Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 3.çeyrek 2014 – İsa’nın Öğretileri

PDF İndir - Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 3.çeyrek 2014 – İsa’nın Öğretileri

 

SEBT GÜNÜ



ÇALIŞMA KİTAPÇIĞI



STANDART VERSİYONU

 

İSA’NIN  ÖĞRETİLERİ





Yazar:



Carlos Steger




TEMMUZ – AĞUSTOS – EYLÜL



2014




Eski Antlaşma (Tevrat ve Zebur)       Yeni Antlaşma (İncil)



Yar

 

= Yaratılış

 

Mat

 

= Matta

 

Çık

 

= Çıkış

 

Mar

 

= Markos

 

Lev

 

= Levililer

 

Luk

 

= Luka

 

Say

 

= Çölde Sayım

 

Yu

 

= Yuhanna

 

Yas

 

= Yasa

 

Elç

 

= Elçilerin İşleri

 

Yşu

 

= Yeşu

 

Rom

 

= Romalılara Mektup

 

Hak

 

= Hakimler

 

1Ko

 

= Korintlilere 1. Mektup

 

Rut

 

= Rut

 

2Ko

 

= Korintlilere 2. Mektup

 

1Sa

 

= 1. Samuel

 

Gal

 

= Galatyalılara Mektup

 

2Sa

 

= 2. Samuel

 

Ef

 

= Efeslilere Mektup

 

1Kr

 

= 1. Krallar

 

Flp

 

= Filipililere Mektup

 

2Kr

 

= 2. Krallar

 

Kol

 

= Koloselilere Mektup

 

1Ta

 

= 1. Tarihler

 

1Se

 

= Selaniklilere 1. Mektup

 

2Ta

 

= 2. Tarihler

 

2Se

 

= Selaniklilere 2. Mektup

 

Ezr

 

= Ezra

 

1Ti

 

= Timoteyus’a 1. Mektup

 

Neh

 

= Nehemya

 

2Ti

 

= Timoteyus’a 2. Mektup

 

Est

 

= Ester

 

Tit

 

= Titus’a Mektup

 

Eyü

 

= Eyüp

 

Flm

 

= Filimun’a Mektup

 

Mez

 

= Mezmurlar (Zebur)

 

İbr

 

= İbranilere Mektup

 

Özd

 

= Süleyman’ın Özdeyişleri

 

Yak

 

= Yakup’un Mektubu

 

Vai

 

= Vaiz

 

1Pe

 

= Petrus’un 1. Mektubu

 

Ezg

 

= Ezgiler Ezgisi

 

2Pe

 

= Petrus’un 2. Mektubu

 

Yşa

 

= Yeşaya

 

1Yu

 

= Yuhanna’nın 1. Mektubu

 

Yer

 

= Yeremya

 

2Yu

 

= Yuhanna’nın 2. Mektubu

 

Ağı

 

= Ağıtlar

 

3Yu

 

= Yuhanna’nın 3. Mektubu

 

Hez

 

= Hezekiel

 

Yah

 

= Yahuda’nın Mektubu

 

Dan

 

= Daniel

 

Vah

 

= Vahiy (Esinleme)

 

Hoş

 

= Hoşea




Yoe

 

= Yoel




Amo = Amos Ova = Ovadya Yun = Yunus Mik = Mika Nah = Nahum

 

Hab = Habakkuk Sef = Sefanya Hag = Hagay Zek = Zekarya Mal = Malaki



İçindekiler



1 Seven Göksel Babamız (Haziran 28–Temmuz 4)                             6

 

2  Oğul (Temmuz 5–11).................................................................. 13

 

3     Kutsal Ruh (Temmuz 12–18)......................................... 20

 

4     Kurtuluş (Temmuz 19–25)............................................ 27

 

5     Nasıl Kurtulunur (Temmuz 26–Ağustos 1)..................... 34

 

6     Mesih’te Büyümek (Ağustos 2–8)................................... 41

 

7     Mesih Gibi Yaşamak (Ağustos 9–15).............................. 48

 

8     İnanlı Topluluğu (Ağustos 16–22)................................. 63

 

9     Hizmetimiz (Ağustos 23–29).......................................... 70

 

10     Allah’ın Yasası (Ağustos 30–Eylül 5).................................. 77

 

11 Sebt Günü (Eylül 6–12).............................................................. 84

 

12     Ölüm ve Diriliş (Eylül 13–19)........................................... 91

 

13     İsa’nın İkinci Gelişi (Eylül 20–26).................................... 98



Editör Ofisi 12501 Old Columbia Pike, Silver Spring, MD 20904

 

Web sayfamızı ziyaret edin: http://www.adventistler.com



Yazar                                                                     Pacific Press Koord.

 

Carlos Steger                                         Wendy Marcum



Editör                                                                     Kapak & Sayfa Tasarım

 

Clifford R. Goldstein                                  AngelOS



Editör Sekreteri                                        Çeviri

 

Soraya Homayouni                                   AngelOS



Bu kitapçık Yedinci-Gün Adventistleri Genel Konferansı Yetişkinler için Sebt Okulu Çalışma Kitap- çığı ofisi tarafından hazırlanmıştır. Bu kitapçığın hazırlanması Sebt Okulu Geliştirme Komitesinin yönetimi altında olmuştur. Yayınlanan bu kitapçık bu komitenin görüşlerini yansıtmakta olup sade- ce veya mutlaka yazarın (veya yazarların) görüşleriyle sınırlı değildir.



İstek Adresi Web: www.adventistler.com



E–mail:   irtibat@adventistler.com






Ç

 

oğumuz, hayran kaldığımız ve takdir ettiğimiz, yaşamımızda etkili olmuş büyük öğretmenleri hatırlarız. Bazı öğretmenler, kendi çağını aşmış ve bir sonraki nesilleri etkilemeye devam etmiştir. Seçkin öğretmenler, yaşamı kesin surette etkilemiş, öğretmiş ve çoğunlukla evrensel olarak kabul görmüştür. Tabii ki İsa, bunların içerisindeki en büyük Öğretmen’dir.

 

Yaşıtları O’nu bir Öğretmen olarak kabul etmişti, zira O, ilk yüzyıldaki rabbilerin genel özelliklerini taşıyordu. Alışıldığı üzere oturur ve öğretirdi. O, sık sık Kutsal Ya- zı’dan alıntılar yapar ve bunları yorumlardı. İsa, nihayetinde sözlerini dikkatle dinle- yen, O’nu izleyen ve hizmet eden bir grup öğrenciye sahip oldu. Bunlar, O’nun za- manında yaşayan ve bulunan öğretmenlerin temel özellikleriydi.

 

Ancak İsa ve diğer öğretmenler arasında temel farklar mevcuttu. Diğerleri çoğun- lukla konunun entelektüel yönlerine konsantre olurken, İsa dinleyicilerinin tüm varlıklarına hitap ediyor ve onları Allah’ın lehinde karar vermeye davet ediyordu. Bunun yanında O’nu dinleyenler, İsa’nın “öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu” (Markos 1:22). Mesih’in otoritesi, öğrettiği şeyleri uyguladığından dolayı güvenilirlik kazandı. Fakat her şeyin ötesinde, otoritesinin kaynağı, kendi Şahsiyeti idi. O gerçeği öğretti, zira O “Gerçek” idi. Al- lah’ın cisimlendirdiği gibi şunu söyledi, “RAB şöyle diyor,” ancak daha sonra şunu ekleyecekti “fakat ben size diyorum ki.”




Bu çeyrek yılda, Müjdeler’de kaydedildiği gibi, İsa’nın ana öğretilerinden bazıları- nı araştıracağız. Kurtarıcımız, ruhsal ve pratik yaşantımıza yakışan birçok şey öğretti. O öğretilerini farklı dinleyicilere sergiledi, metodunu her bireye uyarlarken dikkat etti. Bazen bir vaaz verdi; bazen bireylerle veya gruplarla sohbet etti. Bazen açıkça konuştu; bazen Sözleri’nin anlamını gizledi. Ancak her durumda Allah ve kurtuluş hakkında gerçekleri öğretti.

 

Kurtarıcımız, ruh- sal ve pratik ya- şantımıza yakışan birçok şey öğretti

 

… Ancak her du- rumda Allah ve kurtuluş hakkında gerçekleri öğretti.

 

İsa’nın öğretilerini düzenlemek ve yorumlamak için birçok yol olabilir. Örneğin O’nun benzetmele- rini çalışmak veya çeşitli vaazlarını analiz etmek mümkün olabilir. Diğer bir yaklaşım ise, O’nun bireylerle veya gruplarla olan diyaloğunu ve rakiple- riyle olan tartışmalarını göz önüne almaktır. Aynı şekilde O’nun önemli dersler öğretmenin yolları için kullanmış olduğu eylemlerine, tavırlarına ve mucizelerine odaklanmak da ilgi çekicidir. Her yaklaşım verimlidir, fakat İsa’nın öğretilerini kav- ramak konusunda kapsamlı bir tabloya sahip ola- bilmek için bu çeyrek yılın çalışması birbirinden

 

farklı yaklaşımı hep birlikte ele alacaktır. O’nun öğretileri daha sistematik olarak incelenecek, O’nun birçok öğretisini iyi bir şekilde anlamamız açısından, farklı fırsat- larda ve farklı yollarda İsa’nın belli hususları nasıl öğrettiği ortaya konacaktır.

 

Bu çeyrek yıl Kutsal Yazılar’ı açıp İsa’nın sözlerini okuduğumuzda, kendimizi da- ğın yamacındaki, gölün kıyısındaki veya havradaki dikkatli dinleyicilerin yerine koya- lım. O’nun mesajını anlamak ve çarmıhta akıl ermez bir şekilde gösterilen sevgisini kavramak adına ruhsal sezgiye sahip olmamız için dua edelim. Takip etmemiz için bizlere çağrıda bulunduğu O’nun müşfik sesini duyarken, O’nunla her gün imanda ve itaat içerisinde yürümek için taahhüdümüzü tazeleyelim. O’nun ayaklarının di- binde ne kadar çok zaman geçirirsek, Emmayus yolundaki iki öğrencisinin yaptığı gibi şunları daha çok söyleyeceğiz: “… bizimle konuşurken ve Kutsal Yazılar’ı bize açıklarken yüreklerimiz nasıl da sevinçle çarpıyordu, değil mi?” (Luka 24:32).



Carlos A. Steger, pastör, öğretmen, editör ve yönetici olarak çalışmıştır. Halen, River Plate Adventist Üniversitesinde, İlahiyat Bölümü dekanıdır. O ve karısı Ethel’in üç çocuğu ve üç torunu vardır.







*Haziran 28–Temmuz 4

Seven Göksel Babamız





Sebt Günü

Konuyla İlgili Metinler: Mat 7:9–11, Yu 14:8–10, Luka 15:11–24, Mat 6:25–34, İbr 9:14.



Hatırlama Metni: “Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize ‘Tan- rı’nın çocukları’ deniyor! Gerçekten de öyleyiz. Dünya Baba’yı tanımadığı için bizi de tanımıyor.” (1Yu 3:1).

 

İ

 

sa, Tanrı’dan Baba’sı olarak bahsetmekten zevk alırdı. İsa, Müjdeler’de Baba adını yüz otuz kezden fazla kullanmıştır. Çeşitli fırsatlarda şu sıfatları da eklemiş- ti: “göksel Baba” (Mat 6:14), “yaşayan Baba” (Yu 6:57), “Kutsal Baba” (Yu 17:11) ve “adil Baba” (Yu 17:25). İsim, bizleri de Rabbimize bağlaması gereken

 

samimî ilişkiyi tarif eder.

 

Geleneksel olarak bir “baba”, ailesi için sevgi, koruma, güvenlik, destek ve kimlik demektir. Baba, aileye soyadını kazandırır ve onun üyelerini bir arada tutar. Göksel Babamız olarak Allah’ı kabul ettiğimizde, bunlardan ve diğer birçok faydalardan kazanç sağlarız.

 

Baba’yı tanımak bizler için ne kadar zaruri olsa da, amacımız sadece entellektüel ve teorik bilgi olmamalıdır. Kutsal Kitap’ta birini tanımak demek, onunla şahsi, sa- mimî bir ilişkiye sahip olmak demektir. Göksel Babamız ile bundan daha fazlasına ihtiyacımız yok mu?

 

Bu hafta, İsa’nın Babamız ve O’nun bizlere olan sonsuz sevgisi konusunda ne öğ- rettiğini araştıracağız. Ayrıca Baba’nın, Oğul ve Kutsal Ruh ile olan yakın ilişkisine de bakacağız.



*5 Temmuz Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.







Pazar

 

Göklerdeki Babamız

 

Haziran 29



Baba, Allah için yeni bir isim değildi. Eski Ahit, bazen O’nu Babamız olarak tem- sil etmiştir (Yşa 63:16; 64:8; Yer 3:4, 19; Mez 103:13). Ancak bu O’nun için en çok kullanılan isim değildi. İsrail için Allah’ın şahsi adı, Eski Ahit’te altı bin sekiz yüz kezden fazla kullanılan YHVH idi (Yahve olarak ifade edilebilir). İsa, YHVH’den daha farklı bir Allah’ı açıklamak için gelmemişti. Aksine O’nun görevi, Allah’ın Eski Ahit’te bizzat Kendisi hakkındaki açıklamasını tamamlamaktı. Böyle yapmakla O, Allah’ı göksel Babamız olarak temsil etti.

 

İsa, Baba’nın “göklerde” olduğunu açığa kavuşturdu. Allah’a karşı doğru bir yakla- şıma sahip olabilmek açısından, bu gerçeği akılda tutmak önemlidir. Çocuklarının ihtiyaçlarıyla ilgilenen, seven bir Baba’ya sahibiz. Aynı zamanda, evrenin tek hakimi olarak, kutsal ve her şeye kadir olduğundan dolayı milyonlarca meleğin tapındığı bu şefkatli Baba’nın “göklerde” olduğunu da onaylarız. O’nun Babamız olduğu gerçeği, bizleri bir çocuk itimadıyla O’na yaklaşabilmeye davet etmektedir. Diğer yandan O’nun göklerde olduğu gerçeği, bizlere O’nun üstünlüğünü ve O’na saygıyla ibadet etmemiz gerektiğini hatırlatır. Bu yönlerden birisini diğerinin pahasına vurgulamak, Allah kav- ramını çarpıtmamıza neden olur ki, bu pratik ve günlük yaşamımız açısından çok geniş kapsamlı sonuçlar doğurur.



Matta 7:9–11’i okuyun. Bizlere, insanî babanın, göksel Olan’ın karakte- rini nasıl yansıtabileceği konusunda ne söylemektedir?



