16:15, 16 ayetlerini oku. Kanın önemi nedir? Kan neyi temsil ediyordu? O zamanlarda Kefaret Günü töreni için kan neden o kadar önemliydi ve bugün bizim için ne ifade ediyor?
CUMA
5 Mayıs
Çek Televizyonu
Andrew McChesney, Adventist Misyonu
Irena Metzova, neden Atlantik Okyanusu’na düşen bir yolcu jetine binmekten son anda kurtulduğunu bilmiyordu. Fakat hayatının bağışlanmış olması sayesinde Sebt gününü ulusal televizyonda paylaşma şansını yakaladı.
Irena, lise öğrencisi oğlunun da dahil olduğu bir basılı yayın müjdeciliği öğrenci grubu için gönüllü aşçılık yaparak geçirdiği yaz sonrasında, New York’tan memleketi Çek Cumhuriyeti’ne dönmeyi planlamıştı. Fakat hava yolu şirketi KLM, grev dolayısıyla uçuşlarını erteledi ve Irena’ya son dakikada Swissair’in uçuşundan yer ayırttı. Irena Çek Cumhuriyeti’ndeki kız kardeşine programdaki değişikliği bildirdi ve ertesi gün Prag hava alanında buluşmak üzere anlaştılar.
Sabah kardeşi, bir Swissair DC-10 uçağının New York’tan kalktıktan iki saat sonra yaptığı kaza haberiyle uyandı. Bu Irena’nın uçağıydı.
Göz yaşları içinde Irena’nın eşini aradı. “Ben kardeşimi, sen de karını kaybettin,” dedi.
Ama Irena uçağa binmemişti. New York John F. Kennedy Havaalanı’ndaki 111 numaralı uçuşunu kontrol ettirmek için Swissair bankosuna gittiğinde, müşteri temsilcisi ona her şeyi değiştirecek bir şey söylemişti.
“Bayan Metzova, siz Çeksiniz,” demişti müşteri temsilcisi. “Sizi Çek Hava Yolları’ndan Çek Cumhuriyeti’ne aktarmasız giden bir uçağa alabiliriz. Ne dersiniz?”
Irena, Cenevre’de aktarma yapmak zorunda kalmayacağı için bu fikri beğenmiş, müşteri temsilcisi de onun için yeni bir bilet basmıştı.
“Uçağa yetişmek için 15 dakikanız var,” demişti temsilci. “Çabuk olun!”
Swissair uçağı 2 Eylül 1998, saat 22:30’da Kanada açıklarında denize çakıldı. Uçaktaki 229 kişiden hiç biri kurtarılamadı. İçlerinde bir yıl eğitim almak için Fransa’ya giden Yedinci Gün Adventisti bir öğrenci de vardı. Trajedinin sebebinin uçakta çıkan bir yangın olduğu sanılıyor.
Dünya yasa boğulurken Irena’nın kardeşi seyahat planındaki değişikliği öğrendi.
Aşağıda resmi bulunan, şimdi 68 yaşındaki Irena neler olduğunu açıklayamıyor fakat trajediden birkaç yıl sonra Çek ulusal televizyonunda bir yayına katıldığında, imanından bahsetme fırsatını yakalamış. “Cevap Bulan Dualar” adlı televizyon programına katılan Irena, henüz komünizm döneminde olan Çekostovakya’daki baskı ortamına rağmen kendisine söz verildiğinde Tanrı’nın iyiliğinden bahsetmiş ve Sebt günü hakkındaki dördüncü buyruğu okumuş.
İrena’nın, GLOW1 broşür hizmetlerinin koordinatörü olan oğlu Kamil Metz, pek çok kişinin Kutsal Kitap’taki Yedinci Gün Sebtini ilk kez o gün duyduğunu söylüyor.
“Program yayınlandıktan sonra diğer Adventistler, akrabalarının kendilerini arayıp ‘Sebt gününün Kutsal Kitap’ta yer aldığını hiç bilmiyorduk’ dediklerini söylediler.”
Bunların hepsi Irena bir şekilde o uçağa binmediği için oldu.
- Kurtuluş, sağlık, dua ve Kutsal Kitap’ın güvenilirliği konuları üzerine hazırlanan cep boy broşürler aracılığıyla, müjdeyi yayma konusunda dünya genelindeki imanlıları harekete geçirmeyi amaçlayan bir hizmet.