Herkes, sevecen ve şefkatli bir babaya sahip değildir. Çeşitli nedenlerden ötürü bazıları babalarını bile tanımıyor olabilir. Bu yüzden Allah’ı Baba’m diye çağırmak onlara anlamsız gelebilir. Ancak hepimizin, iyi bir dünyevî babanın nasıl olması gerektiği konusunda bir fikri vardır. Bunun yanında, iyi bir baba özelliklerini sergile- yen kişileri de bilebiliriz.

 

İnsani babalarının mükemmellikten uzak olduğunu biliriz, ancak çocuklarımızı sevdiğimizi ve eksikliklerimize rağmen onlara en iyisini vermeye çalıştığımızı da biliriz. O halde göklerdeki Babamız’ın bizler için neler yapabileceğini hayal edin.








Oğluyla Açıklandı

 

Haziran 30



Baba’dan bahsederken Yuhanna şöyle söyler: “Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi” (Yu 1:18). Adem ve Havva’nın düşüşünden beri, günah bizim Allah’ı tanı- mamızı engelledi. Musa Allah’ı görmek istemişti, ancak Rab onu şöyle yanıtladı: “Ancak, yüzümü görmene izin veremem. Çünkü yüzümü gören yaşayamaz” (Çık 33:20). Buna karşın önceliğimiz Allah’ı tanımak olmalıdır, zira sonsuz yaşam Ba- ba’yı tanımaktır (Yu 17:3).



Allah hakkında özellikle neyi bilmemiz gerekir? Bkz. Yer 9:23, 24. Bu şey- leri bilmek bizler için neden önemlidir?



Büyük mücadelede, Şeytan’ın asıl saldırısı Allah’ın karakterine karşı olandır. İblis herkesi Allah’ın bencil, sert ve gaddar olduğuna ikna etmeye çalışmıştır. Bu suçla- mayı bertaraf etmenin en iyi yolu, bu iddiaların yanlışlığını kanıtlamak için O’nun bu dünyada yaşamasıydı. İsa, Allah’ın doğasını ve karakterini temsil etmek ve birçokla- rının tanrılık hakkında sahip olduğu çarpık kavramı düzeltmek için gelmişti. “Ba- ba’nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O’nu tanıttı” (Yu 1:18).



Yu 14:8–10’u okuyun. İsa ile üç yıldan fazla zaman geçirmelerine rağ- men, öğrencilerin Baba hakkında ne kadar az şey bildiklerine dikkat edin. Onların bu kavrayış eksikliğinden, kendimiz için ne öğrenebiliriz?



İsa, Filipus’un bu sorusunu duymaktan dolayı, üzülmüş ve şaşırmıştı. O’nun nazik sitemi, aslında O’nun kalın kafalı öğrencilerine karşı sevecen sabrını göstermektedir. İsa’nın yanıtı şöyle bir şeyi ima etmekteydi: Benimle birlikte yürüdükten, sözlerimi dinledikten, kalabalığı doyurma mucizemi gördükten, hastaları iyileştirdiğimi, ölüleri dirilttiğime şahit olduktan sonra Beni tanımadığın mümkün mü? Benim aracılığımla yaptığı işlerden dolayı, Baba’yı tanımamak mümkün mü?

 

İsa aracılığıyla Baba’yı tanıma konusunda öğrencilerin eksikliği, İsa’nın Baba’yı yanlış tanıttığı anlamına gelmez. Aksine, İsa daha önce hiç görülmemiş bir şekilde Baba’yı açıklama görevini gerçekleştirdiğinden tam olarak emindi. Bu nedenle, öğren- cilerine şöyle demişti: “Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız. … Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür” (Yu 14:7, 9).







Göksel Babamız’ın Sevgisi

 

Temmuz 1



İsa, Eski Ahit’in zaten onaylamış olduğu şeyi vurgulamak için gelmişti: Baba biz- leri eşsiz sevgisiyle seyretmektedir (Yer 31:3, Mez 103:13).

 

“Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize ‘Tanrı’nın çocukları’ deniyor!” (1Yu 3:1). Tüm evreni yöneten her şeye kadir Tanrı’nın, milyarlarca galaksinin ortasında- ki küçücük bir dünyada yaşayan önemsiz ve zavallı günahkârlar olarak bizlerin O’nu Baba olarak çağırmasına izin vermesi çok şaşırtıcı. Bize olan sevgisinden ötürü böyle yapmaktadır.



Sevgisini göstermek için Baba bizlere ne gibi üstün bir kanıt verdi? Bkz.

Yu 3:16, 17.






Mesih, insanlık için Baba’nın kalbinde bir sevgi yaratmak amacıyla çarmıha ge- rilmedi. İsa’nın kefaret edici ölümü, Baba’nın bizleri sevmeye ikna etmeye aracı olması için değildi; böyle oldu, çünkü Baba bizleri zaten seviyordu, hem de dünya kurulmadan önce. Sevgisinden ötürü, İsa’nın çarmıhta kurban edilmesinden daha büyük ne gibi bir kanıtımız olabilir ki?

 

“Mesih’in bizim için ölmesinden dolayı RAB’bin bizi sevdiği doğru değildir. Bizi sevdiğinden ötürü RAB Mesih’i ölsün diye bilerek gönderdi, çünkü önce O bizi sev- di.”—Ellen G. White, Cennete Giden Yol, S. 10.

 

Bazıları Baba’nın bizleri sevmeye isteksiz olduğunu düşünür. Buna karşın İsa’nın bizim Aracımız olduğu gerçeği, O’nun bizi sevmesi için Baba’yı ikna ettiği anlamına gelmez. Mesih, bu yanlış fikri şöyle söyleyerek gidermişti: “Baba’nın kendisi sizi seviyor” (Yu 16:27).



Luka 15:11–24’ü okuyun ve müsrif oğluna yönelik babanın sevgisini düşü- nün. Babanın oğlunu sevdiğine yönelik birçok kanıtın listesini yapın.








Temmuz 2



Göksel Babamız’ın Şefkatli İlgisi

 

Bizler için kaygılanıldığını bilmek önemlidir. Bazı insanlar bize karşı kayıtsız ve umursamaz olsalar bile, İsa göksel Babamız’ın mümkün olan her türlü yolla bizlerle ilgilendiğini öğretmişti. O’nun merhameti ve şefkati, insanî mizacın yükselmelerine ve alçalmalarına bağlı değildir; O’nun sevgisi kalıcıdır ve şartlara göre değişken değildir.



Matta 6:25–34’ü okuyun. Burada hangi teşvik edici sözler vardır? Bu ayetlerde açıklandığı gibi Allah’a daha çok güvenmeyi nasıl öğrenebiliriz?





“Hayatımızdaki hiçbir şey O’nun anlamayacağı kadar karanlık ve üzücü olamaz. Hiçbir sorun O’nun çözemeyeceği kadar karmaşık değildir. RAB sevincimizi ve endi- şelerimizi bizimle paylaşır ve her içten duayı işitir. Dualarımızı yanıtlamaya daima hazırdır. “O kırık kalplileri iyileştirir, yaralarını sarar” (Mezmur 147:3) RAB ve halkı arasındaki sevgi öylesine kuvvetlidir ki, O tüm dikkatini her bir insana ayrı ayrı verir. Her birine sanki dünyada başka biri yokmuşçasına özel davranır.”—Ellen G. White, Cennete Giden Yol, S. 78, 79.

 

Buradaki tüm teşvik edici sözler arasında trajedi ve acıların bizleri vurduğu ger- çeğini göz ardı edemeyiz. Bugünkü ayetlerde bile İsa, “her günün derdi kendine yeter” (Mat 6:34) diyerek, bizler için her şeyin yolunda gitmediğini ima etmektedir. Kötülükle ve onun kederli sonuçlarıyla yaşamak zorundayız. Buradaki husus, her şeye rağmen, birçok yolla açıklanan Allah’ın bizlere olan sevgisinin temin edildiğidir, hepsinden önemlisi Çarmıh sayesinde. O halde, göksel Babamız’ın bizlere sürekli sağladığı armağanları ve bereketleri hep göz önünde tutmak çok önemlidir; aksi takdirde, kötülük kaçınılmaz bir şekilde bizi vurduğunda kolayca düş kırıklığına uğrayabiliriz.



Kriz zamanlarında, Allah’ın sana olan sevgisinin gerçeğini hangi tarzda görebildin? İçinde bulunduğu zorluklar arasında Allah’ın sevgisinin gerçeğini sorgulayan kişilerle paylaşabilmek açısından, bu tecrübeden ne öğrendin?






Baba, Oğul ve Kutsal Ruh



Temmuz 3




İsa çeşitli yollarla Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan oluşan üç ilahî Kişiliği öğretmiş ve temsil etmişti. Bu gerçeği rasyonel olarak açıklayamasak da bunu imanla kabul eder (Kutsal Yazı’daki daha birçok gerçekler gibi) ve Pavlus ile birlikte tam bir “Tanrı’nın sırrının bilgisini” (Kol 2:2) elde etmeye gayret ederiz. Yani, anlamadığımız birçok şey olsa da, imanla, itaatle, duayla ve araştırmayla daha fazlasını öğrenmeye çalışırız.



Allah’ın üçlübirliği, İsa’nın yaşamının önemli anlarında aktifti. Aşağıdaki olaylarda, her Biri’nin rolünü özetleyin:



Doğum: Luka 1:26–35





Vaftiz: Luka 3:21, 22





Haçlanma: İbr 9:14



İsa, dünyevî hizmeti sona ermek üzereyken, üzgün öğrencilerine Kutsal Ruh’u yollayacağını vaat etmişti. Yine burada da üç Şahsiyetin birlikte çalıştığını görüyoruz. “Ben de Baba’dan dileyeceğim” diye onları temin etmişti İsa, “O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu verecek” (Yu 14:16, 17; ayrıca bkz. Yu 14:26).

 

İsa, kurtuluş planında üç İlahî Şahsiyet arasında tam bir uyum ve işbirliği oldu- ğunu açıklamıştı. Oğul Baba’yı yücelttiği, O’nun sevgisini temsil ettiği gibi (Yu 17:4), Kutsal Ruh da aynı şekilde Oğul’u yüceltmekte, O’nun lütfunu (ve sevgisini) tüm dünyaya açıklamaktadır (Yu 16:14).






Temmuz 4

 

Ek Çalışma: Ellen G. White’ın, “A Personal God,” S. 263–278, Testimonies for the Church, Cilt 8 kitabını okuyun.



“Mesih, Allah’a olan güvenimizi güçlendirmek için, O’na yeni bir adla, insan kal- binin en sevgili çağrışımlarıyla iç içe geçmiş bir adla hitap etmemizi öğretiyor. O bize sonsuz Allah’a Babamız deme ayrıcalığını veriyor. O’ndan bahsederek ve O’na söyle- nen bu ad, O’na olan sevgimizin ve güvenimizin bir işareti ve O’nun bize olan ilgisi- nin ve bizimle ilişkisinin bir taahhüdüdür. O’nun hoşnutluğunu ya da bereketini isterken söylendiğinde, O’nun kulaklarında müzik gibidir. O’nu bu adla çağırmanın küstahlık olduğunu düşünmememiz için, bu adı defalarca tekrarlamıştır. O bizim bu isme aşina olmamızı arzulamaktadır.

 

“Allah bizi Kendi çocukları olarak görür. O bizi kayıtsız dünyadan kurtarmış ve kraliyet ailesinin üyeleri, göksel Kral’ın oğulları ve kızları olmak üzere seçmiştir. Bizi dünyevî babasına güvenen bir çocuktan daha derin ve sağlam bir güvenle Kendisine itimat etmeye davet eder. Anne–babalar çocuklarını severler, fakat Allah’ın sevgisi insanî sevginin olabileceğinden çok daha büyük, geniş ve derindir. Ölçüsüzdür.”— Ellen G. White, Christ’s Object Lessons, S. 141, 142.

 

“Göksel Babamız, sevgisini Golgota’daki çarmıhta bireysel olarak ifade etmiştir. Baba bizleri sever, O şefkat ve merhamet doludur.”—Ellen G. White, The Signs of the Times, Eylül 30, 1889.



Tartışma Soruları:





Güneşin Batışı: 20:40 (İstanbul)





*Temmuz 5–11

Oğul




Sebt Günü

 

Konuyla İlgili Metinler: Mat 24:30; Dan 7:13, 14; Mat 11:27; Luka

 

5:17–26; Yu 8:58; Mat 20:28.



Hatırlama Metni: “Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.” (Markos 10:45).



İ

 

ki yıldan fazla kamu hizmetinden sonra İsa öğrencilerine şunu sordu: “Halk, İnsanoğlu’nun kim olduğunu söylüyor?” (Mat 16:13). Onlar için insanların İsa hakkında ne söylediklerini rapor etmek zor değildi. Ancak bundan daha zor olanı İsa’nın bir sonraki sorusuydu: “Sizce ben kimim?” (Mat 16:15). Şimdi iş ciddileşi- yordu. İsa kendisinin dış görünüşü veya karakter özellikleri hakkında onların ne düşündüğünü sormuyordu. Aksine O’nun sorusu, İsa’nın varlığının özüne kaymıştı.

 

Öğrencilerin kendi bireysel kanaatini ve inancını ifade etmeyi gerektiriyordu.

 

Er ya da geç herkes aynı soruyu yanıtlamak durumundadır. Herkes bireysel ola- rak İsa’nın kim olduğuna karar vermelidir. Başkalarının ne söylediğini veya inandı- ğını tekrar etmenin yardımı olmaz; yanıt gerçekten kendi kişisel inancımız olmalıdır. Ve tabii ki bu yanıt üzerine her insan varlığının kaderi belirlenir.

 

Bu hafta, İsa’nın kendisi hakkında ne söylediği ve yaptığı temeli üzerindeki yanıt- ları araştıracağız. Amacımız, Petrus’un verdiği aynı yanıta imanla ulaşmak olacaktır: “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” (16. ayet).



*12 Temmuz Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.







Pazar

 

İnsanın Oğlu

 

Temmuz 6



Bu, “İnsanın Oğlu” başlığı, İsa’nın kendisi için kullandığı favori tanımlamadır. O, seksen kezden fazla kendisini İnsanoğlu olarak anmıştır. Diğer insanlar hiçbir za- man O’na bu şekilde bir imada bulunmamıştı. Tabii ki O’nun böyle bir seçim yapa- rak kendisini özel bir şekilde tanımlamasının bir gayesi vardı.

 

Bu deyimsel ifade, Eski Ahit’te çok yaygındı. Bir istisna dışında, hep insanları kas- tetmekteydi; bu nedenle İsa bu ifadeyi kendi insanîliğini vurgulamak için kullanmıştı.

 

Kutsal Yazı, İsa’yı gerçek insan varlığı olarak sergiler. Bir bebek olarak doğmuş, bir çocuk gibi büyümüş (bilgelikte ve kişilikte gelişmiş [Luka 2:40, 52]), kız ve erkek kardeşlere sahip olmuştu (Mat 13:55, 56). Yemek yemiş (Mat 9:11), uyumuş (Luka 8:23), yorulmuş (Yu 4:6), açlık ve susuzluk çekmişti (Mat 4:2, Yu 19:28). Aynı za- manda üzülmüş ve ızdırap çekmişti (Mat 26:37).

 

Sıradan bir gözlemci için, İsa kalabalığın içinde insanlar arasında yürüyen sıra- dan biri olarak görülebilir. Yaşıtlarından çoğu O’nu farklı bir insan olarak görmemiş- ti (Yu 7:46). İnsanlar O’na kendilerinden biri gibi davranmıştı; O’na gülmüşler (Lu- ka 8:53), eleştirmişler (Mat 11:19), hatta O’nunla alay edip dövmüşlerdi (Luka 22:63). Onlar için İsa, insandan başka bir şey değildi.

 

Maalesef, bu ünvanın daha fazla şeyi içerdiğini algılayamamışlardı. Daniel 7:13 ve 14’e göre, “İnsanoğlu’na benzer Biri” göğün bulutlarıyla geldi. “Eskiden beri var Olan’ın yanına doğru ilerledi” ve ebedî egemenliği, yüceliği ve krallığı aldı. Yahudiler bu İnsanoğlunu, Mesih ile özdeşleştirmişlerdi. O halde İsa bu ünvanı kullandığında, yarı gizli olarak kendisinin aynı zamanda vaat edilen Mesih, yeniden beden almış Mesih olduğunu göstermişti.



Matta 24:30, 25:31, 26:64’ü okuyun. Bu ayetlerde kaydedilen İsa’nın söz- lerindeki hangi unsurlar, Daniel 7:13, 14’ü anımsatmaktadır?










Tanrı Oğlu



Temmuz 7




“Tanrı Oğlu” ünvanı sadece Cebrail tarafından değil (Luka 1:35), aynı zamanda insanlar İsa’yı kastederken de kullanılmıştı (Mat 14:33, Markos 15:39, Yu 1:49, 11:27). O, bu ünvanı kabul etmiş, fakat taşlanarak öldürülmemek için, doğrudan kendisine tatbik etmemek konusunda çok dikkatli davranmıştı. Buna karşın, Kutsal Kitap çeşitli yollarla O’nun Baba ile olan özel ilişkisini açıklamıştır.

 

Baba, vaftizinde O’nu Oğlu olarak tanımıştı (Mat 3:17); aynı Dönüşüm geçirdiği anda olduğu gibi (Mat 17:5).

 

Onların Baba–Oğul ilişkisi eşsizdir. Evrende bu tür bir ilişkiyi yaşayan tek Kişi Mesih’tir, zira Baba ile aynı doğaya sahip olan tek Kişi O’dur. İmanlılar olarak, bizle- re Allah’ın çocukları olma imtiyazı bahşedilmiştir. Fakat İsa her zaman Tanrı’nın Oğlu idi, öyledir ve öyle kalacaktır.



Şu ayetler Baba ve Oğul arasındaki mükemmel birliği nasıl açıklamakta- dır? Mat 11:27, Yu 3:35, 5:17 ve 10:30.




İsa ve Baba’nın tam birliği, her birinin diğerini müşterek ve mükemmel bir şe- kilde tanımasını içerir: istemde, amaçta ve hedefte birliği. Bunun da ötesinde mizaç- ta birliği de içerir. Oğul ve Baba iki şahsiyettir (“Ben ve Baba) ancak aynı mizaçta (“biriz”) olup, bu gerçek, cinsiyet içermeyen bir zamiri ile ifade edilmiştir (1Ko 3:8 ile karş).

 

Ancak, insan olarak yaşadığı için, Mesih’in burada kendisini gönüllü olarak Ba- ba’ya tabi kıldığının da farkında olmalıyız (Flp 2:6–8). Bu kısıtlama işlevseldi, ama O’nun kendi özünün bir parçası değildi. İsa kendisini belirli bir gayeyle, özel bir amaçla Allah’a tabi kılmıştı.

 

Bu kavramı göz önünde tutarak İsa’nın neden şöyle söylediğini anlayabiliriz: “Oğul, Baba’nın yaptıklarını görmedikçe kendiliğinden bir şey yapamaz. Baba ne yaparsa Oğul da aynı şeyi yapar” (Yu 5:19); “Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini yapmaktır” (Yu 5:30). Bu işlevsel bakış açısından dolayı şöyle söyleyebilirdi: “Babam benden üstündür” (Yu 14:28).






Temmuz 8

 

Mesih’in İlahî Doğası: 1. Bölüm

 

Mesih’in ilahîliği inancımızın temelidir. Yaşamı ne kadar olağanüstü olursa ol- sun, insanî bir varlık hiçbir zaman kurtarıcımız olamaz. Tüm Yeni Ahit boyunca O’nun ilahîliğinin kanıtlarına sahibiz. İsa’nın bu hususta kendisi hakkında öğrettik- lerine odaklanacağız.

 

Başlangıçta İsa’nın kim olduğunu açıklaması o kadar basit bir husus değildi. Hizmeti, O’nun Mesih olduğunu, beden Almış Tanrı olduğunu bildirmesini gerektiriyordu; ancak O’nun herkesin önünde Ben Tanrı’yım veya Ben Mesih’im dediği yolunda bir kayıt yok- tur. Eğer böyle yapmış olsaydı, derhal öldürülebilirdi. Bu nedenle, ilahî doğasını gizleme yolunu seçti ve dinleyicilerinin ilahîliğini dolaylı olarak bilmesini sağladı.

 

İsa ilahî doğasını kademeli olarak açıklarken, dinleyicilerinden çoğu O’nu anladı ama iddiasını reddettiler, zira bu onların Mesih ile ilgili önyargılarına uymuyordu. Bu durum, onların şu taleplerinde kendini belli etmektedir: “Bizi daha ne kadar zaman kuşkuda bırakacaksın?” dediler. “Eğer Mesih isen, bize açıkça söyle” (Yu 10:24). Maalesef, bağlam onların bu sorusunun samimî olmadığını göstermektedir.

 

Dün de gördüğümüz gibi, İsa Baba’sı ile olan özel ilişkisine dair birçok imalarda bulunmuştu. Bu, O’nun ilahîliğini göstermek için kullandığı metodlardan biriydi. Birçokları, O’nun Allah’ın Baba’sı olduğunu söylediğinde ne demek istediğini açıkça anlamıştı, O kendisini Allah’a eşit tutmaktaydı (Yu 5:18).



Luka 5:17–26’yı okuyun. İsa burada açıkça söylemeksizin ilahîliğini nasıl güçlü bir tarzda ortaya koymuştu?



“O’nun yaratıcı gücü, harap olmuş bedeni tekrar sağlığına kavuşturur. Topraktan yaratılan insana yaşam sözü veren Kişi, felçli adama da yaşam sözü vermişti.”— Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 247.

 

İsa günahları affetmek için ilahî imtiyaz talep etmişti. Ayrıca bizzat “kendi görke- mi içinde tahtına oturacak” (Mat 25:31) ve tüm ulusları yargılayacağını, sadece Allah’ın yetkisi altında olan, her bireyin ebedî kaderini belirleyeceğini ifade etmişti. Gerçekten kim olduğunu göstermek açısından daha fazla ne yapılabilirdi ki?






Temmuz 9

 

Mesih’in İlahî Doğası: 2. Bölüm

 

Mesih, ölümün üstesinden gelme konusunda, Baba ile aynı kudrete sahip oldu- ğunu bildirmiş ve kanıtlamıştı. “Baba nasıl ölüleri diriltip onlara yaşam veriyorsa, Oğul da dilediği kimselere yaşam verir” (Yu 5:21). Sadece Allah, “Diriliş ve yaşam Ben’im” (Yu 11:25) diyebilirdi.

 

O’nun ilahîliğine yönelik diğer bir açık gösterge de, O’nun daha önceden mevcut olduğu yönündeki iddiasıdır. O, “göklerden inmiştir” (Yu 3:13) çünkü Baba O’nu göndermişti (Yu 5:23). Yinelersek, O daha önceki mevcudiyetini yeniden onaylamış- tı: “Baba, dünya var olmadan önce ben senin yanındayken sahip olduğum yücelikle şimdi beni yanında yücelt” (Yu 17:5).



Yuhanna 8:58, neden O’nun ilahîliği hakkında daha direkt ve daha derin bir ifade içermektedir? Ayrıca bkz. Çık 3:13, 14.




Burada doğmadan önce (Grekçe ginomai kökünden geçmiş zaman eki olarak “idi” olarak çevrilmiştir) diye ifade edilen İbrahim’e zıt olarak, İsa kendisini, kendili- ğinden mevcut olan Biri olarak ilan etmişti. O sadece İbrahim’in doğumundan önce değil, bilakis ebedîyen mevcuttu. Ben varım ifadesi, sürekli bir mevcudiyeti ima etmektedir. Bundan başka BEN BEN’İM, bizzat Yahve’nin ünvanıdır (Çık 3:14). Li- derler, yanan çalılıkta açıklanan BEN BEN’İM ifadesini İsa’nın kendisi için iddia ettiğini besbelli anlamıştı. Onlara göre O küfretmekten suçluydu ve bu nedenle “İsa’yı taşlamak için yerden taş aldılar” (Yu 8:59).

 

Müjdeler, İsa’nın başkalarının kendisine tapınmasını itiraz etmeden kabul ettiğini göstermektedir. O, Kutsal Yazılar’a göre insanın tapınmasını sadece Allah’ın hak ettiğini çok iyi biliyordu, bu nedenle Şeytan’a şöyle demişti: “ ‘Tanrın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.” (Mat 4:10). Bu yüzden başkalarının kendisi- ne tapınmasını kabul etmekle, kendi ilahîliğini göstermişti. Göldeki öğrenciler (Mat 14:33), şifa gören kör adam (Yu 9:38), İsa’nın mezarındaki kadın (Mat 28:9) ve Celi- le’deki öğrenciler (Mat 28:17), hepsi de O’na açıkça tapındılar, O’nun ilahîliğini kabul ettiler. Tomas’ın İsa’ya söylediği “Rabbim ve Tanrım!” (Yu 20:28) ifadesi, Allah’a konuştuğunu açıkça anlamayan bir Yahudi’nin sarf edeceği sözler olmazdı.








Mesih’in Hizmeti

 

Temmuz 10



İsa’nın kim olduğunu göz önünde bulundurduktan sonra, O’nun bizler için ne yapmaya geldiğini daha iyi anlayabiliriz.

 

Şeytan Allah’a karşı ithamlarda bulunmuştu. Bu ithamları karşılamak için, İsa Baba’nın karakterini temsil etmeye ve birçoklarının Allah’ın üçlübirliğine yönelik geliştirdikleri yanlış kavramı düzeltmeye geldi. Bizim Allah’ı tanımamızı istedi, zira sonsuz yaşama sahip olmak için O’nu tanımak zorunludur (Yu 17:3).

 

Ancak kurtulmak için bilgiden daha fazlasına ihtiyaç duyarız. Allah’ın bizlere bir Kurtarıcı sağlaması gereklidir, ki bu tam olarak İsa’nın isminin anlamıdır: Yahve kurtuluştur (Mat 1:21). İsa görevini çok açık bir şekilde ifade etmişti: “İnsanoğlu, kaybolanı arayıp kurtarmak için geldi” (Luka 19:10). Aden’de insanlar Allah ile olan ilişkilerini, kutsallıklarını, yuvalarını ve sonsuz yaşamlarını kaybetmişti. İsa ise her şeyi yeniden restore etmeye geldi: O, Baba ile olan ilişkimizi yeniden tesis etti (Yu 1:51); O günahlarımızı bağışladı (Mat 26:28); O bizlere nasıl yaşanacağının bir ör- neğini verdi (1Pe 2:21); ve tabii ki, bizlere sonsuz yaşam verdi (Yu 3:16).



İsa, görevinin özünü nasıl tarif etti? Yu 10:11, Mat 20:28.




İsa neden ölmek zorundaydı? Çünkü gönüllü olarak bizim yerimize geçti ve gü- nahlarımızın suçunu üstlendi. Hepimiz günahkârız (Rom 3:10–12) ve bundan dola- yı ebedî ölümü hak ettik (Rom 6:23). Kurtuluşumuzun bedeli o kadar yüksektir ki, sadece Tanrı’nın Oğlu bu bedeli ödeyebilir.

 

“Tanrı’nın çiğnenen yasası, günah işleyen kişinin ölmesini gerektiriyordu. Bu gü- nahın bedelini ödemek için Tanrı’ya, eşit bir kefaret sunulması gerekiyordu. Günahlı insanı yasanın lanetinden kurtarıp gökle uyumlu kılabilecek tek kişi Mesih’ti. Yalnız- ca Mesih günahın suçunu ve utancını kendi üzerine alıp yıkıma uğrayan insanlığı kurtarabilirdi.”—Ellen G. White, Geçmişten Sonsuzluğa, 1. Cilt, S. 27.






Temmuz 11

 

Ek Çalışma: Ellen G. White, “Divine–Human Saviour,” S. 1126—1128, The SDA Bible Commentary, Cilt 5.



“Allah’ın Söz’ü, Mesih’in bu dünyadaki insanîliğinden söz ederken, aynı zamanda kararlı bir şekilde O’nun önceki mevcudiyetinden de bahseder. Söz ilahî bir varlık olarak mevcuttu, hatta Tanrı’nın ebedî Oğlu olarak Baba’sı ile ittifak içinde ve Bir ola- rak… Dünya O’nun aracılığıyla yaratıldı, ‘var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı.’ (Yu 1:3). Eğer Mesih her şeyi yarattıysa, her şeyden önce de mevcuttu. Bu husustaki sözler o kadar kesindir ki, hiç kimsenin şüpheye düşmesine gerek yoktur. Mesih aslında en üst manâda Tanrı idi. O, sonsuzluklar boyunca Allah ile beraberdi, her şeyin üzerinde bir Tanrı olarak sonsuza dek mübarekti. Allah’ın ilahî Oğlu Rab İsa Mesih, sonsuzlarca mevcuttu, ayrı bir şahsiyetti, fakat Baba ile birdi”—Ellen G. White, Selected Messages, Kitap 1, S. 247.

 

“İsa’da gerçek ve sonsuz yaşam vardır. ‘Kendisinde Tanrı’nın Oğlu bulunanda ya- şam vardır.’ 1Yu 5:12. İsa’nın ilahîliği, inanan kişinin sonsuz yaşam güvencesi- dir.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 522.



Tartışma Soruları:

 

¤ Cinler, İsa’nın “Tanrı’nın Kutsalı” (Markos 1:24), “Tanrı’nın Oğlu” (Mar- kos 3:11), “yüce Tanrı’nın Oğlu” (Markos 5:7) olduğunu biliyorlar ve bunu itiraf ediyorlardı. Ayrıca bkz. Yak 2:19. Neden bu tür bir tanıma, kurtulu- şumuz için yeterli değildir? İsa’yı sadece entelektüel bir kabullenmeyle tatmin olma tuzağına düşmekten nasıl kaçınabiliriz?

 

¤ İsa’nın tam karşısında duran yüzbaşı, O’nun öldüğünü gördüğünde, “Bu adam gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu” (Markos 15:39) demişti. İsa’yı anlama- nın en iyi yeri, O’nun çarmıhının dibidir. Oraya ne kadar sık gidiyorsun? En son ne zaman oraya gittin? Neden hemen şu anda kendine zaman ayırıp, O’nun senin kurtuluşun için yaptığı sonsuz kurbanlığı derinlemesine dü- şünmüyorsun?



¤ İsa’nın birçok yaşıtı O’nu reddetmişti, zira Mesih hakkında yanlış fikir- lere sahiptiler. Maalesef, günümüzde de birçok kişi yaşamlarını İsa’ya ver- mekten kaçınıyor, zira ön yargılara veya O’nun hakkında çarpık görüşlere sahiptirler. Onların gerçek İsa’yı görmelerine nasıl yardım edebiliriz? Bil- hassa Yedinci–Gün Adventistleri olarak, onlara İsa’yı daha net olarak göste- rebilecek ne gibi şeylere sahibiz?

 

Güneşin Batışı: 20:38 (İstanbul)





*Temmuz 12–18

Kutsal Ruh






Sebt Günü

 

Konuyla İlgili Metinler: Yu 14:16–18; 14:26; 15:26; Mat 12:31, 32; Yu

 

16:8; Yu 3:5–8; Luka 11:9–13.



Hatırlama Metni: “Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu vere- cek” (Yu 14:16).

Ü

 

çlübirliğin üç şahsiyetinden biri olan Kutsal Ruh, en az anlaşılandır. Bizlere en yakın olan, içimizde yeniden doğuş yaratan, içimizde yaşayan ve bizleri dönüş- türen Şahsın, hakkında çok az şey bildiğimiz Biri olması ne kadar da ironik.

 

Neden? En başta, Kutsal Kitap, Kutsal Ruh hakkında Baba ve Oğul’dan daha az açıktır. Kutsal Yazı’da, Ruh’a ilişkin birçok referans vardır, fakat çoğu mecazî veya semboliktir. Kutsal Kitap, Ruh’un işleyişi hakkında yeterli bilgi vermektedir, ancak O’nun tabiatı hakkında çok az şey söylemektedir.

 

Diğer bir neden ise, Kutsal Ruh’un görevinden kaynaklanmaktadır. O, bizim dik- katimizi sürekli Mesih’e odaklamaya çalışmaktadır, kendi Şahsiyetine değil. Kurtuluş planında Ruh, bu işlev özünde astlığı ima etmese de, Baba ve Oğul’a hizmet etmek suretiyle onlara tabi bir rol oynamaktadır.

 

Bu hafta İsa’nın Ruh hakkında öğrettiklerini dinlerken, O’nun yaşamlarımızdaki dönüştürücü mevcudiyeti için samimî olarak dua edelim.



*19 Temmuz Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.







Pazar

 

Mesih’in Temsilcisi

 

Temmuz 13



İsa çok yakında gerçekleşecek olan ölümünü bildirdiğinde, öğrencileri O’nu kor- ku ve üzüntüyle dinlemişlerdi. O’nun mevcudiyetinden yoksun olduklarında, Öğret- menleri, Dostları ve Danışmanları kim olacaktı? Onların çaresiz gereksinimlerini bilen Mesih, onlarla birlikte olması için temsilcisini yollayacağını vaat etti.



Mesih temsilcisi için hangi özel ismi kullanmıştı? Bkz. Yu 14:16–18. Bu isim hangi bakımdan çok uygun kaçmaktadır? Ayrıca bkz. Yu 14:26.




Yardımcı, Danışman ve Avutucu ifadeleri, para “yanına” öneki ile, kletos “çağı- rılmış” sıfatının birleşiminden oluşan, Grekçe parakletos sözcüğünün çeşitli çeviri- leridir. Sözcük anlamı “birinin yanına çağırılmak” anlamında olup “birine destek olmak için çağırılan kişi” fikrini çağrıştırmaktadır. Aracıyı, aracılık yapan kişiyi, yar- dımcıyı, danışmanı, hatta yasal bir avukatı bile ima etmektedir.

 

Yeni Ahit’te parakletos terimini sadece Yuhanna kullanmıştır. İlginç olan, bu sözcüğü bizzat İsa’ya uyarlayan da odur (1Yu 2:1).

 

Dünyevî hizmeti süresince Mesih, öğrencilerinin Danışmanı, Yardımcısı ve Avu- tucusu olmuştu. Bu nedenle halefinin de aynı adı almış olması çok uygundur. Kutsal Ruh, Oğul’un talebi üzerine ve Oğul adına, Baba tarafından gönderilmiştir (Yu 14:16, 26). Ruh, bu dünyada Mesih’in işini devam ettirmektedir.

 

Kutsal Ruh aracılığıyla öğrenciler İsa’nın mevcudiyetine sahiplerdi. “Sizi öksüz bı- rakmayacağım, size geri döneceğim” (Yu 14:18) demişti Rab. Çaresiz “öksüzlere” pek bir avuntu vermeyecek şekilde, ara sıra yapılacak bir ziyaretten bahsetmiyordu. Aksine, “sizdeki Ben” (Yu 14:20) ifadesiyle, devamlı ve samimî bir ilişkiyi duyuru- yordu. Bu sadece Kutsal Ruh’un içlerinde yaşaması ile mümkün olabilirdi.

 

Tabii ki Mesih’in insanî doğası, O’nun şahsen aynı zamanda, her yerde olmasını engelliyordu. Diğer yandan Kutsal Ruh her zaman her yerde vardı (Mez 139:7). Ruh sayesinde Kurtarıcımız, insanlar nerede olurlarsa olsunlar veya onları Mesih’ten ayıran fiziksel uzaklık ne olursa olsun, herkese erişilebilirdir.








Kutsal Ruh bir Şahıstır

 

Temmuz 14



Ellen G. White şöyle yazmıştı, “Kutsal Ruh’un niteliği bir sırdır. İnsanlar bunu açıkla- yamaz, çünkü Rab bunu onlara bildirmemiştir… İnsanların anlayamayacağı kadar derin olan bu sırlarla ilgili olarak, sükut altındır.”—The Acts of the Apostles, S. 52.

 

Bununla birlikte şöyle demişti, “Kutsal Ruh bir şahıstır, zira O bizim Tanrı’nın çocukları olduğumuz yönünde ruhlarımıza tanıklık etmektedir… O aynı zamanda ilahî bir Şahsiyet olmalıdır, aksi takdirde Allah’ın aklında gizli olan sırları ortaya çıkaramazdı.”—Ellen G. White, Evangelism, S. 616, 617. Bu ifade, Kutsal Kitap’a dayanmaktaydı (Rom 8:16 ve 1Ko 2:10, 11). Öyleyse, insanî doğamızdan dolayı sınırlı olsak da, Kutsal Yazılar aracılığıyla en azından Kutsal Ruh’un bir Şahıs oldu- ğunu ve O’nun İlahi olduğunu anlayabiliriz. İsa’nın Kutsal Ruh hakkında söyledikle- ri, bu sonucu ortaya koymaktadır.



Kutsal Ruh’un eylemlerinden hangileri, O’nun bir Şahıs olduğunu gös- termektedir? Bkz. Yu 14:26, 15:26, 16:7–14.




İsa, hepsi de şahsiyeti ima eden, Ruh’un gerçekleştirdiği bir takım aktiviteleri anmıştı. Mesih’in söylediği her şeyi bizlere öğreten ve aklımıza getiren başka Kim olabilir ki (Yu 14:26)? Ya da, hangi şahsi varlık, İsa’nın tanıklığını daha iyi yapabilir (Yu 15:26), dünyayı ikna edebilir (Yu 16:8), bizleri tüm gerçeğe yöneltirken aynı zamanda da işitebilir ve konuşabilir (Yu 16:13)?

 

İsa’nın öğretilerini izleyen Yeni Ahit yazarları, Kutsal Ruh’un bir kişinin başlıca özelliklerini taşıdığını açıkça ortaya koymuşlardı: istem (1Ko 12:11), zeka (Elç 15:28, Rom 8:27) ve duygular (Rom 15:30, Ef 4:30).

 

Kutsal Ruh ilahî bir Şahsiyet olduğundan, kendimizi O’nun istemine ve yönetimi- ne tevazuyla teslim etmek zorundayız. Kalplerimizde yaşaması (Rom 8:9), yaşamı- mızı dönüştürmesi (Titus 3:5) ve Ruh’un meyvelerini karakterlerimizde üretmesi (Gal 5:22, 23) için O’nu davet etmeliyiz. Bizler kendi başımıza çaresiziz; sadece O’nun bizlerde işleyen gücüyle İsa’da vaat edilen şeye dönüşebiliriz.








Kutsal Ruh İlahîdir

 

Temmuz 15



İsa öğrencilerine Kutsal Ruh’u tanıttığında, O’nu “başka” bir Yardımcı olarak anmıştı (Yu 14:16). Grekçe’de aynı türde anlamındaki “başka” sözcüğü için kullanı- lan allos sözcüğü, “farklı türde veya kalitede” anlamındaki heteros sözcüğüne zıt bir anlam taşımaktadır. Baba ile Oğul’u bağlayan mizaç benzerliği, Oğul ile Kutsal Ruh arasındaki ilişkide de görülmektedir.

 

İsa, Kutsal Ruh “gelecekte olanları bildirecek” (Yu 16:13) demişti. Sadece ilahî bir Varlık gelecekte olanları bildirebilir (Yşa 46:9, 10).

 

Kutsal Ruh’un ilahîliği, aynı zamanda Kutsal Yazılar’ın ilhamında, İsa’nın açıkça onaylamış olduğu bir işlev olan O’nun rolü ile de kanıtlanmıştır. Mezmurlar 110:1’de kaydedildiği gibi, “Davut’un kendisi, Kutsal Ruh’tan esinlenerek demişti” (Markos 12:36) diye ifade etmişti.

 

İsa yeryüzündeyken sürekli Kutsal Ruh’un yönetimi altındaydı. Ruh tarafından vaf- tiz olduktan sonra (Mat 3:16, 17), “Kutsal Ruh’la dolu olarak çöle yönlendirildi” (Lu- ka 4:1). Ayartıcıya karşı zafer kazanmış olarak, görevini yapmak için “Ruh’un gücüyle donanmış olarak Celile’ye döndü” (Luka 4:14). Yaptığı mucizeler, Kutsal Ruh sayesin- de oluyordu (Mat 12:28). Tanrı’nın Oğlu’nun Ruh’a bağlı olduğu gerçeği, Ruh’un ilahî karakteri konusunda diğer bir kanıttır, zira Tanrı’nın Oğlu’nun İlahî olandan daha düşük düzeyde birine bağlı olduğunu düşünmek çok güçtür.

 

Ruh’un ilahîliğinin bir başka kanıtı da, ayetlerde üç Şahsiyet eşit olarak ele alın- dığı gibi, O’nun Baba ve Oğul ile ortaklığında yatmaktadır. Bundan dolayı İsa, elçile- rini yeni öğrencileri “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla” (Mat 28:19) vaftiz etmekle görevlendirmişti.



Şu ayetler, Kutsal Ruh’un ilahîliğini anlamamıza nasıl yardım eder? Bkz.

Mat 12:31, 32.




İnsan Oğlu’na edilen küfürün bağışlanıp, Kutsal Ruh’a edilen küfürün bağışlan- maması, Ruh’un sıradan bir varlık olmadığını göstermektedir. Küfür, doğrudan Al- lah’a karşı işlenen bir günahtır. Bundan dolayı, Kutsal Ruh’un, üçlübirliğin üç Şahsi- yetinden biri olduğu sonucunu çıkarıyoruz. “Bağışlanmaz günah” hakkında çok şey yazılmış olsa da, yakın bağlama göre insanlar Ruh’a ve O’nun kurtuluştaki rolüne karşı o kadar katılaşmışlardır ki, O’nun işini iblise dayandırmaktadırlar!







Kutsal Ruh’un İşleyişi

 

Temmuz 16

 

 



Beden almış olan Mesih’in yaşamında ve Kutsal Yazı’nın ilhamında, Kutsal Ruh’un önemli rolünü zaten dile getirmiştik. Şimdi, kurtuluşumuz için Ruh’un işleyişi hakkında İsa’nın ne öğrettiğine odaklanalım.



Bizleri Kurtarıcı’yı kabul etmeye hazırlamak için Kutsal Ruh ne gibi zorun- lu bir işi yapmaktadır? Bkz. Yu 16:8.



Hasta olduğunu fark edene kadar kim ilaç alır ki? Aynı şekilde, günahkâr olduğumu- zu itiraf etmedikçe kurtarılamayız. Kutsal Ruh uysalca fakat sürekli olarak bizleri gü- nahkâr, suçlu ve Allah’ın adil yargısı altında olduğumuza ikna eder.

 

Ruh sonra bizleri Mesih’e yöneltir, bizleri kurtarabilecek tek Kişi olarak, O’nun hak- kında tanıklık eder (Yu 15:26). İsa gerçek olduğundan (Yu 14:6) dolayı, Ruh bizleri İsa’ya yönelttiğinden, aynı zamanda “tüm gerçeğe” de yöneltir (Yu 16:13). Başka bir yolu olamazdı; her şeyden evvel Kutsal Ruh “gerçeğin Ruh’u” olarak anılır (Yu 14:17).

 

Bir kez günahı kabullendiğimizde (ki günahlarımızdan tövbeyi gerektirir), İsa ve O’nun gerçeğine yöneltildiğimizde, Kutsal Ruh’un en büyük işini yapması için hazır oluruz.



“Ruh’tan doğmak” neden çok önemlidir? Bkz. Yu 3:5–8.



Yaşamlarını kendi başlarına düzenlemeye çalışanlar, bu çabaların ne kadar nafile oldu- ğunu fark ederler. İlahî bir arabuluculuk olmaksızın, bozulmuş olan günahlı yaşamımızı yeni bir yapıya dönüştürmek bizler için olanaksızdır. Günahkârın yenilenmesi, sadece ilahî olan Kutsal Ruh’un sağlayacağı türde yaratıcı bir gücü gerektirir. Bizler “yeniden doğuş yıkamasıy- la ve … Kutsal Ruh’un yenilemesiyle” (Titus 3:5) kurtulduk. Ruh’un yaptığı şey, eskisinin değiştirilmesi veya geliştirilmesi değil, bilakis doğanın dönüşümü, yeni bir yaşamın yaratıl- masıdır. Böyle bir mucizenin sonuçları açıkça görülebilirdir ve müjde yararına çürütülemez bir kanıt teşkil eder.

 

Kutsal Ruh’un müdahalesi, sadece imanlı yaşamımızın başında değil, sürekli ihtiyaç duyduğumuz bir şeydir. Ruhsal gelişimimizi teşvik etmek için, O bizlere öğretir ve İsa’nın öğretmiş olduğu her şeyi bizlere hatırlatır (Yu 14:26). O’na izin verirsek, Yardım- cımız, Avutucumuz ve Danışmanımız olarak O ebedîyen bizlerle katlanır (Yu 14:16).







Kutsal Ruh ile Dolmak

 

Temmuz 17



Kutsal Ruh’un kim olduğunu bilmek, şüphesiz ki çok önemlidir. Fakat bu bilgi, bizleri tamamen O’nunla dolu olan bir yaşama açmadıkça hiçbir faydası yoktur. İsa, bizlerle katlanması için her gün göksel Misafir’in varlığını davet etmede başarısız olursak, boş bir yaşama girmeye hevesli ve ruhsal bir felaket üretecek başka bir tür ruhtan açıkça bahsetmişti (Mat 12:43–45). İsa, bizzat “Kutsal Ruh’la dolu” idi (Lu- ka 4:1). “Her gün Kutsal Ruh’un yeni vaftizini alıyordu.”—Ellen G. White, Christ’s Object Lessons, S. 139.



Luka 11:9–13, bizlere Kutsal Ruh’u hangi tarzda alacağımız konusunda ne söylüyor? Bu ayetler, Baba’nın bizlere Kutsal Ruh’u verme arzusunu nasıl göstermektedir?

 

Son Akşam Yemeği’nde, İsa öğrencilerine Kutsal Ruh’u göndereceğini vaat etmiş- ti. Onlara, zamanı gelince gereksinimlerini karşılamak için, Ruh’un avutucu ve öğre- tici hizmetini vurgulamıştı. Ancak Mesih’in dirilişinden sonra, bağlam farklıydı ve öğrenciler yeni zorluklarla karşılaşmışlardı.

 

Dirilişten sonra, İsa’nın Kutsal Ruh vaadinin odağı neydi? Bkz. Elç 1:4–8. Elç 1:5, İsa’nın “Kutsal Ruh’la vaftiz” ifadesinden bahseden tek kayıttır. Vaftizci

 

Yahya bu özel vaftizi ilan etmişti (Mat 3:11, Yu 1:33), ancak Mesih göğe çıkana dek beklemek zorundaydı. Ruh’la vaftiz ne demektir?

 

Elç 1:8’de İsa bunu bizzat paralel bir ifadeyle açıklamıştı. Sizler “Kutsal Ruh üzeri- nize inince” (Elç 1:8) “Kutsal Ruh’la vaftiz edildiniz” (Elç 1:5). Vaftiz edilmek, tama- men bir şeyin içerisine batırılmayı gerektirir, ki bu genelde sudur. Tüm kişiyi kapsar. Kutsal Ruh ile vaftiz, tamamen “Ruh’la dolarak” (Ef 5:18), Ruh’un etkisi altında kal- mak demektir. Bu “bir seferliğine ve ebedî olan” bir tecrübe değildir, bilakis sürekli yenilenmesi gereken bir şeydir.






Temmuz 18

 

Ek Çalışma: Ellen G. White, “The Power Promised,” S. 19–23, Testimonies for the Church, Cilt 8; “The Gift of the Spirit,” S. 47–56, The Acts of the Apostles kitapla- rını okuyun.



“Her ne zaman ve nerede olursa olsun düştüğümüzde kendimizi yalnız ve çaresiz hissettiğimizde, gelecek bize karanlık görünse de, her türlü sıkıntıda Kutsal Ruh, iman dolu yüreğimizle yaptığımız dualara cevap olarak bize yardım elini uzatacaktır. Yaşam şartları bizi dünyevî dostlarımızdan ayırabilir; fakat hiçbir şart ve hiçbir mesa- fe bizi Kutsal Yardımcı’dan ayıramaz. Nereye gidersek gidelim O, destek olmak ve yüreklendirmek için her zaman bizim yanımızdadır.”—Ellen G. White, Sevgi Öğ- retmeni, S. 663.

 

“Kutsal Ruh, halkının yararı için İsa’nın Tanrı’dan istediği en büyük dilekti. Kut- sal Ruh, O’nun halkını güçlendirecekti ve O’nsuz İsa’nın yaptığı büyük fedakârlığın gerçek önemi anlaşılamazdı. Kötülüğün gücü asırlardır sürekli güçlenmekteydi ve insanın Şeytan’a olan tutsaklığı inanılmaz ölçülere varmıştı. Günahın gücü, ilahî güçle dolu olarak gelen Kutsal Ruh tarafından kırılabilir. Dünyanın Kurtarıcısı tara- fından gerçekleştirilen olayları etkili kılan Kutsal Ruh’tur.”—Sayfa 665.

 

Tartışma Soruları:





Güneşin Batışı: 20:34 (İstanbul)





*Temmuz 19–25

Kurtuluş




Sebt Günü

 

Konuyla İlgili Metinler: Luka 18:9–14; Yu 6:44; Luka 15:3–10; Mat 20:28; Yu 8:34–36; Yu 6:35, 47–51.



S

 

Hatırlama Metni: “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun” (Yu 3:16).

 

ık sık, ölümün “yaşamın bir parçası” olduğunu söyleriz. Hayır, ölüm yaşamın reddidir, onun bir parçası değil. Ancak ölümü bu şekilde kullanarak, onu yanlış tanımlıyor, gerçekte olması gerektiğine ters olarak yanlış bir şekilde etiketliyo-

 

ruz. Bunu anlasak bile bir husus kesindir: ilahî bir yardım olmasaydı, ebedî ölüm hepimizin kaderi olurdu.

 

Çok şükür ki yardım geldi. Allah, sonsuz sevgisiyle bizlere Mesih aracılığıyla kur- tuluşu sundu. Melek, Mesih’in doğumunu bildirdiğinde, O’nu “İsa” (İbranice kurtu- luş demektir) olarak adlandırdı, “Çünkü halkını günahlarından O kurtaracak” (Mat 1:21).

 

Bu hafta İsa’nın kurtarıcı işine odaklanacağız. Birincisi dikkatimizi kurtuluşumu- zun temeline vereceğiz ve daha sonra da bunun sonuçlarına.

 

Kutsal Kitap çok açıktır. Günahlarımız konusunda sadece iki seçeneğe sahibiz: ya ateş gölünde günahlarımızın bedelini ödeyeceğiz, ya da bunlar için Mesih’in çarmıh- ta ödediği bedeli kabul edeceğiz. Mesih aracılığıyla Allah’ın cömert lütuf armağanını incelerken, kişisel Kurtarıcımız olarak İsa’ya olan imanımızı bir kez daha alçakgö- nüllülükle yenileyelim.

 

*26 Temmuz Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.





Pazar

 

Temmuz 20



Kurtuluş Allah’tan bir Armağandır

 

Yuhanna 3:16’da iki fiil, Allah’ın kurtuluşumuz için ne yaptığını tarif etmede kullanılmıştır. Bu iki fiil birbiriyle nasıl ilişkilidir? Kurtuluşumu- zun kaynağı hakkında ne açıklarlar?



Günümüzde sık sık kullanıldığı şekliyle sevgi fiili, Grekçede “sevmek” anlamına gelen arzulu ilgi, agapao fiilinin derinliğini ifade etmede tamamen yetersiz kalmak- tadır. Yeni Ahit’te bu ifade ve onunla ilişkili olan agape, “sevgi” ismi, Allah’ın bu sevgiye hiç layık olmayan yarattıklarına duyduğu derin ve sürekli sevgiyi gösterir. Sevgi, Allah’ın karakterinin en seçkin özelliğidir. O sadece bizleri sevmekle kalmaz, bilakis O sevgidir (1Yu 4:8).

 

Allah’ın sevgisi, O’nun duygularına veya tercihlerine dayalı bir dürtü değildir. O’nun sevgisi ne seçicidir, ne de bizim yaptıklarımıza dayanır. Allah dünyayı sever, yani O’nu sevmeyenler de dahil, tüm insan varlığını.

 

Gerçek sevgi kendisi eylemlerle belli eder. Bazen insanlar olarak birini sevdiğimi- zi söylerken, eylemlerimiz bunun tersini gösterebilir (1Yu 3:17, 18). Aynı şey Allah’ta görülmez. O’nun sevgisi, O’nun eylemlerine yansımıştır. Sevgisinden dolayı, kurtulu- şumuz için biricik Oğlu’nu vermiştir. Böyle yapmakla Allah, bize sahip olduğu her şeyi, yani bizzat Kendisini vermiştir.



Luka 18:9–14’ü okuyun. Bu öykü, bizlere Allah’a ve O’nun lütfuna karşı takınmamız gereken tavırlarımız hakkında ne öğretmelidir?



Bu benzetmeyi belki de o kadar çok kez okumuşuzdur ki, İsa’nın şu hükmünden şaşırmayız: “Size şunu söyleyeyim, Ferisi değil, bu adam [vergi toplayıcısı] aklanmış olarak evine döndü” (Luka 18:14). Ancak, bu hükmü bildirdiğinde, O’nu duyanlar oldukça şaşırmış olmalılar. Bu adaletsiz bir hüküm değil miydi?

 

Evet, tamamen haksızdı. İşte kurtuluşun tarzı budur. Bu Tanrı’dan bir armağandır. Armağanlar hak edilmez; sadece kabul edilir. Kurtuluş satın alamayız; onu sadece kabul edebiliriz. İsa hiçbir zaman lütuf terimini kullanmasa da, kurtuluşun lütufla olduğunu açıkça öğretmişti ve lütuf da hak etmediğin bir şey olarak sana verilmiştir.



    Eğer Allah hak ettiğin şeyi sana vermiş olsaydı, bu ne olurdu ve neden?   




Temmuz 21



Kurtuluş: Allah’ın İnsiyatifi

 

Müjdeleri üstünkörü okumak bile, kurtuluşta tamamen Allah’a borçlu olduğu- muzu gösterecektir. Biz O’nu davet ettik diye İsa bu dünyaya gelmedi, aksine bizlere sevgisinden dolayı Allah O’nu gönderdi. Allah’ın insiyatifi, Mesih’in sürekli kullandığı şu ifadeleriyle teyit edilmiştir: “Beni gönderen” ve “Beni gönderen Baba”. (Yu 7:28, 8:29, 12:49’u okuyun.)



Yuhanna 6:44’e göre, Baba kurtuluşumuz için başka ne yapmaktadır?

 

Günahkâr olduğumuz ve Allah’ı sevmediğimiz gerçeğine karşın, O bizleri sevdi ve Oğlu aracılığıyla günahlarımızın bağışlanmasını sağladı (1Yu 4:10). İşte bizleri O’na doğru çeken, bu muhteşem sevgidir.

 

Kurtuluşumuzda sadece Baba değil, Oğul da çok aktif bir role sahiptir. O kararlaş- tırılmış bir görevle geldi. “İnsanoğlu, kaybolanı arayıp kurtarmak için geldi” (Luka 19:10). Ne zaman O’nu dünyadan yükseltilmiş olarak düşünürsek, O bizleri kendisi- ne çekmektedir (Yu 12:32).



Rab bizleri kurtarma çabalarında ne kadar uzağa gitmek istiyor? Bkz. Luka 15:3–10.




Bu iki meselde (benzetme) görüldüğü gibi, Allah pasif durarak bizim O’na gel- memizi beklemiyor, aksine aktif bir şekilde bizleri arıyor. Arayan bir Allah’a sahibiz. Yoldan sapmış olmamız, tehlikeli yerlere doğru uzaklaşmamız veya yuvada kaybol- mamız önemli değil; Rab bizleri bulana dek yorulmadan bizleri arayacaktır.

 

“Hayır; koyun kaybolur kaybolmaz çoban büyük keder ve endişeyle dolar. Sürüyü tekrar tekrar sayar. Bir koyunun kaybolduğunu anladığında uyumaz. Doksan dokuzu ağılda bırakır ve kaybolan koyunu aramaya çıkar. Gece karardıkça ve yol daha tehli- keli hale geldikçe, çobanın endişesi daha da artar ve daha bir ciddiyetle arar. O bir kayıp koyunu bulmak için elinden gelen tüm çabayı gösterir.

 

“Uzaktan gelen ilk zayıf sesi duyduğunda ne büyük bir rahatlama hisseder. Sesi takip ederek en dik yokuşları tırmanır, kendi hayatını tehlikeye atarak uçurumun kenarına dek gider. Böylece arar, bu esnada ses de gitgide zayıflayarak, koyunun ölmek üzere olduğunu ona bildirir. Sonunda çabaları karşılığını görür; kayıp bulu- nur.”—Ellen G. White, Christ’s Object Lessons, S. 188.







Gerekli Ölüm

 

Temmuz 22



Vaftizci Yahya, İsa’yı “dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu” (Yu 1:29) olarak tarif etmişti. Bu imaj, tapınakta sunulan kurbanları ve Eski Ahit’te kaydedilmiş olan kutsal tarihi anlayan herhangi bir İsrailli için çok aşinaydı. İbrahim “yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak” diyerek imanını göstermişti; ve Rab de İshak yeri- ne kurban edilecek olan bir hayvan sağlamıştı (Yar 22:8, 13). İsrailliler Mısır’da güna- hın esaretinden ilahî bir şekilde kurtarılışın sembolü olarak kuzu boğazlanacaktı (Çık 12:1–13). Daha sonra, tapınak hizmeti tesis edildiğinde, sürekli her gün sunakta iki kuzu kurban edilecekti: biri sabahleyin diğeri ise güneş batarken (Çık 29:38, 39). Bun- ların hepsi, “RAB hepimizin cezasını ona yükledi[ği]” (Yşa 53:6, 7) için “kesime götürü- len kuzu gibi” gelecek olan Mesih’in sembolleriydi. Bu nedenle, İsa’yı “dünyanın güna- hını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu” (Yu 1:29) olarak sunmakla, Vaftizci Yahya Mesih’in kefaretçi ölümünün vekalet edici doğasını açıklamaktaydı.

 

İsa hizmeti boyunca sürekli ölümünü ilan etmişti, hatta öğrencilerinin O’nun neden ölmesi gerektiğini anlaması çok zor olsa bile (Mat 16:22). İsa, kademeli olarak ölümü- nün büyük amacını açıklamıştı.



İsa, bizler için bir Vekil olarak ölüme gideceğine işaret eden hangi betim- lemeleri kullanmıştı? Bkz. Mat 20:28, Yu 10:11.




“Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur” (Yu 15:13); insanlar bu kurbanlığı ne anlayıp ne de kabul etseler bile bu bir gerçektir. İsa çarmıhta “günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan” (Mat 26:28) kanını döktü.

 

İsa’nın gönüllü olarak öldüğünü anlamak önemlidir. Baba tek ve biricik Oğlu’nu verdiğinde, Oğul da insan ırkını kurtarmak için kendi canını feda etti. Hiç kimse böyle yapması için O’nu zorlamadı. “Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm” demişti İsa (Yu 10:18).

 

İsa’yı açıkça reddeden ve O’nu öldürmek için komplo tasarlayan Kayafa bile, İsa’nın vekalet edici ölümünü, gönülsüzce de olsa kabul etmişti (Yu 11:49–51).








Günahtan Özgür Kalmak

 

Temmuz 23



Mesih olmaksızın günahın köleleri, düşmüş insanî doğamızın kötülüklerine açık köleler olurduk. Allah’ın görkeminde yaşamak yerine, kendimize odaklı bir yolda yaşar, kendi zevklerimize dalardık. Bu ruhsal köleliğin kaçınılmaz sonucu ölümdür, zira günahın ücreti ölümdür.

 

Fakat İsa “tutsakları serbest bırak[mak] …, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak” (Luka 4:18) için geldi. Bunlar gerçek tutsaklar olmasa da, Şeytan’ın ruhsal tutsakla- rıdır (bkz. Markos 5:1–20; Luka 8:1, 2). İsa Vaftizci Yahya’yı Hirodes’in hapishane- sinden kurtarmadı, fakat günahkâr yaşamın zincirleriyle bağlı olanları serbest bıraktı ve onları suçun ağır yükünden ve ebedî suçlamadan kurtardı.

 

Şu ayetlerde hangi büyük vaat vardır? Bkz. Yu 8:34–36.

 

  1. ayette geçen doğrusu sözcüğünün kullanılması, sahte bir özgürlüğün olduğu- nu, insanları Allah’a itaat etmekten alıkoyan sözde bir özgürlüğün olduğunu da gös- termektedir. İsa’nın dinleyicileri, özgürlüklerinin umudu olarak İbrahim’in mirasına güvenmişlerdi. Bizler de aynı risk altındayız. Düşman, bizim herhangi bir şeye— örneğin doktrinel bilgiye, şahsi dindarlığımıza ya da Allah’a yaptığımız hizmet kayıtla- rına—kurtuluşumuz için Mesih haricinde herhangi bir şeye inanmamızı ister. Fakat bunlardan hiçbiri, ne kadar önemli olurlarsa olsunlar, bizleri günahtan ve onun suçlamasından özgür kılacak güce sahip değildir. Tek gerçek Özgür Kılıcı, günah tarafından hiç köle bırakılmamış olan Oğul’dur.

 

İsa günahları bağışlamaktan zevk almıştı. Dört adam O’na felçli bir adamı getirdikle- rinde, İsa bu adamın uçarı yaşamından dolayı hasta olduğunu biliyordu, ama bu adamın tövbe etmiş olduğunu da biliyordu. Bu adamın yalvaran gözlerinde Rab onun bağışlanma için özlem çeken kalbini ve tek Yardımcısı olarak İsa’ya olan imanını gördü. İsa şefkatle ona şöyle dedi: “Oğlum, günahların bağışlandı” (Markos 2:5). Bu, o adamın o güne dek duyduğu en tatlı sözlerdi. Çaresizliğin yükü, zihninden kayboldu ve bağışlanmanın verdiği esenlik ruhunu doldurdu. Mesih’te ruhsal ve fiziksel şifayı buldu.

 

Ferisi’nin evinde günahkâr bir kadın İsa’nın ayaklarını gözyaşlarıyla yıkadı ve on- ları hoş kokularla yağladı (Luka 7:37, 38). Ferisi’nin itirazını hisseden İsa, ona şöyle açıkladı “kendisinin çok olan günahları bağışlanmıştır” (Luka 7:47). Sonra kadına şöyle dedi: “Günahların bağışlandı” (Luka 7:48).





Temmuz 24

 

Mesih Bizlere Sonsuz Yaşam Verir

 

Günahlarımızdan dolayı ölmeyi hak ettik. Fakat Mesih bizim yerimize çarmıha gerildi ve aksi takdirde bizlere yüklenecek olan ölüm cezasını ödedi. Masum bir var- lık olarak O, suçumuzu üzerine aldı ve çekeceğimiz cezayı yüklendi, öyle ki günahkâr varlıklar olan bizler suçsuz ilan edilebilelim. O’nun sayesinde mahvolmak yerine sonsuz yaşamı elde ettik. Yuhanna 3:15 bizlere bu müthiş vaadi veriyor. Yuhanna 3:16’nın sonunda da tekrarlanan vaat diyor ki, “O’na iman edenlerin hiçbiri mah- volmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun”.

 

Bazıları, Mesih’i Kurtarıcıları olarak kabul ettikten sonra bile sonsuz yaşam vaa- dinin sadece O’nun ikinci gelişinden sonra gerçekleşeceğini düşünür. Ancak kurtu- luş vaadi şimdiki zaman kipinde vurgulanmıştır: “Oğul’a iman edenin sonsuz yaşa- mı vardır” (Yu 3:36). Mesih’e inanan herkes şimdiden “sonsuz yaşama sahiptir ve son gün yargılanmayacaktır”, “ölümden yaşama geçmiştir” (Yu 5:24). Böylece ölsek ve mezarda uyuyor olsak bile, bu geçici dinlenme sonsuz yaşam gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır.

 

İsa Kurtarıcımız olduğunda yaşamımız yepyeni bir anlam kazanır ve daha zengin ve daha dolu bir mevcudiyete sahip oluruz. İsa, “Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim” diye bildirmişti (Yu 10:10). Bizleri gerçekten tatmin etme- den dolduran geçici, dünyevî zevkler yerine, O bizlere O’nda tam bir doyum içinde, tamamen farklı tarzda yaşanan bir yaşam sunar. Bu yeni ve bolluk içindeki yaşam, bizim tüm varlığımızı içine alır. İsa, birçok insanın fiziksel yaşamını restore etmek için sayısız mucize göstermişti. Ama her şeyden önce onlara günahtan temizlenmiş, O’na imanla dolu, yenilenmiş bir ruhsal yaşam ve kurtuluş güvencesi vermek istemişti.



O’nu kabul etmenin sonuçlarını vurgulamak için, İsa hangi mecazı kul- landı? Pratik günlük yaşamımızda bu ne anlama gelmektedir? Bkz. Yu 6:35, 47–51.








Temmuz 25



Ek Çalışma: Ellen G. White, “Günahkârın Mesih’e Duyduğu İhtiyaç” S.13–17,

 

Cennete Giden Yol; “The Subject Presented in 1883” S.350–354, Selected Messages, K. 1.

 

“Kurban edilen Kurtarıcı’ya baktığımızda, Rab’bin yaptığı büyük fedakârlığın anla- mını ve önemini daha iyi anlarız. Kurtarılma planını tüm görkemi ile görürüz bu şekil- de yüreğimizde kutsal duygular canlanır. Tanrı’yı ve Tanrı’nın Kuzusu’nu tüm yüreği- mizle yüceltiriz; çünkü Kurtarıcı’nın çarmıhta çektiği büyük acıyı düşünenlerin yüre- ğinde kibir ve bencillik yoktur.

 

“Kurtarıcı’nın sonsuz sevgisine bakanların düşünceleri yükseltilecek, yürekleri arı- nacak ve karakterleri düzelecektir. Onlar, bu gizemli sevgiyi dünyaya yayacak ışık ola- caklardır. İsa’nın çarmıhta çektiği acıyı ne kadar çok düşünürsek, elçinin şu sözlerini o de o kadar iyi anlayabiliriz: “Rab’bimiz İsa Mesih’in çarmıhından başka hiçbir şeyle övünmem. Onun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için çarmıha gerilmiştir. Ben de dünya için.’ Gal 6:14.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 654, 655.

 

Tartışma Soruları:

 

¤ Kurtuluş bedelsiz bir armağandır. Aynı zamanda bir şeye mâl olmadı mı? Bu armağanı kabul etmenin bedeli nedir ve bedeli ne olursa olsun neden çok değerlidir?

¤ Pazartesi günü, kurtuluşun Allah’ın insiyatifinin bir sonucu olduğunu gösteren ayetler okumuştuk. O bizi kurtarmak için her türlü çabayı göster- mektedir. Ancak İsa bizlere Allah’ın egemenliğini ve doğruluğunu arama- mız gerektiğini de söylemişti (Mat 6:33). O’nun, “dar kapıdan girmeye gay- ret edin” (Luka 13:24) sözleri, kendi kurtuluşumuzu arama gereksinimimi- zi ima etmektedir. Bunu nasıl açıklayabiliriz?



¤ Çarmıhta Mesih’in ölümü, Allah’ın adaletini nasıl göstermektedir? Aynı zamanda Allah’ın merhametini nasıl açıklamaktadır?



¤ Eğer sonsuz yaşama, kendi yöntemimizle, kendi çabalarımızla ve iyi işle- rimizle, hatta kendi yasayı tutma azmimizle erişebilseydik, bu bizlere gü- nahın ciddiyeti hakkında neyi gösterirdi? Buna karşın, günahın sadece İsa’nın ölümüyle kefaret edilebilecek kadar kötü bir şey olduğunu düşün.



¤ Dindar Yahudiler, Sebt gününde sonsuz yaşamın hazzını görmüşlerdi. Sebt gününün, sonsuz yaşam hakkında bir önfikir vermesi, hangi bakımdan iyi bir his bırakır?

 

Güneşin Batışı: 20:28 (İstanbul)





*Temmuz 26–Ağustos 1

Nasıl Kurtulunur





Sebt Günü

 

Konuyla İlgili Metinler: Luka 5:27–32; 13:1–5; Mat 22:2–14; Zek 3:1–

 

5; Yu 8:30, 31; Luka 14:25–27.



Hatırlama Metni: “Musa çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsa- noğlu’nun da öylece yukarı kaldırılması gerekir. Öyle ki, O’na iman eden herkes sonsuz yaşama kavuşsun” (Yu 3:14, 15).

 

İ

 

srailliler çölde yılanlar tarafından ısırıldığında, Allah Musa’ya bronzdan bir yılan yapması ve onu bir direğe asması talimatını vermişti, öyle ki ısırılan kim varsa ona baksın ve kurtulabilsin.

 

Bronzdan bir yılanın ne gibi şifa verici özelliği olabilir ki? Olamaz. Şifa sadece Al- lah’tan geldi. Ancak bronzdan heykele bakmakla İsrailliler, tek yaşam ve kurtuluş umutları olarak Allah’a olan inançlarını göstermişlerdi.

 

Rab, onlara ruhsal bir ders öğretmek istemişti. Ölümün sembolünü, yaşamın sembolü haline dönüştürmüştü. O bronzdan yılan, bizleri kurtarmak için günahla- rımızın Taşıyıcısı olan Mesih’in sembolüydü. İmanla, hepimiz çarmıha asılmış olan Mesih’e bakabilir ve eski yılan olan Şeytan’ın ölümcül ısırışından şifa bulabiliriz. Aksi takdirde kaderimiz, günahlarımız içinde ölmektir. Allah’ın Söz’ü açıkça acı verici olanı ifade etmektedir: insanlar olarak bizler lütfa ihtiyaç duyan günahkârlarız. O lütuf bizlere İsa Mesih’te sunulmuştur.

 

Bu hafta, kurtuluş için gerekli olan basit pratik adımlar hakkında İsa’nın öğrettik- lerine bakacağız.



*2 Ağustos Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.







Pazar

 

İhtiyacını Farket

 

Temmuz 27



Luka 5:27–32’yi okuyun. Hangi grubun içinde olduğunu nasıl bilebilirsin?





Birçok insan fiziksel bakımdan sağlıklıdır ve “doktora ihtiyaç hissetmez.” Ancak gerçekten ruhsal bakımdan sağlıklı olan kim var ki? Tüm insanlar içerisinde “İyilik eden yok, bir kişi bile” (Mez 14:3); hiç kimse kendiliğinden doğru değildir (Rom 3:10). Ahlakî bakımdan bazı iyi eylemlerde bulunmuş olabiliriz, ancak kendimizi Allah’ın huzurunda adil hale getiremeyiz. Bu yüzden, İsa “doğru kişileri çağırmaya gelmedi” (Luka 5:32) demekle, adil olmasalar da adil olduklarını düşünen Ferisileri kastediyordu. Maalesef, onlar Allah’ın huzurunda iyi durumda olduklarına inansalar da, ruhsal bakımdan körlerdi (Yu 9:40, 41).

 

O halde, günahtan iyileşmenin ilk adımı, günahkâr durumumuzu ve kendi ken- dimize şifa verme konusundaki mutlak aczimizi fark etmektir. Ancak kör isek, ger- çek ihtiyacımızı nasıl görebiliriz? Eğer günahlarımız, bizleri gerçek durumumuzu anlamaktan alıkoyuyorsa, günahkâr olduğumuzu nasıl kabul edebiliriz?



Bir Kurtarıcı’ya olan aşırı ihtiyacımızı anlamamız için ruhsal gözlerimiz nasıl açılabilir? Bkz. Yu 16:8.



Gerçek ruhsal durumumuzu görmemizi sağlayan tek göz merhemi Kutsal Ruh’tur. Bizler için yaptığı diğer işlerden önce, O bizleri günahlı olduğumuza ikna etmelidir. O, içimizde kaçınılmaz bir şekilde günahlarımızın farkında olma hissi üreterek ve derin bir suçluluk duygusuyla Kurtarıcı’ya özlem duymaya yönlendirerek, ısrarla vicdanımıza seslenir. Bu çağrıyı duyduğumuzda dinlemek ve itaat etmek zo- rundayız; aksi takdirde er ya da geç Kutsal Ruh’a karşı kalplerimiz katılaşacak ve bizler için artık hiçbir şey fayda etmeyecektir. Ne korkunç bir düşünce!








Tövbe Et

 

Temmuz 28



Günahlarımızın farkına varmak yeterli değildir; buna tövbe eşlik etmelidir. Töv- benin dini anlamı, üç ana hususu içerir: birinin günahını fark etmesi, işlediği gü- nahtan pişmanlık duyması ve artık günah işlememe arzusu. Eğer birisi eksikse, gerçek bir tövbe yok demektir. Örneğin Yahuda günahını itiraf etmişti, fakat Ustası’na ihanet etmekten dolayı keder duymamıştı (Mat 27:3, 4). Onun ruhunu vicdan azabı kaplamıştı, tövbe değil. Onun ikrarı, bunun sonucuna duyduğu korkunun ürünüydü, Mesih’e olan sevgisinin değil.

 

Tövbenin önemini, Vaftizci Yahya ve İsa’nın hizmetlerine, “Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır” (Mat 3:2, 4:17) diye vaaz ederek başladıkları gerçeğinden yola çıkarak görebiliriz. Daha sonra İsa Onikiler’i ilk hizmet yolculuğuna yolladığın- da, yola çıkıp “insanları tövbeye çağırdılar” (Markos 6:12). Ve Pentikost’tan sonra Petrus kalabalığı aynı şeyi yapmaya teşvik etmişti (Elç 2:38, 3:19).



Kurtulmak amacıyla, İsa’nın tövbenin evrensel gerekliliğini vurgulamak için kullandığı çetin sözlere bakın. Bizlere burada hangi mesajı veriyor? Bkz. Luka 13:1–5.

 

İsa tüm insanların günahkârlığını onaylamıştı. Bu nedenle dinleyicilerine şu tav- siyede bulundu: “tövbe etmezseniz, hepiniz böyle mahvolacaksınız” (5. ayet). Tövbe olmaksızın kurtuluş mümkün değildir, zira tövbe eksikliği, insanların Rab’be itaat etmeyi reddettiğini göstermektedir.

 

Şimdi bize şu söyleniyor: “Tanrı’nın iyiliği seni tövbeye yöneltti” (Rom 2:4). Bu ne demektir? Bir kalıp buz küçük parçalara bölünebilir ama kalan parçalar halâ buzdur. Aynı buz kalıbı ısıtıldığında erir ve suya dönüşür. Gururumuzun buzu, sade- ce Allah’ın iyiliğinin ve sevgisinin sıcaklığına açıksak çözülür. Bu nedenle Allah’ın bizlere olan sevgisine yönelik tüm kanıtlar üzerinde mümkün olduğunca çok dü- şünmek, hayatî bir önem taşımaktadır.

 

“Biz, Allah bizi sevebilsin diye tövbe etmiyoruz, fakat O bize tövbe edebilmemiz için Kendi sevgisini açıklıyor.”—Ellen G. White, Christ’s Object Lessons, S. 189.








İsa’ya İman Et

 

Temmuz 29



Gerçek tövbe, tek Kurtarıcımız olarak İsa’ya iman etmekle birlikte gerçekleşir. İsa, O’nun bereketlerini alabilmek için O’na inanmamız gerektiğinden sürekli bahset- mişti. “İman eden biri için her şey mümkün” (Markos 9:23). Eğer kurtulmak isti- yorsak, iman zaruridir. Şeytan da bunu bildiğinden, bizleri imandan alıkoymak için her türlü çabayı sarf etmektedir (Luka 8:12).

 

İsa’ya göre “inanmak” ne demektir? Bu, bir şeyin sadece olmasını sağlayan anla- şılmaz bir histen çok daha fazlasıdır. Zihinsel bir egzersizden daha fazlasıdır. Kurta- rıcı iman, anlamsız bir şey değildir. Tam tersine, imanın kesin bir gayesi vardır: İsa Mesih. İman, sadece herhangi bir şeye değil, özellikle bir Şahsiyet’e inanmaktır. İman, İsa’ya ve O’nun bizler için ölümüne güvenmektir. İsa’ya inanmak demek, O’nu bilmek, O’nun kim olduğunu anlamak (Yu 6:69) ve O’nu kişisel olarak kabul etmek demektir (Yu 1:12).

 

Allah dünyayı o kadar sevdi ki, bizlere İsa’yı verdi, öyle ki O’na gerçekten inanan- lar sonsuz yaşama sahip olsunlar. Ancak O’nun ölümü, herkesin kurtulacağı anla- mına gelmez. Bizler O’nun doğruluğuyla kaplanmalıyız. O’na inanmakla bizler de doğru oluruz, güvencemiz olur ve O’nun bizleri son günde ölümden dirilteceği yüce vaade sahip oluruz (Yu 6:40).



Günahkâr bir yaşam süren kadına İsa şu teminatı vermişti: “Günahların bağışlandı… İmanın seni kurtardı” (Luka 7:48, 50). Bu ne demektir? İma- nımız bizleri kurtarır mı?





Müjdelere göre İsa birini iyileştirdiğinde, onlara şöyle derdi: “İmanın seni iyileş- tirdi” (Mat 9:22, Markos 10:52, Luka 17:19). Bu sözleri söylemekle, onların iman- larına şifa verici bir güç atamıyordu. Onların imanı, sadece İsa’nın onları iyileştirece- ğine tamamen güvenmekti. İmanın gücü, inanan kişiden gelmez, bilakis o kişinin inandığı Allah’tan gelir.








Düğün Elbisesi

 

Temmuz 30



İsa insanların önünde yere oturdu ve onlara oldukça şok edici şu sözleri söyledi: “Doğruluğunuz din bilginleriyle Ferisiler’inkini aşmadıkça, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz” (Mat 5:20). Ferisiler’e nazaran çok azı yasayı içeren yazılara riayet ediyordu. Ancak onların davranışları, Allah’ı hoşnut etmek yerine insanları etkileme- yi hedeflediğinden başarısız oldular. İsa benzer bir hataya düşmememiz için bizleri uyarmaktadır (Mat 6:1).

 

O halde Allah’ın önünde nasıl doğru olabiliriz? Düğün töreni benzetmesi, gerçek doğruluğun kaynağını bulmak konusunda bizlere ipucu veriyor.



Matta 22:2–14’ü okuyun. Kral, neden tören için her misafirin düğün el- bisesi giydiğinden emin olmak istiyordu? Bu giysi neyi temsil ediyordu? Bkz. Yşa 61:10, Zek 3:1–5.

 

Kral düğün elbiselerini bedelsiz olarak dağıtmıştı. Oradaki kişiler, yolda yürürler- ken tesadüfen davet edilmişlerdi ve muhtemelen düğüne uygun ne bir kıyafete ne de satın alacak paraya sahiptiler. Hem davet hem de kıyafet kralın armağanıydı. Şölene katılmak için istenen tek şey, her iki armağanı da kabul etmekti.

 

Aden Bahçesindeki Düşüş’ten beri her insan ruhsal olarak çıplaktır. İtaatsizlikle- rinden sonra Adem ve Havva kendilerini çıplak hissetmişler ve son derece rahatsızlık verici ve etkisiz bir çare olarak incir yapraklarını birbirine dikerek kendilerini örtme- ye çalışmışlardı (Yar 3:7). İnsan çabasının erişebileceği en iyi doğruluk, “kirli adet bezi gibi” (Yşa 64:6) olacaktır.

 

Benzetmede olduğu gibi, Allah ihtiyacımız olan giysiyi sağlamaktadır. O, günahkârı örten doğruluğunun bir sembolü olarak Adem ve Havva’ya giysiler yapmış ve onları örtmüştü (Yar 3:21). Rab aynı zamanda inanlı topluluğuna Mesih’in doğruluğunu “giymesi için” “üzerinde leke, buruşukluk ya da buna benzer bir şey olma[yan]” “te- miz ve parlak ince keten giysiler” verir. Vahiy 19:8; Efesliler 5:27. Kutsal Yazı, ince ketenin “kutsalların adil işleri” olduğunu bildirmektedir. Mesih’i kişisel Kurtarıcıları olarak kabul eden herkese iman yoluyla verilen, O’nun doğruluğu, O’nun kendi kusur- suz karakteridir.”—Ellen G. White, Christ’s Object Lessons, S. 310.








İsa’yı İzle

 

Temmuz 31



İmanda, ihtiyacımızı anlar, tövbe eder, günahlarımızı itiraf eder ve kendimiz için Mesih’in doğruluğunu kabullenirsek, O’nun öğrencileri oluruz. İsa hizmeti boyunca Petrus, Yakup ve Yuhanna gibi çeşitli insanları öğrencileri olması için çağırmıştı, ki bu çağrı O’nu takip etmek adına her şeyi terk etmeyi gerektiriyordu (Mat 4:20, 22; Markos 10:28; Luka 5:28). Aslında Müjdeler’de geçen takip etmek fiili, pratik an- lamda “öğrencilik” sözcüğünün eşanlamlısı olmuştur.



İsa’nın öğrencisi olmak için zaruri olan iki unsur nedir? Bkz. Yu 8:30, 31.






Bazı insanlar İsa’ya imanı, İsa’nın öğretilerine bağlılıktan ayırmaya çalışır, sanki birincisi ikincisinden daha önemliymiş gibi. Fakat İsa böyle bir ayrım yapmamıştı. O’nun için her iki görüş de birbiriyle çok yakından ilişkiliydi ve gerçek öğrenciliğin temeliydi. İsa’nın öğrencisi O’nun şahsiyetine olduğu kadar O’nun sözlerine de bağ- lanmıştır. İsa’nın kendisine olan bakışımızı kaybettirecek derecede dinin doktrinle- rine ve formlarına kapılmak tehlikesi hep mevcut olsa da, Rab ile olan yürüyüşü- müzde en önemli şeyin sadece İsa’ya inanmak olduğunu düşünme tehlikesinin de farkında olmalıyız.



İsa’nın öğrencisi olmanın getirdiği en büyük bedel nedir? Bkz. Luka 14:25–27.






İsa, nefret etmek fiilini, “daha az sevmek” ifadesinin abartısı olarak kullanmıştı. Matta’daki paralel mesaj, İsa’nın sözlerinin anlamını açığa çıkarmaktadır: “Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir” (Mat 10:37). Eğer O’nun öğrencileri olmak istiyorsak, yaşamımızdaki ilk yer İsa’nın olmalıdır.






Ağustos 1

 

Ek Çalışma: Ellen G. White, “Tövbe,” S. 18–29, Cennete Giden Yol.



“Rabbin Ruh’u bizi tövbeye yöneltir ve Mesih tarafından bağışlanmayı sağlar”— Ellen G. White, Cennete Giden Yol, S. 26.

 

“İsa Mesih’i Golgota’daki çarmıhta gördüğümüzde, O’nun bizim için ödediği be- deli anlamaya başlarız. Sonra Rab’bin iyiliği bizi tövbeye yönlendirir. Mesih, gü- nahkârlar için öldüğünde bizim anlayışımızın çok ötesinde bulunan büyük bir sevgi göstermiştir. Bu sevgiye baktığımızda, O yüreklerimizde çalışmaya başlar ve biz gü- nahlarımızdan pişmanlık duyarız.”—Sayfa 21.

 

“Gerçekten tövbe eden, alçakgönüllü kişi Rab’bin sevgisini bilir. Golgota’da çar- mıh üzerinde ödenen bedeli anlar. Gerçekten pişmanlık duyan bir günahkâr, günah- larını itiraf eder. Bir kimsenin kendi memleketine geldiği gibi o da Rab’be gelir. Şöyle yazılmıştır, ‘Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahla- rımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.’ 1Yu 1:9.”—Sayfa 41.



Tartışma Soruları:

 

¤ Birçokları suçluluk duygusunu alkolle, uyuşturucuyla, dünyevî zevklerle veya yaşamını coşkulu aktivitelerle doldurarak bastırmak isterler. Neden bunları hiçbirisi gerçekten işe yaramaz? Bu durumda olan bir kişiye, suçlu- luğu konusunda gerçek çözümü bulmasında nasıl yardımcı olabilirdin?

 

¤ “Tövbeye layık meyveler” taşımadan, günahlarımızın farkında olmamız mümkün müdür? Bu neden gerçek bir tövbe değildir? Bu meyvelerin değeri nedir? Bunlar, Allah’ın beğenisini kazanmak amacıyla yapılan iyi işler mi- dir? Yanıtını açıkla.



¤ Mesih’in doğruluğunun bedava ama ucuz olmadığı gerçeğini tartışın. Bunun için ödeme yapmamız gerekmese de, Rab çarmıhta sınırsız bir be- delle ödemek zorunda kalmıştı. Ne kadar düşmüş olduğumuzu ve günahın ne kadar ciddi olduğunu düşün, öyle ki bizleri günahın sonuçlarından kur- tarması için Tanrı’nın Oğlu’nun bizzat ölümüyle “olağanüstü” bir bedele mal olmuştur.




Güneşin Batışı: 20:21 (İstanbul)





*Ağustos 2–8

Mesih’te Büyümek





Sebt Günü

 

Konuyla İlgili Metinler: Yu 3:1–15; 2Ko 5:17; Yu 15:4–10; Mat 6:9–13;

 

Luka 9:23, 24.



N

 

Hatırlama Metni: “İsa ona şu karşılığı verdi: ‘Sana doğrusunu söyle- yeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ni göremez.” (Yu 3:3).

 

ikodim kendini Mesih’e yakın hissetmişti ama O’nu açıkça ziyaret etmeye cüret edemedi. İsa’yı kibarca selamladı, O’nun Allah’tan gelen bir öğretmen olduğunu kabul etti. Usta, onun bu nazik selamlamasının ardında gerçeğin arayıcısı olduğunu biliyordu; bu yüzden hiç zaman harcamadan Nikodim’e ruhsal

 

yenilenme, yeni bir doğuş olmadıkça teorik bilgiye ihtiyacı olmayacağını söyledi.

 

Bu kavramı Nikodim’in anlaması güçtü. İbrahim soyundan geldiğinden dolayı Al- lah’ın egemenliğinde bir yeri olduğundan emindi; ayrıca buna ek olarak katı bir Ferisi olarak Allah’ın beğenisini de hak etmiş olmalıydı, değil mi? O halde neden böyle radikal bir değişikliğe ihtiyaç duyması gerekiyordu ki?

 

İsa, sabırla ruhsal dönüşümün Kutsal Ruh tarafından üretilen doğaüstü bir iş ol- duğunu açıkladı. Bunun nasıl olduğunu göremesek ve anlayamasak da, sonuçlarını algılayabiliriz. Biz bunu değişim, Mesih’te yeni bir yaşam diye adlandırıyoruz.

 

Her zaman Rabbin bizleri nasıl çağırdığını ve dönüştürdüğünü hatırlamamız ge- rekse de, zor olan şey O’nun bizleri gittikçe artan bir şekilde Kendi imajına dönüştü- rebilmesi için her gün sebatla O’na iman etmektir.



*9 Ağustos Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.







Pazar

 

Yeniden Doğmak

 

Ağustos 3



Azimli bir inanlı, bir politikacıyla karşılaşır ve ona şöyle sorar: “Hiç yeniden doğ- dun mu?” Bunu şahsi bir soru zanneden kadın kızgın bir şekilde yanıtlar, “Birincisi işe yaramıştı, teşekkürler.”

 

Belki yaradı fakat düşmüş doğamızı düşündüğümüzde ilk doğuşumuz yeterli de- ğildir, en azından sonsuz yaşam için değil. Bunun için “yeniden doğmalıyız.”



İsa’nın Nikodim ile konuşmasını Yu 3:1–15’de okuyun. İsa, yeniden doğmanın ne demek olduğunu nasıl açıklamıştı?



Hiç kuşkusuz ki İsrailli bir öğretmen olan Nikodim, “yeni bir yürek” ihtiyacını ve Al- lah’ın bunu içimizde yaratma arzusunu Eski Ahit’teki yazılardan biliyordu (Mez 51:10, Hez 36:26). İsa Nikodim’e bu gerçeği ve bunun nasıl gerçekleştiğini açıkladı.

 

Yuhanna tarafından kaydedilen diyalog, İsa’nın sözleriyle son bulmaktadır. Niko- dim’den yanıt gelmiyor. O, belki de derin düşüncelere dalmış olarak evine gitmişti. Kutsal Ruh sessizce onda çalıştı ve üç yıl sonra o, açıkça İsa’nın öğrencisi olmaya hazır hale geldi.

 

Yeniden doğma ihtiyacı, hiç şüphesiz ruhsal yönden önceki doğumumuzun ye- tersiz olduğunu göstermektedir. Yeni doğuş duble olmalıdır: sudan ve Ruh’tan. Ni- kodim, Vaftizci Yahya’nın hizmeti ışığında sudan doğmanın, suyla vaftiz olmak an- lamına geldiğini kolayca anlamıştı. Bilmesi gereken şey, Ruh’tan doğmanın, Kutsal Ruh aracılığıyla kalbin yenilenmesiydi.

 

Fiziksel ve ruhsal doğum arasında benzerlikler vardır. Her ikisi de yeni bir yaşa- ma başlangıcı belirtir. Ayrıca her ikisinde de kendiliğimizden doğum üretemeyiz; bu bizler için yapılmıştır. Fakat ikisi arasında önemli bir fark vardır: fiziksel olarak do- ğup doğmamayı tercih etme seçeneğine sahip değildik; ancak ruhsal olarak doğmayı tercih ederiz. Sadece Kutsal Ruh’un içlerinde yeni bir ruhsal benlik üretmesine izin vermek suretiyle özgürce karar verenler yeniden doğarlar. Allah özgürlüğümüze saygı gösterir ve bizleri dönüştürmek istese de, zorla değiştirmez.








Mesih’te Yeni Yaşam

 

Ağustos 4



Yeniden doğmak sadece Kutsal Ruh’un işi sayesinde mümkündür. İsa, dönüşüm sürecini betimlemek için, hem “Ruh” hem de “rüzgâr” anlamına gelen Grekçe pne- uma sözcüğünden faydalanmıştı (Yu 3:8). Rüzgâr eser; hiçbirimiz onu başlatamaz, yönlendiremez ve durduramaz. Onun büyük gücü, insanî kontrolün ötesindedir. Bizler sadece ona tepki verebiliriz, ya direnerek ya da kendi yararımız için onun potansiyelini kullanarak.

 

Aynı şekilde, Kutsal Ruh da insanları Mesih’e çekmek suretiyle, her insan kalbin- de sürekli çalışır. O’nun büyük kurtarıcı ve dönüştürücü gücünü kimse kontrol al- tında tutamaz. Bizler buna ya direniriz ya da kendimizi açarız. Eğer O’nun ikna edici etkisine kendimizi teslim edersek, Kutsal Ruh bizlerde yeni bir yaşam üretir.

 

Yeniden doğuşu tecrübe edinip edinmediğimizi bilmenin bir yolu var mı? Evet. Ruh görünmez olarak çalışır, fakat O’nun aktivitesinin sonuçları görünürdür. Çev- remizdekiler, İsa’nın bizlerde yeni bir yürek yarattığını bileceklerdir. Ruh her zaman bizlerde yarattığı dahili dönüşümden, harici bir kanıt üretir. İsa’nın da dediği gibi, “onları meyvelerinden tanıyacaksınız” (Mat 7:20).

 

Mesih’te yeni yaşam, birkaç harici düzenleme ile yamanmış bir yaşam değildir.

 

Eski yaşamın değiştirilmesi veya geliştirilmesi değil, tam bir dönüşümdür.



Şu ayetler, yeniden doğuşun bizlerde gerçekleştirdiği şey konusunda ne söylüyor? Titus 3:5–7, 2Ko 5:17, Gal 6:15.






Kutsal Ruh aracılığıyla Mesih, bizlere yeni düşünceler, duygular ve güdüler nakle- der. O, vicdanımızı uyandırır, fikrimizi değiştirir, kutsal olmayan her türlü arzuyu bastırır ve bizleri göklerin tatlı esenliğiyle doldurur. Değişim aniden olmasa da, za- manla Mesih’te yeni bir yaratık haline geliriz. Olmalıyız, çünkü ana rahminden çıkan orijinal sürüm Allah ile uyumlu değildir.








Mesih’te Kalmak

 

Ağustos 5



Gelişmekte olan ruhsal bir yaşam, sadece Mesih’e sürekli dayanmakla mümkün- dür. İsa asma benzetmesini kullanarak, bize bunun nasıl gerçekleşeceğini öğretti. “Ben asmayım, siz çubuklarsınız” demişti İsa (Yu 15:5). Eski Ahit’te, İsrail Rab’bin diktiği bir asmaydı (Yşa 5:1–7; Mez 80:8, 9; Yer 2:21), fakat İsa Kendisini “gerçek asma” (Yu 15:1) olarak temsil etmiş ve takipçilerini tıpkı çubukların asmada kaldığı gibi O’nunla birleşmesi için teşvik etmişti.



Şu ayetler bize sürekli Mesih’te kalmak hakkında ne öğretmektedir?

Bkz. Yu 15:4–10.






Asmadan koparılan dallar bir süre canlı kalabilir, fakat mutlaka kuruyacak ve ölecektir, çünkü yaşam kaynağıyla ilişkileri kesilmiştir. Aynı şekilde bizler de yaşamı sadece Mesih ile ilişkide olmamız sayesinde alabiliriz. Fakat bunun etkili olabilmesi için bu birlik sürdürülmelidir. Sabahları ibadet için zaman ayırmamız gereklidir, fakat Rab ile olan birlikteliğimiz bütün gün devam etmelidir. Mesih’te kalmak de- mek, sürekli O’nu aramak, kılavuzluğunu istemek, O’nun istemine itaat etmek için dua etmek ve O’nun sevgisinin bizleri doldurması için yalvarmak demektir.

 

En aldatıcı tuzaklardan biri, Rab’den bağımsız olarak imanlı yaşamaya çalışmak- tır. “Bensiz hiçbir şey yapamazsınız” (Yu 15:5). O olmaksızın bir denenmeye bile direnemeyiz, günaha galip gelemeyiz veya O’nun benzerliğinde bir karakteri gelişti- remeyiz. Yeni ruhsal yaşam, sadece Mesih ile kesintisiz paydaşlık sayesinde büyür.

 

Söz’ü okumak ve üzerinde derinlemesine düşünmekle serpilir ve güçleniriz. “Siz- lere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır” demişti İsa (Yu 6:63). Kalplerimizde ve zihinlerimizde saklı olan bu sözler, bizleri Rab ile ilişkide tutmak için dualarımıza ilham verecektir. “Bu dünyanın kaygıları” (Markos 4:19) ile dikkatimizin dağılması kolay olsa da, İsa’da kalmak için yoğun bir çaba göstermek zorundayız.








Dua

 

Ağustos 6



Kutsal Kitap’ı çalışmanın yanında, Mesih’te kalmak ve ruhsal olarak büyümek için dua etmek zaruridir. İsa bile, Baba ile bağlantıda kalmak için dua etme ihtiyacı duymuştu. O bizlere dua ile dolu bir yaşam örneği bıraktı. O’nun yaşamının en kritik anlarını dua belirledi. Vaftiz olduğunda dua etti. Sık sık güneş doğmadan önce sakin bir yerde veya güneşin batışından sonra dağlarda dua etti. Örneğin Oniki Elçi’yi seçti- ği gibi durumlarda bütün bir geceyi duayla geçirdi. Lazar’ı dirilttiğinde dua etti. Çar- mıh bile O’nu dua etmekten alıkoyamadı.

 

Eğer “Babanız nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O’ndan dilemeden önce bi- lir” (Mat 6:8) ise, neden O’na ihtiyaçlarımızı dua ile sunmak ihtiyacı duyuyoruz? Çünkü dua ile kendimizi boşaltmayı öğrenir ve O’na daha çok bağlı kalabiliriz.

 

İsa “dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır” diye vaat etmişti (Mat 7:7). O’nu boş tekrarlamalardan oluşan sonu gelmez dualarla etkilemeye ihtiyacımız olmasa da (Mat 6:5–9), ne olursa olsun duada sebat etmeye, O’nun vaatlerine bağlı kalmaya ihtiyacımız vardır (Yu 15:7, 16:24).



Rab’bin Duası’nın farklı bölümleri, Mesih’te büyümemize nasıl yardım edebilir? Bkz. Mat 6:9–13.





İsa, Göklerdeki Aracımız’dır. Bu nedenle bizlere dualarımızı O’nun adıyla Baba’ya yöneltmemizi öğretmiştir. “Size doğrusunu söyleyeyim, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz, size verecektir” (Yu 16:23). Mesih, bu harika vaadin gerçekleşmesi için belirli şartlar olduğunu öğretti. Allah’ın bize yanıt verebileceğine inanmamız gerekir (Mat 21:22). Komşularımıza karşı bağışlayıcı bir tavır içinde olmamız gerekir (Mar- kos 11:25). En önemlisi de, irademiz her zaman Baba’nın iradesinin altında olmalı- dır (Mat 6:10, Luka 22:42). Ve yanıtta herhangi bir “gecikme” bizleri düş kırıklığına uğratmamalıdır; tam tersine her zaman dua etmeli ve vazgeçmemeliyiz (Luka 18:1).






Ağustos 7

Her Gün Benliğini Feda Etmek

 

Mantığımıza aykırıymış gibi gelse de, sadece ölmek sayesinde gerçekten yaşayabi- liriz. Vaftiz edildiğimizde, (ideal olarak) eski tabiatımıza ölür ve tekrar yeni bir yaşa- ma diriliriz. Vaftiz suyu altına daldırıldığımızda eski günahlı insanın kalıcı olarak ölmesi harika bir şey olurdu. Ancak er ya da geç, hepimiz eski alışkanlıklarımızın ve eğilimlerimizin halâ canlı olduğunu ve yaşamlarımızın kontrolünü yeniden ele ge- çirmeye çalıştıklarını keşfederiz. Vaftizimizden sonra eski tabiatımız arkası arkasına öldürülmelidir. İşte bu yüzden Mesih imanlı bir yaşamı çarmıh ile bağdaştırmıştı.



Luka 9:23, 24’de ne ifade edilmek isteniyor?

 

Birçokları katlandıkları çarmıhın ciddi bir hastalık, yaşamdaki olumsuz şartlar ya da kalıcı bir yetersizlik olduğunu düşünür. Bunlardan herhangi birine maruz kal- mak ağır olsa da, İsa’nın sözleri bunun ötesinde bir anlam taşımaktadır. Çarmıhımı- zı sırtlanmak, kendimizi her gün inkâr etmek demektir. Sadece bir süreliğine değil, her gün; sadece bir kısmımızla değil, tüm varlığımızla.

 

Mesih inanlısının yaşamı, çarmıhla şekillenmiş bir yaşamdır. “Mesih’le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor.” (Gal 2:20). Kadim dünyada çarmıh kurbanları derhal ölmezdi. Genelde çarmıhta asılıyken uzun saatler boyunca acı çekerlerdi, bazen de günlerce. Eski tabiatımız çarmıha gerilmiş olsa da, hayatta kalmak için savaşır ve çarmıhtan inmeye çalışır.

 

Kendimizi inkâr etmek kolay değildir. Eski tabiatımız oyalanmaya devam eder; eski benliğimiz ölmek istemez. Bunun da ötesinde biz kendimizi çarmıha çivileye- meyiz. “Hiç kimse kendisini kendi başına boş kılamaz. Yalnızca Mesih’in işi tamam- lamasına izin verebiliriz. Bundan sonra canın dili şöyle olmalıdır: “Rab, kalbimi al; çünkü ben onu veremiyorum. O Senin varlığın. Onu pak tut, çünkü ben onu Senin için pak tutamıyorum. Beni kendime rağmen, zayıf ve Mesih’e yaraşmaz benliğime rağmen kurtar. Beni dönüştür, şekillendir, beni pak ve kutsal, Senin sevginin zengin akışının canımdan geçebileceği bir ortama yükselt.

 

“Bu benliği inkâr yalnızca Hıristiyan yaşantısının başında gerçekleştirilmemelidir. Göğe doğru atılan her ileri adımda yenilenmelidir… Yalnızca benliği sürekli olarak inkâr ederek ve Mesih’e bağımlı olarak güvenle yürüyebiliriz.”—Ellen G. White, Christ’s Object Lessons, S. 159, 160. Her gün Rab’be teslim olmalıyız.






Ağustos 8

 

Ek Çalışma: Ellen G. White, “Kendimizi Allah’a Adamak,” S. 34–38, Cennete Giden Yol; “Nikodim,” S. 151–160, Sevgi Öğretmeni.



“İnsanın kendisiyle olan savaşı savaşların en büyüğüdür. Kendimizi Rab’be ada- mak ve düşüncelerimizi kontrol etmesine izin vermek çok zordur. Ama Rab’bin hükmetmesine izin vermeliyiz yoksa O bizi yeni ve kutsal kılamaz.”—Ellen G. White, Cennete Giden Yol, S. 34.

 

“Bizler kendi benliğimizi alıkoyamayız ve Allah’ın doluluğuyla dolmamız gerekir. Kendimizi boşaltmalıyız. Eğer sonunda cennet bizi kazanacaksa, bu sadece benliği- mizden feragat etmekle ve İsa Mesih’in zihnini, ruhunu ve istemini almakla olacak- tır.”—Ellen G. White, In Heavenly Places, S. 155.

 

“Tanrı’nın Ruhu kişinin yüreğini sardığında onun yaşamını tümüyle değiştirir; günahkâr düşünceler uzaklaşır; kötülüklerden vazgeçilir; öfke, kıskançlık ve çekiş- menin yerini sevgi, tevazu ve barış alır. Kederin yerini sevinç alır ve kişinin yüzü gökyüzünün ışığını yansıtır… Kişi imanla kendisini Tanrı’ya teslim ettiğinde bereket bulur. İnsan gözünün göremediği güç, o zaman Tanrı’nın benzeyişinde yeni bir var- lık yaratır.”—Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, S. 155.



Tartışma Soruları:





Güneşin Batışı: 20:13 (İstanbul)